11. Hukuk Dairesi 2014/4051 E. , 2015/2091 K.
"İçtihat Metni"ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17.12.2013 tarih ve 2010/687-2013/463 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 17.02.2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. .. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili asıl davada, müvekkili ...’nin yurtdışından ithal ettiği çakmakların yurda girişi sırasında davalının 2001/1770 nolu çakmak tasarımının taklidi olduğu yolundaki şikayeti nedeniyle gümrük işlemlerinin durdurulması ve ürünlere el konulması üzerine müvekkili şirket aleyhine İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2007/21 Esas sayılı dosyasında tasarıma tecavüzün önlenmesi davasıyla birlikte ihtiyati tedbir talep edildiğini, Gümrük Müdürlüğü tarafından müvekkili ... Ltd. Şti.’ne ait 02/12/1006 tarihli giriş beyannamesi muhteviyatı 5060 kap çakmağa gümrük mevzuatı uyarınca el konulduğunu, müvekkili... Şti."nin ithal ettiği çakmaklar bakımından da aynı prosedürün işletildiğini, aynı şekilde ihtiyati tedbir talepli olarak müvekkili şirket aleyhine ....Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2007/210 Esas sayılı dosyası ile tecavüzün önlenmesi davası ikame edildiğini, müvekkili ...’ne ait 16/07/2007 tarihli giriş beyannamesi muhteviyatı 2.185,00 adet çakmağa el konulduğunu, müvekkili ... tarafından davalı aleyhine açılan Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2007/45 Esas sayılı dosyasında davalı adına tescilli 2001/... nolu tasarımın hükümsüzlüğüne dair verilen kararın Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleştiğini, Gümrük Müdürlüğü’nce el konulan çakmakların 2007 yılından beri antrepoya konulup bekletilmesi nedeniyle müvekkillerinin zarara uğradığını, dava dışı ...’ne 05.04.2010 tarihi itibariyle müvekkili ...’nin borcu 165.670,00 TL, ... Ltd. Şti.’nin borcu ise 415.720,30 TL olup her geçen gün artmaya devam ettiğini, uzun yıllar önce yerli ve yabancı firmalar tarafından
piyasaya sunularak harcıalem olan çakmağın davalı tarafından kötüniyetle kendi adına tescili sağlanıp piyasada tekel yaratmaya çalışıldığını, davalının haksız eylemleri ile müvekkillerinin ticaretinin engellenmesinden dolayı müvekkillerinin ticari itibarının da zedelendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 300.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiş, birleşen 2012/291 Esas sayılı dosyada, saklı tutulan fazlaya dair haklar kapsamında dava dışı ...’ne 06.09.2010 tarihine kadar tahakkuk eden ardiye ücreti olarak müvekkil ... Ltd. Şti.’nin 534.827,44 TL, ...’nin 214.995,07 TL ödediğini ileri sürerek, ... Ltd. Şti. için 440.000 TL maddi, 10.000 TL manevi, Pratik Lüks Hırd.Ltd.Şti. için 95.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, görevli mahkemenin Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi olması gerektiğini, davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmayıp davaların tefrik edilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacılar aleyhine açtığı davaların tescilli tasarıma dayandığını, dava dışı ... tarafından davacılara kesildiği iddia olunan faturaların fahiş olduğunu, davacılar ile dava dışı şirketin danışıklı hareket ederek haksız kazanç elde etmeye çalıştıklarını, müvekkilince dosyaya ibraz edilen emsal antrepo fatura bedellerine bakıldığında davacıların taleplerinin fahiş olduğunun görüleceğini savunarak, davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının yurt dışından ithal ettiği çakmaklara davalının talebi üzerine gümrük mevzuatı çerçevesinde el konulması nedeniyle antrepo ücreti ödemek zorunda kaldığı, çakmakların zamanında piyasa sürülememesinden doğan zararının mevcut olduğunun toplanan delilerle sabit olduğu, ithal edilen çakmakların antrepoya alındıkları tarihte belirlenen toplam değerinin 289.561 TL olduğu nazara alındığında antrepoya alınan çakmakların değerinden daha yüksek miktarda antrepo ücreti talep edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğu, antrepo ücretinin çakmak bedellerinden daha yüksek olamayacağı kanaatine varılarak asıl davadaki maddi tazminat talebinin kabulü gerektiği, birleşen dava yönünden antrepo ücreti çakmak bedellerini geçemeyeceğinden maddi tazminat taleplerinin reddi gerektiği, manevi tazminat taleplerinin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle “davacı davasının kısmen kabulüne, 300.000 TL antrepo bedelinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, davacının manevi tazminat ve taleplerinin (birleşen dosya) reddine” karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Asıl ve birleşen davalar, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta davacılar vekili, davalının çakmak ürünü için tasarım tescil belgesi aldığını, söz konusu çakmağın öteden beri yerli ve yabancı firmalarca üretildiğini, kötüniyetli olarak tescile bağladığını, davalının şikayeti sonucu müvekkillerinin ithal ettikleri çakmalara Gümrük Müdürlüğü’nce el konulduğunu, davalı tarafından söz konusu tasarıma dayalı olarak müvekkilleri aleyhine açılan haksız rekabetin ve tecavüzün önlenmesi davalarında tedbir kararı verilip müvekkillerinin çakmaklarının antrepoya konulmak zorunda kalındığından maddi ve manevi zararlarının doğduğunu ileri sürmüştür. Davalı taraf, tasarımın kendisi adına tescilli olduğunu, şikayet hakkını kullandığını, davanın Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi"nde görülmesi gerektiğini savunmuştur. Dava konusu olayda davalı adına tescil edilen tasarımın harcı alem olup olmadığı, başka bir anlatımla sektörde herkesçe öteden beri bilinip bilinmediğinin, tescilin kötüniyetli olarak yapılıp yapılmadığının tartışılması da gerekecektir. Ayrıca, her ne kadar davalı adına tescil edilen tasarım hükümsüz kılınmış ise de asıl dava tarihi itibariyle hükümsüzlük davasında verilen karar da kesinleşmiş değildir. Bu durum karşısında, uyuşmazlığa 554 sayılı KHK hükümleri tatbik edilecektir. O halde, anılan
KHK"nin 58/1. maddesi uyarınca davanın fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Mahkemece, anılan husus nazara alınmadan yargılamaya devam olunup uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle resen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, takdir olunan 1.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 17.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.