15. Ceza Dairesi 2018/3203 E. , 2018/3384 K.
"İçtihat Metni"Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 155/2, 168/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 6 ay hapis ve 2 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı kanunun 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.05.2017 tarih ve 2015/648-2017/417 sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 29.03.2018 gün ve 94660652-105-34-405-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.04.2018 gün ve 2018/28423 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
1-5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 108/2. maddesinde yer alan "Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz." şeklindeki düzenleme dikkate alındığında İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas alınabilecek birden fazla hükümlülüğün bulunması halinde bunlardan en ağırının esas alınması gerektiği gözetilmeden, sanığın adli sicil kaydındaki Kemer Asliye Ceza Mahkemesinin 14.06.2012 tarih ve 2009/1049-2012/455 sayılı kararının ve Kadıköy 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.03.2010 tarihli ve 2010/219-2010/221 sayılı kararının tekerrüre esas alınması suretiyle karar verilmesinde,
2-Sanığın mahkûmiyetine esas hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurulurken temel cezanın 5237 sayılı Kanun"un 155/2. maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 5 gün adli para cezası olarak belirlendiği, ancak anılan Kanun’un 168/1. maddesi gereğince 2/3 oranında indirim yapılırken hesap hatası sonucu, 4 ay hapis ve 1 gün adli para cezası yerine, 8 ay hapis cezasına hükmedildiği, bu hatayı takiben aynı Kanun"un 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında yapılan indirim neticesinde de, 3 ay 10 gün hapis yerine, 6 ay hapis ve 2 gün adli para cezasına karar verilmek suretiyle fazla ceza tayin edilmesinde, isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Hükümlünün, 2011 yılında şikayetçiye ait işyerinde birkaç ay çalışıp ayrılmasından sonra 16.03.2013 tarihinde şikayetçi şirketle anlaşmaları bulunan müşterilere giderek kargo şirketinde çalışıyor gibi yapmak suretiyle hileli davranışlarla teslim aldığı paketleri yerlerine götürmeyerek uhdesine geçirdiği, müşterilere ait zararların taşeron şirketi olan şikayetçiye ait firma tarafından ödendiğinin anlaşıldığı olayda; sanık ile şikayetçi arasında hizmet ilişkisinin bulunmaması ve sanığın müşterileri hileli davranışlarla kandırmak suretiyle malları uhdesine geçirmesi sonucunda şikayetçinin zarara uğraması nedeniyle eyleminin TCK’nın 157. maddesinde yer alan dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek aynı kanunun 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması,
2-Adli sicil kaydında tekerrüre esas birden fazla hükümlülüğün bulunduğunun anlaşılması halinde bunlardan en ağırı dikkate alınarak mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması gerektiği konusunda tereddüt bulunmamakta ise de; tekerrüre esas alınan Kadıköy 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/219-2010/221 sayılı ilamının, suç tarihinden sonra 18.11.2013 günü kesinleştiğinin anlaşılması nedeniyle tekerrüre esas alınamayacağı; Antalya Kemer 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.06.2012 tarih ve 2009/1049-2012/455 sayılı ilamının ise, çocukken işlediği suça ilişkin olması yanı sıra sonuç cezanın doğrudan doğruya verilen ve 3.000.00 TL’nin altında kalan para cezası olması ile suç tarihi itibariyle tekerrüre esas başka sabıkasının bulunmaması nedeniyle sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- TCK"nın 61/8. maddesine göre, tayin olunan gün adli para cezasının, aynı kanunun 52. maddesi uyarınca 20,00-100,00 Türk Lirası arasında takdir olunacak miktarla çarpılması neticesinde adli para cezasına hükmolunması gerektiği gözetilmeden, infazda tereddüde yol açacak şekilde yazılı şekilde hüküm kurulması
Hususları da belirlenmiş olup, bu yönlerden de kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.