Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Dairemizin 12.02.2013 tarihli ve 2012/7267 esas, 2013/2730 sayılı kararına itiraz edilmekle 02.07.2012 gün ve 6352 sayılı Kanun"un 99. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 308. maddesine eklenen (2) ve (3). fıkra hükümleri uyarınca itiraz konusu değerlendirildi: Katılanlar tarafından 01.08.2007 tarihli vekaletnameye istinaden ... Barosu"na kayıtlı olan avukat ... ile onunla birlikte ortak çalışan avukat Murat Umutlu"nun ve avukat ... vekil olarak tayin edilmesi ve 27.11.2008 tarihli hükmün ... bir başka avukat olan ..."e tebliğine ilişkin 25.12.2008 tarihli tebligatın usulsüz olması nedeniyle katılanlar vekili olan avukat Murat Umutlu tarafından 04.02.2009 tarihinde tebellüğ edilen hükme yönelik 11.02.2009 tarihli temyiz isteminin süresinde olmasından dolayı Dairemizce verilen 12.02.2013 tarihli ve 2012/7267 esas, 2013/2730 sayılı kararın kaldırılarak, “1- Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde 5237 sayılı TCK"nın 61/1 ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle 5237 sayılı TCK"nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, sanığın asli kusurlu olduğunun mahkemece de kabul edildiği somut olayda, sanığın taksirinin yoğunluğu gözetilerek, alt sınır aşılarak hak ve nasafete uygun bir ceza tayini yerine, asgari hadden ceza tayin edilmesi, 2- Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 07/07/2009 tarih, 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından 5237 sayılı TCK"nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan "failin güttüğü amaç ve saik" kıstasının uygulanamayacağı dikkate alınmadan, temel cezanın belirlenmesinde "failin güttüğü amaç ve saikin" gerekçe olarak gösterilmesi, 3- Sanık hakkında tayin edilen temel cezanın mağdurun hayati tehlike geçirmesi ve vücudunda kemik kırılması nedeniyle arttırılması sırasında uygulanan kanun maddelerinin gösterilmemesi,” nedenlerine dayalı olarak hükmün bozulması istemine ilişkin ve sanık aleyhine olduğunda şüphe bulunmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının CMK"nın 308. maddesi uyarınca Dairemiz ilamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiinden itibaren 30 günlük süreye tabi olduğu, dosya içeriğine göre; Dairemiz ilamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 07.03.2013 tarihinde teslim edildiği ve bu tarihte başlayan itiraz süresinin son günün resmi tatile rastlaması nedeniyle 08.04.2013 tarihinde sona erdiği, itiraz kanun yoluna ise 07.03.2016 tarihinde başvurularak, 16.03.2016 tarihinde dosyanın Dairemize teslim edildiği anlaşılmakla, Gereği düşünüldü: 1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının sanık aleyhine olan itirazının, CMK"nın 308. maddesinin (1). fıkrasında öngörülen 30 günlük süre içinde yapılmaması nedeniyle reddine, 2- 02.07.2012 gün ve 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile CMK"nın 308. maddesine eklenen (2) ve (3). fıkra hükümleri uyarınca itiraz konusu değerlendirilip, konunun Yargıtay Ceza Genel Kurulunca sonuca bağlanmasının daha uygun olacağı anlaşıldığından, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.