11. Hukuk Dairesi 2014/17080 E. , 2015/2046 K.
"İçtihat Metni"ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/05/2014 tarih ve 2013/882-2014/266 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı aleyhine açtığı ve verilen hükmün kesinleştiği ... Am Main Eyalet (Asliye Hukuk) Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi"nin 2-10 O 441/09 sayılı dava dosyasına ilişkin ilamın ve masraf tayini ile ilgili hükmün onaylanmış tercümesinin tenfizini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin yabancı mahkemedeki davadan haberinin olmadığını, Tebligat Kanunu"nun 35"inci maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, zira anılan maddeye göre tebligat yapılabilmesi için adres kayıt sisteminde kişinin adresinin tespit edilememiş olması gerektiğini, oysa tebliğ tarihinde ve halen müvekkilinin adres kayıt sisteminde kayıtlı adresinin bulunduğunu, tebliğ evrakının kapıya yapıştırılmadığını, sunulan evraklarda tebliğin kime yapıldığının belli olmadığını, yabancı mahkeme ilamının Türk kamu düzenine aykırılık taşıdığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, tenfize konu Frankfurt AM MAİN Eyalet Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi"nin 11.04.2011 tarihli 2-10 O 441/09 nolu kararı ile davacının davasının kabulüne ve alacağın tahsiline karar verildiği, davalının temyiz başvurusunda bulunmadığı, kararın 08.06.2012 tarihinde kesinleştiği, davalının yabancı mahkeme ilamından haberdar olmadığına yönelik iddiasının yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, Frankfurt AM MAİN Eyalet Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi"nin 11.04.2011 tarihli 2-10 O 441/09 nolu kararın tenfizine, karar kesinleştiğinde bu hususun yabancı mahkeme ilamının aslına yazılmasına karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir. Tenfizi istenen mahkeme kararının Türkçe tercümesinde davanın 14.02.2011 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, süresi içinde savunma yapılmadığının belirtildiği görülmüştür.
Dosya içinde yer alan tebliğ evraklarına göre, davalıya Adalet Bakanlığı aracılığıyla davanın tebliğine çalışılmış, önceki tebligatların çağrı kağıdı gönderilerek yapılması üzerine Bakanlıkça tebliği talep edilen evrak aslının Tebligat Kanunu uyarınca muhatabın tespit
edilen 2. adresinde tebliğ edilmesi istenmiş, bu kez Büyükçekmece Başsavcılığı"nca gönderilen tebliğ evrakının 14.02.2011 tarihinde muhataba Tebligat Kanunu"nun 35"inci maddesi uyarınca tebliğ edildiği tebligat parçası üzerine yazılmıştır. Tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Tebligat Kanunu"nun 35"inci maddesi "kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." şeklinde düzenlenmiş olup davalının kendisine Tebligat Kanunu"nun 35"inci maddesine göre tebliğin yapıldığı adrese gönderilip muhatabın adresten ayrılması sebebiyle tebligatın yapılamadığı, bu adresini değiştirdiği hususlarında bir tespit bulunmadığı gibi dosyaya ibraz edilen tebligat parçasında sadece tebliğin 35"inci maddeye göre yapıldığı belirtilmiş olup tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının binanın kapasına asıldığına dair bir şerh de mevcut değildir. Ayrıca tebliğ tarihinde muhatabın Adres Kayıt Sistemi"nde kayıtlı adresinin bulunup bulunmadığı da araştırılmadan Tebligat Kanunu"nun 35"inci maddesine göre tebliğ yapılması da Kanuna uygun bulunmamıştır.
5718 sayılı Kanun"un 54/1-ç bendinde "O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk Mahkemesi"ne itiraz etmemiş olması" tenfiz şartları arasında sayılmış olup yukarıda anlatılan hususlar doğrultusunda davalının mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrıldığından bahsedilemeyeceği nazara alınmaksızın yazılı gerekçe ile hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 16/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.