Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/6109
Karar No: 2022/1547
Karar Tarihi: 07.02.2022

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/6109 Esas 2022/1547 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme kararı, mühür bozmak suçundan mahkumiyete hükmedilmesiyle sonuçlanan bir dava üzerine verilmiştir. Kararda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/8-son cümlesi gereğince açıklanması geri bırakılan hüküm konusunda yapılan incelemede, denetim süresi içinde kasıtlı suç işleme nedeniyle hüküm açıklama koşullarının gerçekleştiği belirtilmiştir. Ancak, savunma hakkının ihlal edilmesi sebebiyle hüküm açıklanmasına karar verilmesi yasaya aykırı bulunmuştur. Ayrıca, iddianamede suç konusu olarak belirtilen \"elektrik enerjisi hakkında hırsızlık\" suçu ile hükümde yer alan \"mühür bozma\" suçu arasında bir çelişki olduğu da belirtilmiştir. Kararın gerekçelerinin yetersiz olduğu ve CMK'nin 34 ve 230. maddelerine göre açık ve gerekçeli olması gerektiği vurgulanmıştır. CMK'nin 231. maddesinin 11. fıkrasına göre ise, hüküm açıklanması halinde yeniden hüküm kurulabileceği ancak açıklanan hükmün ortadan kalkmayacağı belirtilmiştir. Kararda bahsi geçen kanun maddeleri, CMK'nin 231/8-son cümlesi, 5271 sayılı CMK'nin 225. maddesi, CMK'nin 231. maddesi ve Anayasa'nın 141/3 maddesi olarak sıralanabilir.
11. Ceza Dairesi         2020/6109 E.  ,  2022/1547 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Mühür Bozma
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    5271 sayılı CMK’nin 231/8-son cümlesi uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 18.12.2009 tarihinden, denetim süresi içinde ikinci suçun işlendiği 08.10.2012 tarihine kadar dava zamanaşımının durduğu gözetilerek yapılan incelemede;
    1) Sanığa “deneme süresi içinde kasıtlı suç işlenmesi nedeniyle dosyanın yeniden ele alınarak duruşma açıldığı, duruşmaya gelerek bu konuda savunma yapılmadığı takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanacağı” uyarısı ile birlikte duruşma tarihi ve saatinin bildirilmesi gerekirken, belirtilen ihtaratı içermeyen davetiyenin, Tebligat Kanunu'nun 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edildiği 13.10.2015 tarihinde sanığın bir başka suçtan hükümlü olarak Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumunda olduğunun anlaşılması karşısında; açıklanan meşruhatı içerir davetiye usulünce tebliğ edilmeden savunma hakkını kısıtlayacak biçimde hükmün açıklanmasına karar verilmesi,
    2) Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.11.2014 tarihli 2013/830 Esas ve 2014/502 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; CMK'nin 231/11. maddesine göre hükmün açıklanmasına dair kararda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3, CMK'nin 34 ve 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine imkan sağlayacak biçimde açık ve gerekçeli olması, gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, bu delillere göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden, sanığın sabit kabul edilen fiilinin ne olduğu belirtilip buna dayanak olan deliller gösterilip tartışılmadan dosyadaki safahat anlatılmak suretiyle gerekçesiz hüküm kurulması,
    3) Kabule göre de;
    a-5271 sayılı CMK'nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı ve "mühür bozma" suçu ile "elektrik enerjisi hakkında hırsızlık" suçlarının da birbirine dönüşmeyecekleri cihetle hükme esas 08.07.2009 tarih ve 2009/2362 esas sayılı iddianame ile sanık hakkında "elektrik enerjisi hakkında hırsızlık" suçundan kamu davası açıldığı halde ek savunma hakkı verilip "mühür bozma" suçundan mahkumiyet kararı verilerek 5271 sayılı CMK'nin 225. maddesine muhalefet edilmesi,
    b-Sanığın mühür bozma suçunu işlediği kabul edildiği halde karar başlığına suç adı elektrik enerjisi hakkında hırsızlık yazılarak çelişkiye neden olunması,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 07.02.2022 tarihinde 2 nolu bozma düşüncesi yönünden Başkan Vekili ...'ın karşı oyu ile oy çokluğuyla, diğer yönlerden ise oy birliğiyle karar verildi.

