8. Hukuk Dairesi 2013/3499 E. , 2014/7162 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2011
NUMARASI : 2003/109-2011/93
Hazine ile K.. Ö.. aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının reddine dair Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 14.03.2011 gün ve 109/93 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, Bodrum İlçesi Göltürkbükü Beldesinde, S.. Villalarının yanında inşaat yaptıran davalının deniz yüzeyini ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu"na göre kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bölümü doldurulduğunu, 3621 sayılı Kanun"un 7.maddesi gereğince devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yere tecavüz edildiğini ileri sürerek, davalı tarafından yapılan müdahalenin meni ile muhdesatların yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; davacı tarafından açılan ve Bodrum 2.Asliye Hukuk Mahkemesi"nde 2001/501 Esas numaralı dosya üzerinde görülmekte olan dava ile bu davanın konuları ve taraflarının aynı olduğunu, dava konusu taşınmaz ile bir ilgisinin bulunmadığını, davanın site sakinlerine yöneltilmesi gerektiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu yere davalının elatmadığı, dava konusu yerleri parsellerde yeralan site sakinlerinin kendi yararlanmaları için peyder pey yaptıkları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yere elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Toplanan deliller ve dosya kapsamından; davacı Hazine vekilinin, dava dilekçesinde dava konusu taşınmazı S.. Vilları önünde yer alan kısım olarak açıkladığı, 23.10.2008 tarihinde mahallinde yapılan keşifteki beyanında ve 19.06.2008 tarihli dilekçesinde, dava konusu yerin ve parsel sayılı taşınmazların bulunduğu kısım olduğunu ve bu alana ilişkin 13.10.2001 tarihli tespit tutanağının mevcut olduğunu bildirdiği görülmüştür.
Hemen belirtilmelidir ki, 3621 sayılı Kıyı Kanunu"nun 6. maddesinde niteliği kıyı olan yerlerde ne gibi muhdesatların yapılamayacağı belirtildikten sonra uygulama imar planı ile yapılabilecek muhtesatlar belirtilmiştir. Öte yandan; istisnalar dışında her dava açılmadan önce meydana gelen olaylar gözetilip, değerlendirilerek çözüme bağlanır. Dava tarihinden sonra gerçekleşen yeni bir müdahale ve yeni bir haksız yapılaşmanın ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceği tartışmasızdır.
Somut olaya gelince; dosya arasına alınan ilk tapu kayıtlarından, davalının ve parseldeki taşınmazlarda 31.10.1995 tarihinde 1/3 hissesinin bulunduğu, diğer hisselerin dava dışı şahıslar adına kayıtlı olduğu, davalının taşınmazdaki 23.08.2002 tarihinde payını satış yoluyla elden çıkardığı, anılan meskenlerin müteahhidinin davalı A.. K.. olduğunun mahkemenin de kabulünde olduğu, dosya arasında yer alan ve dava dilekçesinin dayanağını teşkil eden 13.10.2001 tarihli tespit tutanağı içeriğinden; çekişme konusu dolgu işlemin yapılması sırasında durum tespiti yapıldığı, tutanağı düzenleyen ve tanık olarak beyanına başvurulan T.. K.."ın tutanak içeriğini doğruladığı, öte yandan dava açıldıktan sonra mahallinde 23.10.2008 tarihinde yapılan uygulama neticesinde Fen Kontrol Memuru M.. A.. T.. tarafından düzenlenen 16.12.2008 havale tarihli raporda; tespit tutanağında belirtilen yapılaşmaların mevcut olduğunun ve parselin denize bakan cephesinde deniz yüzeyine yapılmış imalatlar olduğunun bildirildiği, tüm bu belirlemeler ve olgular karşısında, çekişme konusu işgal ve yapılaşmanın davalı tarafından gerçekleştirildiğinin kabulü gerektiği anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile dava tarihinden sonraki durum ve gelişmeler dikkate alınarak yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Açıklanan nedenle davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK. 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 388/4. (HMK. m.297/ç) ve HUMK"nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 14.04.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davalının söz konusu elatmayı yaptıktan sonra, 1568 parsel sayılı taşınmazı devrettiği, bu taşınmaz yönünden herhangi bir hakkı kalmadığı ve parsel üzerindeki site sakinlerinin burayı kullanmaya devam ettikleri anlaşılmaktadır. Kıyıdaki betonlanmış ve iskele yapılmış bölge hukuka aykırı olarak fiilen parsele özgülenmiş olarak kullanılmaktadır. O halde olası elatmanın önlenmesi ve yıkım kararının bağlayıcı olması (hükmün infazı) bakımından; 1568 parsel maliklerine de davanın yöneltilerek, gerçekleşecek sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Değerli çoğunluğun bozma kararına katılmakla birlikte, bozma gerekçesinin açıkladığım yönde olması gerektiğini düşünüyorum. 14.04.2014