Kasten yaralama - Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2019/19213 Esas 2020/2345 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/19213
Karar No: 2020/2345
Karar Tarihi: 06.02.2020

Kasten yaralama - Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2019/19213 Esas 2020/2345 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada sanık kasten yaralama suçundan mahkum edilmiştir. Ancak mahkemenin kararı temyiz edilmiştir. Yargıtay Ceza Dairesi, kararı inceledikten sonra aşağıdaki nedenlerle bozmuştur:
1) Katılanın yaralanması hakkında düzenlenen adli rapor, olay tarihinden 6 ay önce yapılan muayene sonucu düzenlenmiştir. Bu rapor ile yaralanmanın yüzde sabit ize neden olup olmadığı tespit edilemeyeceği için katılanın yeniden Adli Tıp Kurumu'na sevk edilerek kesin raporunun alınması gerekmektedir.
2) Olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durulması gerekmektedir. İlk haksız hareketin kimden kaynaklandığı belirlenemediği için haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerekip gerekmediği tartışmasız bırakılmalıdır.
3) Anayasa Mahkemesi'nin 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı ibareleri iptal etmesi nedeniyle sanığın hak yoksunlukları yönünden hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kanun Maddeleri:
- 5237 sayılı TCK'nin 86. ve 87. maddeleri
- 5237 sayılı TCK'nin 29. maddesi
- 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesi
- 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi
3. Ceza Dairesi         2019/19213 E.  ,  2020/2345 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Kasten yaralama
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
    1)Adli tıp kriterlerine göre yaralanmanın yüzde sabit ize neden olup olmadığının tespit edilebilmesi için muayenenin olaydan en az 6 ay geçtikten sonra yapılması gerektiği, katılanın yaralanmasının yüzünde sabit iz niteliğinde olduğuna dair 02/06/2015 tarihli adli raporun ise, olay tarihinin üzerinden 6 ay geçmeden yapılan muayene sonucu düzenlendiği anlaşıldığından, katılanın yeniden Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek, yaralanmasının yüzde sabit ize neden olup olmadığı ve 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerindeki ölçütlere göre yaralanmasının niteliği konusunda duraksamaya yer vermeyecek şekilde kesin raporunun alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2) İki tarafın da olayın çıkış sebebini ve gelişimini farklı şekilde anlattıkları olayda, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespitine çalışılması; bunun mümkün olmaması halinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli ve 2002/4-238 Esas-367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde, şüpheli kalan bu hal nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışmasız bırakılması,
    3)Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08/10/2015 tarihli ve E.2014/140-K.2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.




















    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.