    KARŞI OY GEREKÇESİ

    Dairemizin 07/02/2022 tarih, 2020/6109 Esas, 2022/1547 Karar sayılı (2) nolu bozma düşüncesine aşağıdaki sebeplerden katılmıyorum.
    Tartışmanın konusunu, denetim süresi içinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında, açıklanması geri bırakılan hükmü açıklayan mahkemenin, CMK'nin 34 ve 230. maddeleri gereğince yeniden gerekçeli hüküm kurmasının gerekli olup olmadığı oluşturmaktadır.
    Öncelikle belirtmek gerekir ki, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenleme, Ceza Muhakemesi sistemi ile bağdaşmamakta ve uygulamada sayılamayacak kadar sorun ve tartışma yaratmaktadır. Ancak sorunu mevcut yasal düzenlemeye göre çözüme ulaştırmak gerekmektedir.
    CMK'nin 231. maddesinin 11. fıkrasının birinci cümlesinde, sanığın, “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar.” denmiştir.
    Bu açık hüküm gereğince, mahkeme, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işleyen sanık hakkındaki açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar vermekle yetinecektir. Yani hükmü açıklayan mahkeme açıklama koşullarının oluştuğuna dair gerekçeleri göstermekle yükümlüdür.
    Aynı fıkranın ikinci cümlesinde ise, mahkemenin, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabileceği öngörülmüştür. Yeniden hüküm kurulması ancak bu durumda mümkündür.
    Sanığın kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle hüküm açıklandığında; açıklama kararının gerekçesi, sadece açıklama koşullarının gerçekleştiğine, bu nedenle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklandığına ve hükme karşı başvurulacak yasa yoluna ve şekline ilişkin olmalıdır. Mahkûmiyet kararının gerekçesi ise açıklanan hükümdeki gerekçedir. Bu durumda bir hüküm bir de bunun açıklanmasına ilişkin karar bulunmaktadır. Açıklama kararı bir anlamda açıklanması geri bırakılan hükmün tefhimi niteliğindedir. Açıklama kararının tefhimi veya tebliği üzerine yasa yoluna başvurma süresi işlemeye başlayacaktır. Hüküm kesinleştiğinde, açıklanan hükmün altına, hükmün açıklandığı kararla ilgili bilgiler ve kesinleşme şerhi yazılacak, bu şekilde açıklanan hüküm infaza verilecektir.
    Sayın çoğunluk görüşüne göre, hüküm açıklanırken yeni baştan hüküm kurulması ve hükümlerde bulunması gereken gerekçenin gösterilmesi gerektiği öngörülmektedir. Bu durumda, daha önce açıklanması geri bırakılan ve kasıtlı suç işlenmesi nedeniyle açıklanan hükmün ortadan kalktığı kabul edilmektedir.
    Oysa daha önce açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kalktığı kabul edilemez, çünkü bir hüküm ancak açık bir yasa hükmü veya yasa yoluna başvurulması sonucu bozulması ya da kesinleştikten sonra yargılamanın yenilenmesi üzerine CMK'nin 323. maddesi uyarınca iptali ile ortadan kalkar. Hükmün açıklanması halinde, bu durumlardan hiçbiri bulunmadığına göre, aynı konuda yeni bir hüküm kurulması ile açıklanan hüküm ortadan kalkmış olamaz. Yeniden hüküm kurulması gerektiği kabul edildiği takdirde, aynı konuda iki hüküm bulunacaktır. Bunu kabul etmek mümkün değildir.
    Belirttiğim sebeplerle; açıklanan hükmün esasının incelenmesi gerekirken, yeniden hüküm kurulması ve bu hükmün CMK'nin 34 ve 230. maddelerinde öngörülen gerekçeyi içermesi gerektiğine, açıklanan hükme atıf yapılmasının yeterli olmadığına ilişkin CMK'nin 231. maddesinin 11. fıkrasına açıkça aykırı olan (2) nolu bozma görüşüne katılmıyorum. 07/02/2022







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi