21. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/16746 Karar No: 2010/2438
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2009/16746 Esas 2010/2438 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2009/16746 E. , 2010/2438 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sivas İş Mahkemesi TARİHİ : 07/10/2009 NUMARASI : 2007/639-2009/429
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacı A.D.dışındaki davacıların tüm temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı A.D."nın temyiz itirazına gelince;Dava 31.08.2005 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %34 oranında işgöremez duruma gelen sigortalının maddi ve manevi, sigortalının annesi ve kardeşlerinin manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, sigortalının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, diğer davacıların manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya bedensel zarara uğrayan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Ancak bedensel zarar kavramına (B.K.46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlâli, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğün de korunduğu öğretide ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse bir kişinin ağır bir bedensel zarara uğraması sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca, evlat gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa onlarında manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara uğrama söz konusudur. Bedensel zararın ağır olduğu hallerde, aksi kanıtlanmadığı sürece, kazalının çok yakınlarının ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır şekilde bozulduğunun kabulü, hayatın olağan akışı gereğidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.4.1995 gün ve 1995/ 11-122,1995/430 23.9.1987 gün ve E.1987/9-183 K.1987/655 sayılı kararları da aynı esaslara dayanmaktadır. Davacı sigortalı S.D.10.01.1990 doğumlu olup, kaza geçirdiği 31.08.2005 tarihinde 15 yaşındadır.Davacının kaza geçirdiği tarihte ve sonrasında annesi ile beraber yaşaması,mevcut kazadan sonra sağ elinin 2,3,4,5. parmaklarının el ayasının ortasından kopması sureti ile uzuv tatili niteliğinde yaralanması ve annesinin de sürekli gözü önünde olması nedeniyle sigortalıda oluşan beden güç kayıp oranı düşük olsa dahi olayda büyük üzüntüye uğrayacak olan annesi A.D.yararına duyulan manevi zararla orantılı, üzüntüyü hafifletici bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken talebinin tümden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı A. D.’nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.