14. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/886 Karar No: 2010/1978 Karar Tarihi: 25.02.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/886 Esas 2010/1978 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2010/886 E. , 2010/1978 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.06.2009 gününde verilen dilekçe ile haciz şerhinin terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 02.10.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 4718 ada 1 parsel sayılı taşınmazı 30.11.2007 tarihinde haciz şerhi ile yükümlü olarak satın aldığını, haczin dayanağı olan icra takibinin düştüğünü bu nedenle haczin terkini gerektiğini, ancak yaptığı başvuruların reddedildiğini ileri sürerek dayanaksız kalan haciz şerhinin terkinini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece istemin takip hukukunu ilgilendirdiği icra hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Dava, haciz şerhinin terkini isteğine ilişkindir. Haciz, kesinleşmiş icra takibinin konusu olan bir alacağın ödenmesini teminen borçluya ait ve haczi kabil bulunan mallara bir bakıma takibi yapan icra müdürlüğünün el koyması işlemidir. İcra İflas Kanununun 91.maddesi hükmü gereğince gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında ilişki kurulur ve tasarruf yetkisi Türk Medeni Kanununun 1010.maddesi anlamında kısıtlanmış olur. Bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hâkimiyet kurma hakkı sağlamaz ise de tasarruf yetkisinin dar anlamda kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale gelir. Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de terkini mümkündür. Somut olaya gelince; davacı dava konusu taşınmazı 03.11.2007 tarihinde kayıtta bulunan 23.08.2006 tarihli haciz şerhi ile yükümlü olarak satın almıştır. Böylece hacizden kaynaklanan hak davacıya karşı ileri sürülebilir hale gelmiştir. Şimdi davacı haczin dayanağı olan takibin düşmesi ile birlikte haczin de dayanağının kalmadığını ve yolsuz hale geldiğini ileri sürmektedir. Bu iddianın yukarıda açıklanan Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi hükmü çerçevesinde incelenerek sonuçlandırılması gerekir. Diğer bir anlatımla dava genel mahkemelerde görülmelidir. Mahkemece aksine düşüncelerle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmediğinden karar bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 25.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.