Esas No: 2016/2671
Karar No: 2020/331
Karar Tarihi: 03.06.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/2671 Esas 2020/331 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Muğla 1. Asliye (İş) Hukuk Mahkemesince verilen davanın feragat sebebiyle reddine ilişkin karar davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 27.07.2011 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin ara vermeden tarımsal faaliyette bulunduğunu ileri sürerek ilk Bağ-Kur prim tevkifatının Kuruma aktarıldığı günden itibaren 31.12.2004 tarihine kadar aralıksız şekilde Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (...) vekili 10.10.2011 havale tarihli cevap dilekçesinde; 2926 sayılı Kanun"un 2. maddesine göre sigortalı olmaları gerektiği hâlde Kuruma kayıt ve tescilleri yapılmamış çiftçilerin, tevkifatın yapıldığını gösteren belgeleri de eklemek suretiyle talepte bulunmaları hâlinde söz konusu taleplerinin tescil için irade beyanı olarak değerlendirildiğini ve sigortalılığın tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden aybaşından başlatıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Muğla 1. Asliye (İş) Hukuk Mahkemesinin 10.02.2015 tarihli ve 2011/1743 E., 2015/51 K. sayılı karar ile; davacı vekilinin 02.02.2015 havale tarihli dilekçesi ile 6552 sayılı Kanun"dan faydalanma amacıyla davadan vazgeçtiğini beyan ettiği ve bu kapsamda araştırılacak başka bir husus bulunmadığı gerekçesiyle davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Muğla 1. Asliye (İş) Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 03.05.2016 tarihli ve 2015/5593 E, 2016/7336 K. sayılı kararı ile;
“...Dava, 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, davacı vekilinin 02.02.2015 tarihli celsedeki feragat beyanı üzerine davanın feragat nedeniyle reddine karar verdiği anlaşılmaktadır.
Sigortalılık süresine ilişkin uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte olan 2926 sayılı Kanunun “Sigortalılığın başlangıcı ve zorunlu oluşu” başlığını taşıyan 5 inci maddesinin birinci fıkrasında, “2 nci madde kapsamına girenler, on sekiz yaşını doldurdukları tarihi takip eden yıl başından itibaren sigortalı sayılırlar. Ancak, 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülükleri kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden ay başından itibaren başlar.”, ikinci fıkrasında, “Bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz.” hükmü öngörülmüş olup; sigortalı olmak, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilemez ve kaçınılamaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü meydana getirmektedir. Kişilerin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının bu statünün oluşumundaki rolü, yenilik doğurucu ve iradi bir durum değil, kanun gereği kendiliğinden oluşan statüyü belirlemekten ibarettir. Dolayısıyla, sosyal güvenlik hakkından Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307 nci (HUMK md. 91) maddesi kapsamında feragat olanaksızdır ve açılan sigortalılığın ve sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davadan da vazgeçilemez. Davacı ancak, anılan Kanunun 123 üncü (HUMK md.185) maddesinde düzenlenen hakkını kullanabilir ve ileride yeniden dava açabilme hakkını saklı tutarak, davalının rızası ile davanın takibinden vazgeçebilir veya Kanunun 150 nci (HUMK md. 409) maddesi hükmü gereğince davayı takip etmeyerek yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılması ve giderek davanın açılmamış sayılması sonucunu elde edebilir.
Bu nedenle; inceleme konusu davada mahkemece tespiti istenilen süreye ilişkin olarak davadan vazgeçilemeyeceği davacı vekiline bildirilmeli, feragat beyanının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 123 ve 150 nci (HUMK md. 185 veya 409) maddelerinde düzenlenen haklardan birinin kullanımı niteliğinde olup olmadığı kendisine sorulmak suretiyle belirlenmeli, beyanın anılan anlamlarda kullanıldığı saptandığı takdirde duruma göre 123 veya 150. maddesinde öngörülen prosedür işletilmeli, aksi durumda ise elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda, Mahkemece verilen kararın, usul ve yasaya aykırı olduğu belirgin olup, bozulması gerekmektedir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Muğla 1. Asliye (İş) Hukuk Mahkemesinin 06.10.2016 tarihli ve 2016/529 E., 2016/712 K. sayılı kararı ile; davacının 6552 sayılı Kanun"dan faydalanmak için feragat zorunluluğunun bulunduğu, feragatin bu sebeple yapıldığı belirtilerek önceki kararda direnilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespitini talep eden davacının 6552 sayılı Kanun"dan yararlanmak için davadan feragatinin sonuç doğurup doğurmayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 307. maddesinde, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 310. maddesinde ise, hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebileceği açıklanmıştır. Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi, davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Usul hukukumuzda kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar her davadan feragat edilebilir ve bir usul hukuku kavramı olarak davadan feragatin açık, kesin ve koşulsuz olması, yasa gereğidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 309. maddesi;
“ Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.
Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.
Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.
Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır” şeklinde düzenlenmiştir.
13. Ancak bazı istisna hâllerinde feragat davayı sona erdirmez. Hâkim, feragate rağmen davaya devam etmekle yükümlüdür. Bu istisnalardan biri de sosyal sigortalılık suresinin tespiti için açılan hizmet tespiti davalarıdır (Kuru, B.; Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, C: IV, s. 3654). Bilindiği gibi feragat yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına gelir. Davadan feragat neticesinde feragate konu teşkil eden hak tamamen düşer ve artık bir daha dava konusu yapılamaz. Sosyal güvenlik hakkı niteliği itibariyle ekonomik ve sosyal haklar arasında yer alan bir hak olmakla birlikte, insan haklarına dair bütün milletlerarası belgelerde kabul edilen bir insan hakkıdır. Ekonomik ve sosyal bir hak olarak sosyal güvenlik hakkı devlete bu hakkı hayata geçirmek için gereken tedbirleri almak ve teşkilatı kurmak gibi yükümlülükler yükler (Arıcı, K.; Anayasa Mahkemesi Karaları Işığında Sosyal Güvenlik Hakkı, Sosyal İnsan Hakları Uluslar arası Sempozyumu, Kocaeli, 2015, s. 184-185.). Sosyal güvenlik hakkının vazgeçilmez ve devredilmez nitelikli temel insan haklarından olduğu başta Anayasa olmak üzere mevzuat hükümlerinde yer aldığı gibi, uyuşmazlıkların çözümü nedeniyle verilen yargısal kararlardaki genel bir yaklaşımı da ifade etmektedir ( Turan, E,; Sosyal Güvenlik Hakkı, Kamu-İş, C:7, S:3/2003, s. 13). 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 6. maddesinde de bu ilke aynen benimsenerek çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olduğu, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği, sözleşmelere sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamayacağı belirtilmiştir. Bu hâliyle sigortalı olmak, kişi bakımından sadece bir hak olmayıp aynı zamanda bir yükümlülüktür (Çemberci, M., Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, 1985, s. 90). 2926 sayılı Kanun"un 7. maddesi de “...bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz.” şeklinde düzenlenmiş olup, sosyal güvenlik hakkından feragat edilemeyeceği vurgulanmıştır.
14. Bu nedenle, sigortalılık hakkından feragat edilemez. Kamu düzenini ilgilendiren bu tür tespit davalarında hâkimin feragat nedeniyle davayı reddetmeyip özel bir duyarlılık göstererek delilleri kendiliğinden toplaması ve sonucuna göre karar vermesi gerekir. Zira, sigortalı hizmet tespiti davasının açılması ile Sosyal Güvenlik Kurumu bir çalışma ilişkisinden haberdar olacak gerektiğinde müfettiş incelemesi yaparak resen prim tahakkuk ettirip, tahsil edecektir. Görüldüğü gibi hizmet tespiti davaları Kurumun hak alanını da doğrudan ilgilendirmektedir.
15. Öte yandan, hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Bu nedenle, bu davadan feragat eden davacı sadece açtığı davadan değil, “sigortalı olduğunun tespitinden” yani "sosyal güvenlik hakkından” vazgeçmektedir.
16. Davadan feragat nedeniyle davanın reddi kararı ile, davanın takipsiz bırakılması durumunda verilen davanın açılmamış sayılması kararı sonuçları itibariyle tamamen birbirinden farklı kararlardır. Davadan feragat hâlinde kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağından hakkın özünden vazgeçilmekte, artık Anayasal hak ve yükümlülük olan sosyal güvenlik hakkının mahkemeler önünde ileri sürülme imkânı ortadan kalkmaktadır. Buna karşın 6100 sayılı HMK"nın 150. maddesi gereği açılmamış sayılmasına karar verilen davaların her zaman yeniden açılabilme imkânı mevcuttur. Dolayısı ile hizmet tespiti davasından feragat edilememe kuralı ile bu tür davaların takipsiz bırakılması durumunda açılmamış sayılması gerektiği kuralı birbirinden tamamen farklı kavramlardır.
