
Esas No: 2020/16512
Karar No: 2022/988
Karar Tarihi: 07.02.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/16512 Esas 2022/988 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Adana 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği karara göre, sanık uyuşturucu madde bulundurma suçundan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması nedeniyle mahkum edildi. Ancak mahkeme kararının bazı hususlarda hatalı olduğu tespit edildi. İlk olarak, sanığın savunması alınmadan hüküm kurulması ve eksik şerh içeren bir tebligatın kullanılması yasalara aykırıdır. Ayrıca, hükümden önce yapılan ekspertiz raporu aslı veya onaylı örneği olmaksızın kullanılmıştır ve bu da yasaya uygun değildir. Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde belirtilen ceza tipi \"bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası\"dır. Ancak, 5271 sayılı CMK'nın 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen \"Basit Yargılama Usulü\" başlıklı 251. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle, sanık lehine olan uygulamanın yapılması gerekir. Bu nedenle, hüküm bozulmuştur. TCK'nın 50/1-a ve 52/2. maddeleri yerine 50/1-a maddesi gösterilmiştir. Kanun maddelerinin detaylı ve açıklayıcı bir şekilde eklenmesi gerekmektedir.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : ADANA 20. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-5271 sayılı CMK'nın 231/11. maddesi uyarınca, sanık tarafından denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, duruşma açılmasını müteakip, sanığın duruşmaya gelmediği takdirde yokluğunda duruşmaya devam edilerek hükmün açıklanacağına ilişkin ihtarı içeren meşruhatlı davetiye ile duruşmadan haberdar edilip savunmasının alınması gerektiği gözetilmeksizin adresine eksik şerh içeren tebligat çıkarılarak duruşma günü tebliğ edilmesi ve savunma hakkını kısıtlayacak şekilde savunması alınmadan hüküm kurulması,
2-Hükme esas alınan, ekspertiz raporunun onaysız fotokopi olduğu anlaşılmakla, aslı veya onaylı örneğinin dosya içinde bulundurulmaması suretiyle CMK’nın 169. maddesine aykırı davranılması,
Kabule göre;
3-Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline
karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişiklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4-Sanık hakkında sonuç gün adli para cezası tayin edilirken uygulama maddesi olan TCK’nın 50/1-a ve 52/2. maddesi yerine TCK'nın 50/1-a maddesinin gösterilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 07.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.