15. Ceza Dairesi 2015/5028 E. , 2018/3398 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : 1-Sanık ... hakkında; Beraat
2-Sanık ... hakkında; TCK’nun 158/1-f-son, 52, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık ...’un mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından, sanık...’un beraatine ilişkin hüküm o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ..." un Türkiye... Bankası ... Şubesi’nde çek hesabının bulunduğu, bu hesaptan 30/10/2006 tarihli, 7500 TL. bedelli keşide edilen çeki ağabeyi ..."a imzalatmak suretiyle yaptıkları alışveriş karşılığında katılana vererek nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia edilen olayda;
Sanık ... savunmalarında suça konu çeki katılana kendisinin vermediğini, kardeşi olan diğer sanık ...’un verdiğini, çek karnesi alma konusunda müracaatının olmadığını belirtmesi, sanık ...’un savunmasında katılanın kardeşinin keşideci olduğu çeki katılanın bilgisi dahilinde verdiğini ifade etmesi, katılanın sanıklarla işi yapan ... isimli kişi ile birlikte sanıkların geldiklerini, 10.000 TL civarında satış yaptığını, bir kısmını peşin aldığını, kalanının da kargo yolu ile gönderilen çekin olduğunu beyan etmesi, çek üzerindeki keşideci imzası ile yazı ve rakamların kimin eli mahsulü olduğunun tespit edilmemiş olması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından; çekin ön yüzündeki tanzimle ilgili el yazıları, birinci ciranta yazı ve imzaları ile keşideci imzasının, sanıklar, ve katılanın eli mahsulü olup olmadığı konusunda kriminalden rapor alınması, katılanın beyanlarında ismi geçen ..."nın kimlik ve adres bilgileri tespit edilerek, duruşmalara tanık sıfatıyla çağrılması, sanıkların savunmasında, katılanın beyanlarında belirttiği iddialar doğrultusunda beyanlarının alınması, katılana çeki hangi sanığın verdiği hususunda bilgi ve görgüsünün alınması, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/03/1998 tarih ve 6/ 8-69 E. K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için sonradan hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç kandırıcı nitelikte davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı dikkate alınarak, çekin önceden doğan borca karşılık verilip verilmediğinin araştırılması, yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, mağdurun önceden verdiği açık ya da örtülü rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan failde mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığının ileri sürülemeyeceği, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığının kabul edilemeyeceği, bu itibarla sanık ...’un kardeşi olan diğer sanık...’un adına keşide ettiği başka çeklerin olup olmadığının ilgili banka şubelerinden sorulması, bu çeklerin bedellerinin ödenip ödenmediğinin araştırılması, bu şekilde eksik olan hususların tespitinden sonra sonuçlarına göre sanıkların suç işleme kasıtlarının bulunup bulunmadığı ve atılı suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı belirlenerek, sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümlerin tesisi,
Kanuna aykırı olup, sanık ... ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 14/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.