17. Yukarıda anlatılan bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının talebi Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespitine ilişkin olup, hizmet tespiti olarak nitelendirilen bu tür davalar sosyal güvenlik hakkı ile bire bir ilişkilidir. Davacı vekili 02.02.2015 tarihli dilekçe ile 6552 sayılı Kanun"dan yararlanmak amacıyla davadan vazgeçtiğini beyan etmiş ancak mahkemece davacı vekiline ilgili beyanın içeriği açıklatılmamıştır. Mahkemece hizmet tespiti davalarından feragat etmenin hukuken mümkün olmadığı davacı tarafa bildirilip 02.02.2015 tarihli dilekçenin 6100 sayılı HMK"nın 123 veya 150. maddeleri kapsamında olup olmadığı değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekli iken davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
18. Her ne kadar Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında davacı vekilinin sadece açtığı davadan yasal düzenleme gereği vazgeçtiği, hakkın özünden yani sigortalı olma hakkından vazgeçmediği ve 6552 sayılı Kanun"dan yararlanmak amacıyla davadan feragat edilmesi kişiye sıkı sıkıya bağlı Anayasa ile korunan sosyal güvenlik hakkının varlığının ortadan kaldırılmadığı, bu nedenle direnme kararının yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de Kurul çoğunluğu tarafından bu görüş benimsenmemiştir.
19. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
20. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 03.06.2020 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
Davacı vekili; müvekkilinin ara vermeden tarımsal faaliyette bulunduğunu, ilk Bağ-Kur prim tevkifatının Kuruma aktarıldığı günden itibaren 31.12.2004 tarihine kadar aralıksız şekilde Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili; davacının süresinde sigortalılık tescili için başvurusunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespitini talep eden davacının 6552 sayılı Kanun"dan yararlanmak için davadan feragatinin sonuç doğurup doğurmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 307. maddesinde düzenlenmiş olup, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmaktadır. 6100 sayılı HMK"nın 310. maddesinde hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebileceği açıkça düzenlenmiştir.
Hiçbir kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi, davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Usul hukukumuzda kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar her davadan feragat edilebilir ve bir usul hukuku kavramı olarak davadan feragatin açık, kesin ve koşulsuz olması, yasa gereğidir.
Davaya son veren taraf işlemlerinden biri olan feragat davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olur. Feragatin geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile, davacı feragatten dönemez; feragati ile bağlıdır.
Somut olay bakımından üzerinde durulması gereken husus eldeki hizmet tespiti davasında feragatin sonuç doğurup doğurmayacağıdır.
Sosyal güvenlik hakkı vazgeçilmez ve devredilmez nitelikli temel insan haklarındandır. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulamaz, devredilemez, vazgeçilemez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu, 60. maddede ise herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu hükmüne yer verilmiştir. Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde sosyal güvenlik hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı, dokunulamaz ve feragat edilemez bir hak olduğu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır.
2926 sayılı Kanun"un 7. maddesinin ikinci fıkrasında “bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz.” şeklindeki düzenleme sosyal güvenlik hakkından feragat edilemeyeceğine dair Anayasa ile benzer düzenleme getirmektedir.
Ne var ki eldeki davada dikkat edilmesi gereken nokta davadan feragat etmenin sosyal güvenlik hakkından vazgeçmek anlamına gelmeyeceğidir.
Nitekim 6552 sayılı Kanun"un geçici 60. maddesinde “Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Bu durumda davacının 6552 sayılı Kanun"dan yararlanma talebiyle Kuruma başvurması için davadan feragat etmesi kanun gereğidir.
Hizmet tespiti davalarının amacı kişinin hizmetlerinin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Söz konusu dosyada 02.02.2015 havale tarihli dilekçe ile 6552 sayılı Kanun"dan faydalanma amacıyla davadan vazgeçtiğini beyan eden davacı vekili sadece açtığı davadan yasal düzenleme gereği vazgeçmekte olup hakkın özünden yani sigortalı olma hakkından vazgeçmemektedir. 6552 sayılı Kanun"dan yararlanmak amacıyla davadan feragat edilmesi kişiye sıkı sıkıya bağlı Anayasa ile korunan sosyal güvenlik hakkının varlığını ortadan kaldırmayacaktır. Davacı, 6552 sayılı Kanun"dan yararlanmak için Kuruma yapmış olduğu başvurunun reddi hâlinde "vazgeçilmez bir hak olan sosyal güvenlik hakkı kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespitine" ilişkin her zaman dava açma hakkına sahiptir.
Sonuç itibariyle, yukarıda belirtilen ilke ve maddi olgular dikkate alındığında, davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin yerel mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayız.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.