11. Hukuk Dairesi 2015/1252 E. , 2015/2024 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/07/2014 tarih ve 2014/258-2014/276 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin ana amacının çelik üretiminden çıkan baca EAF tozunu çevreci ve ekonomik bir şekilde geri kazanmak olduğunu, çevrenin korunmasına duyarlı bir şekilde geri dönüşüm yöntemiyle verimli üretim yaparak ülke ekonomisine katkı sağladığını, uzun bir süredir henüz kimliğini tespit edemedikleri şahıs ya da şahıslarca davalının yer sağlayıcısı olduğu ""http://www....../"" ana URL adresi üzerinden müvekkili şirketin isim, itibar, iştigal gibi kişisel ve mali haklarını zedeleme amacına matuf olarak yayınlar yapıldığını, müvekkili şirket bakımından aşağılayıcı, itham ve tahkir edici ve kurumsal ve ticari itibarı haksız yere zedeleyici nitelikte haksız ve mesnetsiz iftiralar içerdiğini ileri sürerek, dava sonuçlanıncaya kadar ....../ URL adresli internet sitesinde yer alan müvekkil şirketle ilgili tüm içeriklerin yayınlanmasının durdurulması için ihtiyati tedbir kararının verilmesine, nihai olarak MK"nın 25. maddesi uyarınca bu içeriklerin hukuka aykırığının tespiti ile sürmekte olan saldırının, yayınların siteden kaldırılması suretiyle sona erdirilmesine, ticari itibarı büyük oranda zarar gören müvekkil şirket lehine ilgili yazıların yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 50,000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, TMK"nın 25. maddesinin gerçek kişilerin kişilik haklarına saldırı ile ilgili olduğu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun 57. maddesinin yollaması ile 6102 sayılı Yasa"nın 55. ve devam eden maddelerinin uygulama yerinin olup olmadığının tartışılmasının gerektiğini, aynı Yasa"nın 4/a maddesi ve 5. maddesine göre görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesi ile müracaat halinde dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı şirket, dava dilekçesinde TMK"nın 25. maddesi gereğince internet üzerinden yapılan yayınların hukuka aykırılığının tespitini, yayınların sona erdirilmesini ve lehine manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiş olup, mahkemece TMK"nın 25. maddesinin ancak gerçek kişilerin kişilik haklarına saldırı halinde uygulanabileceği, somut olayda tartışılması gereken maddelerin TTK"nın 55 vd maddeleri olduğu ve bu sebeple davanın ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiği belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun tüzel kişilerde “hak ehliyeti” başlıklı 48. maddesinde tüzel kişilerin hak ehliyeti “Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler.” şeklinde düzenlenmiştir. Medeni Kanun"daki bu ayrık durum dışında kişi sayılma bakımından gerçek ve tüzel kişiler arasında fark gözetilmemiştir.
Tüzel kişiler insanlar gibi maddi-organik bir yapıya sahip olmadıklarından onların bedensel bütünlüğü, yaşamı, sağlığı gibi, maddi bedensel değerler üzerinde kişilik haklarının varlığı tabii olarak söz konusu olmamakla birlikte saygınlık, onur, sır çevresi gibi manevi nitelikteki kişisel değerlerle, mesleki ve ekonomik kişisel değerlere gerçek kişiler gibi tüzel kişilerin de sahip olduğu söylenilebilir. Tüzel kişilerin kişisel değerler üzerindeki kişilik haklarının korunması gerekir (Alim Taşkın, “Tüzel Kişilerin Kişilik Haklarının Korunması”, AÜHFD., 1991, C. 42, s. 1- 4, s. 208- 230).
Bu açıklamalar ışığında, davacının talebinin TMK"nın 25. maddesine dayalı tespit ve manevi tazminata ilişkin olduğu, anılan maddenin hem gerçek hem de tüzel kişiler bakımından uygulama alanının bulunduğu gözetilerek, işin esasına girilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle davacı şirket vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün temyiz eden davacı şirket yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.