3. Hukuk Dairesi 2014/13278 E. , 2014/16589 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2014
NUMARASI : 2011/578-2014/103
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali-vasiyetnamenin tenfizi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. A.. U.. geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı-karşı davacılar vekili Av. A.. S.. geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların murisi M.. M.."nun el yazısı ile düzenlediği ve notere teslim ettiği 11.02.1988 tarihli ve daha sonra değiştirdiği 09.06.1995 tarihli vasiyetnamelerin; şekil şartlarına uygun bulunmaması ve esas bakımından Medeni Kanun hükümlerine aykırı olması, saklı paylara müdahale etmesi, şartlı hazırlanmış bulunması, infazının mümkün olmaması, murisin vasiyetnameyi hazırladığında yaşlı ve hasta olmasına rağmen fiil ehliyeti yönünden doktor raporu alınmaması, tenfiz memurunun infazı yapacak durumda ve nitelikte bulunmaması, mirasçı M.A.. M.."nun vasiyetnamede şahit olarak yer alması, vasiyetin şeriat hükümleri esas alınarak dağılımın istenmiş olması, mirasçılar dışında kendilerine teberruda bulunulan kişi ve kurumların belirlenmesinin mümkün olmaması ve vasiyetteki değerler itibariyle de teberruların gerçekleştirilmesinin mümkün olmaması nedenleriyle vasiyetnamenin iptalini ve mirasın Medeni Kanun Hükümlerine göre dağılımını talep ve dava etmiştir.
Davalı Z.. D.. cevabında, davacıya bir diyeceğinin olmadığını, kabul ettiğini ve vasiyetinin iptalinin gerektiğini belirtimiştir.
Diğer davalılar vekili cevabında, yersiz davanın reddini dilemişlerdir.
Davalı-Karşı davacılar M.. A.. M... ve B.. M.. vekilleri karşı dava dilekçelerinde vasiyetnamelerin tenfizini istemişlerdir.
Mahkemece; asıl dava yönünden, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda, "vasiyetnamelerin düzenlendiği tarih itibariyle murisin fiil ehliyetine haiz olduğu, düzenlenen el yazılı vasiyetnamenin şekil eksikliği yönünden itirazın; TMK"nun 538.maddesi gereği kendi el yazısı ile yazılmış olması ve imzalı olması nedeniyle" diğer vasiyetnamenin şartlı hazırlandığı ve infaz yeteneğinin olmadığı gerekçesiyle ilk ve tadil şeklinin iptali istemleri ise yerinde görülmediği gerekçe gösterilerek, reddine karar verilmiştir.
Karşı davanın ise, açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmektedir.
Davada; tarafların müşterek murisleri tarafından tanzim edilen ve notere teslim edilen vasiyetnamelerin dava dilekçesinde belirtilen sebeplerle iptali ve Medeni Kanun Hükümlerine göre dağılımı talep edilmiştir.
Bir mahkeme kararının gerekçesi, Davaya konu maddi olguların mahkemece ne şekilde nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar, kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntıları ile ortaya koyan, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin, her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ile ona koşut bir düzenleme içeren HUMK 388.maddesi (6100 sayılı HMK 297.maddesi) işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Temyiz konusu yapılan mahkeme hükmünde; fiil ehliyeti ve şekil eksikliği dışındaki dava dilekçesinde ileri sürülen vasiyetnamenin şartlı hazırlandığı ve infaz yeteneğinin olmadığına ilişkin iptal sebepleri yönünden "yerinde görülmediği" ifadesi ile Yargıtay denetimini ortadan kaldıran dava dilekçesinde ileri sürülen ve bunlar dışındaki iptal sebepleri ve taleplere ilişkin olarak ise hiçbir gerekçe gösterilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma sebebine göre, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.