8. Hukuk Dairesi 2013/18100 E. , 2014/7224 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Uşak İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/08/2013
NUMARASI : 2012/557-2013/424
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Borçlunun İcra Mahkemesi"ne başvurusunda, aleyhine yürütülen takipte haczedilen taşınmazı ile ilgili olarak İİK"nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi kapsamında meskeniyet şikayetinde bulunduğu, Mahkemece, taşınmaz üzerine 3. kişi lehine zorunlu olmayan ipotek kurulduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller. Ancak, taşınmazın tapu kaydında ipotek bulunmasına rağmen haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun ödenmiş olması halinde, tapu kaydındaki mevcut ipotek şerhi, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunma hakkını ortadan kaldırmaz. Aksi takdirde, kurulan bir ipotek borcu ödenmiş olsa dahi, bundan sonraki tüm hacizler yönünden meskeniyet şikayetinin mümkün bulunmadığı gibi kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkar.
Bir kimsenin mesken edinmek üzere aldığı borç para bu amaçtan, zirai kredi karşılığı aldığı borç para ise zirai işletmesinin gelişmesini sağlamaktan, ayrıca esnaf kredi için aldığı borç para da geçimini sağlamaktan kaynaklandığından bu borçlara ilişkin kurulan ipoteklerin zorunlu ipotek kapsamında olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda, şikayet konusu taşınmazın üzerinde bulunan 18.06.2001 tarihli Türkiye E.. Bankası lehine tesis edilmiş ipotekle yükümlü olarak 04.04.2011 tarihinde borçlu tarafından satın alındığı, haczin daha sonra konulduğu, Z.. Bankası Uşak Şubesi"nin 30.05.2013 tarihli yazısından ipoteğin devam ettiği ve ipotek borcunun ödendiğinin bildirildiği görülmektedir. Bu ipoteğe ilişkin Tapu Müdürlüğü"nden celp edilen belgelerin incelenmesinden; ipoteğin E.. Bankası"nca Tapu Sicil Müdürlüğüne yazılan 12.06.2001 tarih 1783 sayılı “Marmara depremi hak sahiplerinden şubemizden faizsiz hazır konut kredisi yardımından faydalanmak kaydı ile kullanan F.. A.. adına… banka lehine 1. derece 1. sırada ipotek tesis edilmesi” talebini içeren yazısına ve Türkiye E.. Bankası"nca düzenlenen ve Tapu Sicil Müdürlüğü"nce imzalanan “ borçlandırma senedine dayanılarak tesis edildiği, borçlandırma senedinde de; “ Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlere Yapılacak yardımlara Dair 7269 sayılı kanun ve bu kanunun bazı maddelerini değiştiren 1051 sayılı Kanuna göre Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından inşa ve tahsis edilen her çeşit taşınmaz malların ipoteği veya binasını kendi inşa edecek olanlara bankaca afetler fonundan açılacak ipotek mukabili kredilere” ilişkin olduğunun belirtildiği, böylece, anılan ipoteğin kişinin serbest iradesiyle oluşturduğu ipoteklerden değil, konut için verilen krediye yönelik zorunlu ipoteklerden olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece, şikayetin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenle kabulü ile Mahkeme hükmünün yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 15.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.