7. Hukuk Dairesi 2015/33159 E. , 2016/1598 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Davacı temyizi yönünden; Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına davacı vekilinin sunduğu dilekçede yerel mahkemenin Yargıtay bozma ilamı sonrasında yaptığı yargılama sonucu verdiği kararın yeniden hangi nedenlerle bozulması gerektiğine dair nedenler bildirilmemiş olması, Dairemizce gerekçeli olarak temyiz edilen dosyalarda da incelemenin belirtilen nedenlere bağlı kalınarak yapılması ve yine mahkeme kararında Dairemizce kamu düzenini ilgilendiren ve re"sen bozma nedeni yapılmasını gerektirecek bir hata bulunmadığının, davalı temyizi yönünden; Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı, iş akdinin haksız nedenle sona erdirildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeyen bir kısım ücret alacakları ile manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 29.01.2014 tarihli ilamı ile "... Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davacının iş sözleşmesi hırsızlık gibi haksız birtakım isnatlarla feshedilmiştir. İsnatların haksız olduğu bizzat davalı tanıklarının davacı hakkında tutulan tutanakların kendilerine baskı altında yazdırılarak imzalatıldığı yönündeki beyanlarıyla da ispatlanmıştır. Bu isnatların davacının şeref, namus, haysiyet ve itibarına yönelik olduğu davacının kişilik haklarının zedelendiği, elem ve acı içine düştüğü açıktır. Bu nedenle, mahkemece davacının manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmiş olması hatalıdır .." gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkeme bozma kararına uymuş ve karar vermiştir.
Hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesi “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” şeklinde, 10. maddesi ise “ (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücretine ayrı olarak hükmedilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre mahkemece karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre manevi tazminat talebi yönünden davacı yararına ayrı avukatlık ücretine hükmedilmiş olması doğru ise de kabul edilen diğer alacaklar yönünden belirlenen avukatlık ücreti hesabına manevi tazminat miktarının da dahil edilerek toplam kabul edilen alacak miktarına göre avukatlık ücreti hesap edilerek davacı yararına fazla avukatlık ücreti verilmesi ile asıl dava ve birleşen dava yönünden toplam kabul ve ret miktarlarına göre taraflar yararına tek bir avukatlık ücreti hesap edilerek asıl dava yönünden kabul edilen 11,900,00 TL ile birleşen dava yönünden kabul edilen 2.039,63 TL toplamı 13.939,63 TL ‘nin % 12 si olan 1.672,75 TL davacı yararına, asıl davada ret edilen 18.000,00 TL ile birleşen davada ret edilen 252,11 TL toplamı 18.252,11 TL nin % 12 si olan 2.190,25 TL davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken her iki dava yönünden ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmedilmesi bozma nedeni ise de, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hüküm fıkrasının avukatlık ücretine ilişkin 6, 7, 8 ve 9. bentlerinin tümden çıkartılarak yerine; “6- Davacı kendisini avukat ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre göre 1.672,75 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine. ”
“7- Davalı kendisini avukat ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre 2.190,25 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.” cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 27/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.