15. Hukuk Dairesi 2019/481 E. , 2019/4569 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davalı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, duruşma talebi kabul edilerek 12.11.2019 tarihinde yapılan duruşmaya davacı vekili Avukat ...ile davalı vekili Avukat... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, Arsa Payı Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesinden kaynaklanmış olup sözleşmenin feshi nedeniyle tapu iptâli ve tescil, olmadığı taktirde taşınmazın tespit edilecek bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Yargılama sırasında davacının davayı ıslah edip sözleşmenin yeni hale uyarlanarak sonradan ortaya çıkan dört dairenin %33 hissesinin arsa sahibi adına tescilini talep etmesinden sonra yapılan yargılama sırasında davacı vekilinin 29.11.2016 tarihli duruşmadaki beyanı da dikkate alınarak tapu iptâli ve tescili talebi yönünden davanın reddine, tazminat talebinin 100.400,00 TL üzerinden kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesince karar verilmiştir.
Davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi"nce reddedilip davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın kabulü ile 158.400,00 TL’nin ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine dair verilen karar, yasal süresi içerisinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı arsa sahibi, davalı yüklenicidir. Davacı dava dilekçesinde davalı ile ... 1. Noterliği’nde 13.06.2011 gün 6542 yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalanmış olup taşınmazdaki ½ hissesini davalıya tapuda devretmesine rağmen inşaatın yapılmadığı ve ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini belirterek davalıya devrettiği tapuya kayıtlı taşınmazın ½ hissesinin davalı adına olan tapu kaydının iptâliyle adına tesciline, olmadığı taktirde belirsiz alacak davası olarak taşınmazın bilirkişi marifetiyle tespit edilecek bedelinin yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 15.09.2014 tarihli dilekçesi ile imar değişikliği sonucu inşaata davalı yanca
devam edilerek fazladan dört daire yapıldığını, kendisine ara kat yerine doğrudan zemin kattan daire verilmek istendiğini, sonradan ortaya çıkarılan dört dairenin sözleşmeye göre %33’ünün arsa sahibine ait olduğunu açıkladıktan sonra davayı esastan ıslah ederek sözleşmenin yeni hale uyarlanıp ara kat olan zemin üstü 1. kat ve 2. katta bulunan bir başka daire ile imar değişikliği sonrasında ortaya çıkan 4 dairenin %33 hissesinin davacı adına tapuya tescilini istemiştir. Söz konusu ıslah dilekçesi ile sözleşmenin feshi ve buna bağlı olarak tapu iptâl ve tescil olmadığı takdirde bedel talebinden vazgeçilerek imar değişikliği ile sonradan ortaya çıkan durum da dikkate alınarak uyarlama ile tapu iptâli ve tescil istenilmiştir. Davacının bu ıslah talebi, davanın tamamının ıslahı niteliğinde olduğundan asıl dava dilekçesindeki taleplerin dikkate alınması mümkün değildir. Davacının “esastan ıslah” diye adlandırdığı davanın tamamen ıslahı vasfında olduğu kabul edilen 14.09.2014 tarihli dilekçesinde terditli talebi bulunmamaktadır. Davacı vekili, 29.11.2016 tarihli duruşmada arsa sahibinin yeni haliyle haketmiş olduğu sözleşmeden kaynaklı daireleri, olmadığı taktirde bu dairelerin bedellerini tazminat olarak talep etmekte olduklarına dair beyanındaki bedellerin istenmesi, ıslahla talep edilen tapu iptâli ve tescil istemine terditli talep eklemek vasfında olup, ikinci ıslah niteliğindedir. 6100 sayılı HMK’nın 176/2. maddesi gereğince aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurması mümkün olup birden fazla ıslah yapılması mümkün değildir.
Davaya konu olayda davacının, 14.09.2014 tarihli dilekçesiyle davasını tamamen ıslah ettiği, ıslah dilekçesinde, terditli olarak tapu iptâl ve tescil, bunun mümkün olmaması halinde bedel istemi olmadığı, 26.11.2016 tarihli duruşmada davacı vekilinin beyanında talep ettiği bedel istemi, ikinci ıslah niteliğinde olup, HMK 176/2. maddesi hükmünce mümkün olmadığı gibi dosya kapsamına göre tapu iptâl ve tescili talep edilen bağımsız bölümler davalı adına tapuda kayıtlı olmadığından tapu iptâl ve tescil kararı verilmesi mümkün değildir. Davacının bedel ile ilgili ayrıca dava açmakta serbest olmak üzere davasının reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak, yanlış değerlendirme ile ilk ıslah dilekçesinde talep edilmeyen bedele hükmedilmesi doğru olmamış, bölge adliye mahkemesi kararının bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulüyle ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi hükmünün BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 176,60 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan harcın temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi"ne, karardan bir örneğinin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 13.11.2019 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.