11. Hukuk Dairesi 2014/17581 E. , 2015/1958 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/06/2014 tarih ve 2012/481-2014/216 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava konusu 24.12.2002 tanzim tarihli 700,000,00 USD bedelli senedin davalı tarafından üzerine isim ve bedelinin malen alındığına dair ibare yazılıp imzalanarak ve diğer kısımları doldurulmadan müvekkiline teslim edildiğini, müvekkilinin alacağına istinaden senedin geri kalan kısımlarını doldurup icraya koyduğunu, davalının İcra Hukuk Mahkemesinde takibin iptaline ilişkin dava açtığını, açılan dava neticesinde senedin vade tarihinde tahrifat yapıldığı, vade tarihi olan 25.5.2002 tarihi uyarınca senedin kambiyo senedi vasfını yitirdiği gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiğini, müvekkilinin ilkokul zamanında öğrendiği şekliyle “8” rakamını önce “2” rakamını oluşturup alt düz çizginin bitiminden üst çengeli çizgi ile birleştirmek suretiyle yazdığını, müvekkilince bu durumun alışkanlık haline geldiğini, tüm evraklarda bu şekilde bir yazım şeklinin bulunduğunu Ulusal Kriminal Bürosun"dan alınan raporun bu hususu teyit ettiğini, ileri sürerek dava konusu senet üzerindeki vade tarihinde yer alan “8” rakamının müvekkilinin eli ürünü olup olmadığının, senet vade tarihinde yer alan “8” rakamı üzerinde tahrifat yapılıp yapılmadığının tespitine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde görülmesi gerektiğini, müvekkilince açılan menfi tespit davası nedeniyle davanın derdestlik ve hukuki yarar yokluğundan reddinin gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında çok uzun yıllar önce ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişki nedeniyle dava konusu senedin adres ve bedeli malen ahzolunmuştur ibareleri yazılarak teminat niteliğinde verildiğini, davacının senedin vadesinde tahrifat yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre;... İcra Hukuk Mahkemesi"nce alınan Adli Tıp Kurumun"dan alının rapordan dava konusu senette tahrifat yapılmadığının açıkça anlaşıldığı, haricen kriminal bürodan alınan raporun kapsamlı ve yeterli olduğu, bu raporun Adli Tıp Kurumu raporunu teyit ettiği, dava konusu senedin sonradan doldurulmadığı, doldurulduğuna dair belge ve bilginin da dosyada yer almadığı, bu nedenle Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi"nden yeniden rapor alınmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle 25.5.2008 vadeli 700.000,00 USD bedelli senetteki “8” rakamının elde ediliş şeklinin davacının el alışkanlığı ürünü olduğunun, senet üzerindeki “8” rakamı üzerinde tahrifat yapılmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, dava konusu senedin vade tarihinde tahrifat yapılıp yapılmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 106. maddesinde; "Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz." şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu düzenleme uyarınca bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için hukuki yararının bulunması zorunludur. Tespit davasında; eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının hukuki yararının bulunduğu varsayılmaz. Açılan tespit davasında hukuki yararın olup olmadığı, davanın her aşamasında re’sen gözetilir. Somut olayda, davacı vekili; dava konusu senedin vade tarihinde bulunan "8" rakamı üzerinde tahrifat yapılıp yapılmadığının, senet metninde yer alan "8" rakamının yazım şeklinin müvekkilinin el alışkanlığından kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespitini istemiştir. Mahkemece; dava dilekçesinde yer alan talebin açılacak eda davası sırasında değerlendirilebilecek hususlardan olduğu, eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı nazara alınarak davanın, reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulü doğru olmamış, hükmün davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz eden davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.