11. Hukuk Dairesi 2020/1478 E. , 2021/620 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 17.07.2018 tarih ve 2017/1381 E- 2018/611 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi"nce verilen 18.12.2019 tarih ve 2018/1411 E- 2019/1823 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 04.06.2013 tarihli hisse devir vaadi sözleşmesiyle Elite Proje... Tic. Ltd. Şti."deki hisselerini 35.000,00 USD karşılığında davalı ve dava dışı Najat Jalal Yaba’ya devretmeyi taahhüt ettiğini, müvekkilinin edimini yerine getirdiğini ancak davalı yanca devir bedelinin ödenmediğini, devir bedelinin tahsili için davalı aleyhine giriştikleri takibin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, sözleşmeyle ödenmesi öngörülen tutarın taksitlendirildiği ve ilk taksit olan 10.000,00 USD’nin müvekkilinin talimatıyla bir döviz firması tarafından davacının hesabına gönderildiğini ancak davacının kötüniyetli bir şekilde bu tutarın ödenmediğini iddia ederek, 11.07.2013 tarihli ihtarnamesiyle sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, müvekkilinin ilk taksidi ödediğini ancak davacı yanca sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle diğer taksitleri ödenmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnameyle sözleşmenin feshedildiği ve sözleşmeyle öngörülen cezai şartın talep edildiği, davacı yanca bu ihtardan sonra fesih iradesinden vazgeçildiğine dair bir ihtarın da davalıya gönderilmediği, sözleşmenin feshine ilişkin irade beyanının tek taraflı, bozucu yenilik doğuran haklardan olup, karşı tarafa ulaşmasıyla hüküm doğuracağı, sözleşmenin feshi iradesinin karşı tarafa ulaşmasından sonra bu iradeden tek yanlı olarak dönülmesinin mümkün olmadığı, nitekim davalı tarafın savunmasında da aynı hususların belirtildiği, sözleşmenin davacı tarafça feshi karşısında fesihten sonra hisse devir bedelinin icra takibi yoluyla talep edilmesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dosya kapsamından, davacının edimini yerine getirerek sahip olduğu hisseleri devrettiğinin anlaşıldığı, keza dosyada davalının devir bedelinin ilk taksitini ödediğine dair dekontun da yer aldığı ancak davacının sözleşmeyi feshettiği, 6098 sayılı TBK" nın 235/3 maddesine göre, satılanın zilyetliği, satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmiş ise, alıcının temerrüdü sebebi ile satıcının dönme hakkını kullanarak satılanın geri almasının ancak bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlı olduğu, somut olayda, satıcının sözleşmeyle dönme hakkını saklı tuttuğu, davacının hisse devir sözleşmesini feshetmiş olması karşısında, yerine getirdiği edimden bağımsız olarak davalı alıcıların edimlerini talep etmeye yönelik olarak yapmış olduğu ilamsız icra takibinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen hisse devir vaadi sözleşmesiyle kararlaştırılan devir bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının sözleşme gereği olarak hisselerini devrettiği akabinde ise taksitler halinde ödenmesi öngörülen devir bedelinin ilk takdisinin ödenmediğinden bahisle sözleşmeyi feshettiği anlaşılmaktadır. Bölge adliye mahkemesince, TBK’nın 235/3 maddesine dayanılarak, davacının, sözleşmeyle, alıcının temerrüdü halinde sözleşmeden dönerek satılanı geri alma hakkını açıkça saklı tuttuğu, bu durumda satılanı geri almak yerine feshettiği sözleşmeyle öngörülen devir bedelini istemesinin uygun olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Ancak 6102 sayılı TTK’nın 595/1. maddesiyle, hisse devir vaadi sözleşmelerinin geçerli bir şekilde kurulabilmesi yazılı şekilde yapılmaları ve taraf imzalarının noterce onaylanması şartına bağlı tutulmuştur. TBK’nın 12/2 maddesinde Kanunun sözleşmeler için öngördüğü şeklin geçerlilik şekli olduğu belirtilerek, bu şekle uyulmadan akdedilen sözleşmelerin hüküm doğurmayacağı düzenleme altına alınmıştır. Taraflar arasındaki hisse devir vaadi sözleşmesinin yazılı şekilde yapıldığı ancak taraf imzalarının noterce onaylanmadığı anlaşıldığından Kanunun öngördüğü şekle riayet edilmeksizin akdedilen sözleşmenin geçersiz olduğunun kabulü zorunludur. Bu nedenle, mahkemece, geçersiz olan sözleşmede dönme hakkının saklı tutulduğundan bahisle hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan, bir an için sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilse dahi mahkeme gerekçesinin aksine, ne hisse devir vaadi sözleşmesinde ne de daha sonra noterde yapılan hisse devir sözleşmesinde, satıcının, alıcının temerrüdü sebebiyle sözleşmeden dönerek, satılanı geri alma hakkını açıkça saklı tuttuğu bir sözleşme hükmü bulunmamaktadır. Bu nedenle sözleşmenin yanlış yorumlanması suretiyle hüküm kurulması da doğru görülmemiştir. Bu itibarla, davacının edimini yerine getirerek hisselerini devrettiği, sözleşmede alıcının temerrüdü sebebiyle dönme hakkının açıkça saklı tutulmadığı, bu durumda davacının hisse devir bedelini talep edebileceği gözetilerek ve tarafların devir bedelinin ödenip ödenmediğine ilişkin iddia ve savunmaları da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 01.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.