Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/3724
Karar No: 2010/2318

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2009/3724 Esas 2010/2318 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2009/3724 E.  ,  2010/2318 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 4. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 19/02/2009
    NUMARASI : 2008/767-2009/150

    Davacı,1.9.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına  karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin   kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalı  vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere ve özellikle mahkemece davacının sigortalılık başlangıç tarihinin yurt dışında çalışmaya başladığı tarih olan 16.09.1968 olduğunun tespitine ilişkin verilen kararın yerinde olduğunun anlaşılmasına göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine.
    2-Dava, davacının  sigorta başlangıç tarihinin 16.09.1968 tarihi olduğunun ve 01.09.2008 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, istemin kabulü ile davacıya tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.09.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tesbitine karar verilmiş ise de varılan bu sonuç doğru değildir.
    Davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 16.09.1968 olduğu ve tahsis talep tarihi olan 29.08.2008 tarihi itibari ile 3201 sayılı Yasa kapsamında Almanya"da geçen 16.09.1968-31.03.2001 tarihleri arasındaki 2488 gün çalışmasını ve 07.04.2005-08.05.2008 tarihleri arasındaki ev kadını olarak geçen 1112 günlük süreyi borçlandığı,borçlanma bedelini 26.08.2008 tarihinde ödediği, 39 yıl 11 ay 13 gün sigortalılık süresi ve 3600 gün prim ödemesi bulunduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının yaşlılık aylığı şartlarının yurt dışı borçlanmasını yaptığı tarih olan 26.08.2008 tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa’nın 60/A-b maddesi uyarınca mı, yoksa 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Yasa"nın 17. maddesi ile 506 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 81. madde hükümlerine göre mi belirleneceği noktasında toplanmaktadır.  506 sayılı Yasa"nın geçici 81/A maddesi, bu Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümlere göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar ile sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigortalılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanacağını kabul etmiştir. Yurt dışı hizmet borçlanmasının yapıldığı 26.08.2008 tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa’nın 60/A-b maddesi ise sigortalının yaşlılık aylığından yararlanabilmesi için kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olması, 25 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 4500 gün prim ödemesi gerektiğini kabul etmiştir
    Somut olayda davacı, 3201 sayılı Yasa kapsamında Almanya"da geçen 16.09.1968-31.03.2001 tarihleri arasındaki 2488 gün çalışmasını ve 07.04.2005-08.05.2008 tarihleri arasındaki ev kadını olarak geçen 1112 günlük süreyi borçlanmış ve borçlanma bedelini 26.08.2008 tarihinde ödemiştir. 4447 sayılı Yasa’nın 17. maddesi ile 506 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 81. maddesinin yürürlüğe girdiği 08.09.1999 tarihinde Türkiye"de Sosyal Sigortalar Kapsamında sigortalı olarak çalışması bulunmadığı gibi 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılmış bir borçlanma da bulunmamaktadır. Bu durumda, davacının yaşlılık aylığı bağlanma koşullarının 3201 sayılı Yasa kapsamında Kuruma borçlanmanın yapıldığı 26.08.2008 tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa’nın 60/A-b maddesine göre değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.07.2009 gün ve E:2009/21-309, K:2009/322 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
    O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan  temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.03.2010  gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi