11. Hukuk Dairesi 2014/17116 E. , 2015/1950 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/06/2014 tarih ve 2013/226-2014/130 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ..."nin diğer davalı ... nezdinde 25. sınıfta “..” ibareli markanın adına tescili için başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin aynı sınıfta tescilli “...” ibareli markayı mesnet göstererek başvuruya itiraz ettiğini, müvekkilince yapılan itirazın ... ... tarafından verilen 4.6.2013 tarih 2013-M-2500 sayılı kararla reddedildiğini, başvuruya konu marka ile müvekkilinin tescilli markalarının aynı sınıfta yer aldığını, her iki marka arasında iltibas tehlikesi yaratacak derecede benzerlik bulunduğunu, müvekkiline ait markanın tanınmış marka düzeyinde olduğunu ileri sürerek ... ... tarafından verilen 4.6.2013 tarih 2013-M-2500 sayılı kararın iptaline markanın davalı şirket adına tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, ... tarafından verilen kararın yerinde olduğunu, markalar arasında iltibasa mahal verir düzeyde benzerliğin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı tebligata rağmen cevap vermemiş duruşmalara iştirak etmemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; başvuruya konu marka ile davacı markasının kısaltılmış marka niteliğinde oldukları, bu türden markalarda koruma düzeyinin düşük tutulmasının gerektiği, “Man” ibaresinin İngilizce insan/kişi anlamına geldiği, yaygın şekilde bilindiği, “Max” ibaresinin de İngilizce Maksimum kelimesinin kısaltması olduğu bu ibarenin de yaygın şekilde bilindiği, bu ibarelerden oluşan pek çok tescilli markanın bulunduğu, markalar arasında görsel sescil ve anlamsal açıdan önemli farklılıkların olduğu, bu itibarla 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davacının redde mesnet gösterdiği markasının tanınmışlığına dair yeterli kanıt sunmadığı gibi davalı markasının kendi markasının ayırt ediciliğine ve itibarına zarar verdiğini ve haksız yararlanma ihtimalinin bulunduğunu da kanıtlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 16/02/2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Davacı taraf, koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar ile ayak giysileri ve baş giysileri için “...+şekil” markasının sahibi olup davalı taraf da aynı ürünler yönünden “..” ibaresi için marka başvurusunda bulunmuştur. Davacının markasındaki “...” ibaresi markanın asli unsurlarından olup, dosyada bulunan davacı kullanımını gösteren belgelerden de kullanımda daha ziyade bu ibarenin tercih edildiği anlaşılmaktadır. “...” ve “..” ibareleri arasındaki tek fark ise son harflerdedir. Tescilli marka ile tescil başvurusu yapılan her iki markanın koruma kapsamındaki ürünlerin, çoğunlukla ve dosyada belgelenen davacı kullanımına göre, makul fiyatlı ürünler olması ve tüketici kitlesinin de ortalama tüketicilerden oluşması karşısında her iki marka arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğundan mahkemece aksi yöndeki kanaatle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu ve bu sebeplerle yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun mahkeme kararının onanması yönündeki görüşüne katılamıyorum.