11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/8250 Karar No: 2020/1507 Karar Tarihi: 19.02.2020
Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı fatura kullanma - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/8250 Esas 2020/1507 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2017/8250 E. , 2020/1507 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı fatura kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Simav Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 31.03.2013 tarihli, 2010/246 esas sayılı iddianamesiyle, sanık hakkında vergi suçu, vergi tekniği raporları ve mütalaaya uygun olarak 2008 takvim yılında "muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı fatura kullanma" suçundan kamu davası açıldığı, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı fatura düzenleme ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı fatura kullanma suçları birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olup, Mahkemece yargılama sonucunda hükmün gerekçesinde sanığın muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı fatura kullandığı anlatılarak kabul edilirken, hüküm fıkrasında, "muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belge düzenlemek ve kullanmak" şeklinde hüküm kurulması suretiyle hükmün karıştırılması, 2-Kabule göre de; a)08.02.2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren, 5728 sayılı Kanunun 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 359/a-2. maddesindeki 1 yıldan 3 yıla kadar olan hapis cezasının alt sınırının, 03.07.2009 tarih ve 27277 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanunun 23. maddesiyle "18 ay" olarak değiştirildiği; suç tarihi itibarıyla ise hapis cezasının 1 yıldan 3 yıla kadar olduğu, somut uygulamada hapis cezasının alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle tayin edildiğine dair bir gerekçenin bulunmaması da dikkate alındığında; suçun işlendiği tarihte temel cezanın alt sınırının "1 yıl" hapis olduğu gözetilmeden, hükmün teşdiden verildiği de belirtilmeden, yazılı şekilde "18 ay" olarak uygulama yapılmak suretiyle fazla ceza tayini, b)Uzun süreli hapis cezası ertelendiğinden, 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanığın kendi alt soyu üzerindeki yetkileri dışında uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin, Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 19.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.