Esas No: 2017/96
Karar No: 2018/588
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/96 Esas 2018/588 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 103-211
Nitelikli yağma suçundan sanık ..."in beraatine ilişkin Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17.06.2011 tarihli ve 142-182 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 04.02.2015 tarih ve 13184-1020 sayı ile;
"1-)Oluş ve dosya içeriğine göre; polis memuru olan sanık ...’in, diğer sanıklar..... ve .....ile birlikte katılan ...’nın işyerine, farklı günlerde olmak üzere üç kez gittiği, sanık.....’in, tehditle katılandan para istemesi esnasında onun yanında bulunarak katılana,.....’in istediği parayı vermesi hususunda telkinlerde bulunmak suretiyle diğer sanıklar ile iştirak halinde yağma suçunu işlemeye kalkıştığının anlaşılması karşısında mahkumiyeti yerine bu suçtan beraatine kararı verilmesi,
2-)Kabule göre de; beraat eden ve kendisini Avukat ... ile temsil ettiren sanık ... yararına karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/son madde ve fıkrası uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 07.10.2015 tarih ve 103-211 sayı ile;
"Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi, sanık savunması, katılanın beyanı, dizi 2"deki şikayet dilekçesi, dizi 6"daki şikayetçinin soruşturma aşamasındaki ifadesi, dizi 20"deki polis kimlik kartı fotokopileri, dizi 30-31-32-33"deki üst arama ve teslim-tesellüm tutanakları, dizi 37-38-39-40"daki parmak izi ve fotoğraf kayıt formu, dizi 42"deki teşhis tutanağı, dizi 43"teki eşgal tutanağı, dizi 45-46-47-48"deki tutanaklar, tanık ifadeleri ve tüm dosya içeriğine göre;
Sanık ..."in, katılan ..."ya karşı, birden fazla kişi ile birlikte yağma suçunu işlediğinden bahisle TCK.149/1-c maddesi istemi ile hakkında kamu davası açılmış ise de; sanık savunmasında arabaya far almak için .....ile birlikte....."in yanına gittiklerini,....."in farları taktığını, oradan ayrılırken....."in de kendileri ile birlikte gelip onu Bayrampaşa"da bırakmadan önce....."in daha önce çalıştığı iş yerinin önünde durup, çay içmek için....."in önceden çalıştığı iş yerine gittiklerini, kendilerinin onların aralarındaki konuşma ile ilgilenmediğini savunma olarak ileri sürdüğünden sanığın aksi kanıtlanmayan savunmasına göre, diğer sanıklar ve müşteki arasındaki meselenin bir an önce sonlanmasını söylediği, bunun olayın kapanması yönünde de değerlendirilebileceği ve böylelikle tehdit ettiği hususunda şüphe bulunduğu, beyanlarının Yargıtay Bozma İlamı"nda belirtildiği şekliyle parayı vermesi hususunda olup olmadığı yönünde mahkumiyetine yeter delil elde edilemediği, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü kuşkudan uzak, kesin, somut, inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla," gerekçesiyle direnerek, sanığın önceki hükümdeki gibi beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.12.2015 tarih ve 376041 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 1174-883 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 24.01.2017 tarih ve 14-87 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık .... hakkında nitelikli yağma suçundan verilen beraat; sanıklar .....Hokka ve.......... hakkında ise aynı suçtan verilen mahkûmiyet hükümleri, Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında nitelikli yağma suçundan verilen beraat hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
İnceleme dışı sanık.........."ın daha önceden katılanın yanında çalıştığı, 06.11.2009 tarihinde ise işten çıkarıldığı, 13.03.2010 tarihinde polis olan sanık ...’in inceleme dışı sanıklar....., Şaban ve .....ile birlikte katılanın iş yerine gittiği ve burada sanık ...’in daha önceden tanımadığı katılana polis olduğuna dair kimlik kartını gösterdiği, iş yerinde bulundukları sırada sanıkların katılana "Sen iyi kazanıyorsun,..... kredi ile ev aldı, taksitlerini ödeyemiyor, sen biraz para vereceksin, ya bu evi sen al, ödediği parayı ver, yahut açıktan para ver, sana süre veriyoruz, düşün." diyerek iş yerinden ayrıldıkları, 15.03.2010 tarihinde sanık ... ile inceleme dışı sanıklar..... ve Mustafa’nın tekrar katılanın iş yerine gittikleri ve inceleme dışı sanık Mustafa’nın katılana “Ziver seninle bir şey konuşmuş, bunu düşündün mü, ne yaptın, bir gün daha düşün.”, sanık ..."in "Aranızda halledin, anlaşın gitsin.", inceleme dışı sanık....."in de "Bu evin parasını vermez isen seni, karını, kayınpederini, babanı ve çalışanları öldürürüm, seni çok kötü yaparım." dedikleri ve "Sana bir gün daha süre veriyoruz." diyerek iş yerinden ayrıldıkları, en son 16.03.2010 tarihinde yine sanık ... ile inceleme dışı sanıklar..... ve Mustafa"nın katılanın iş yerine geldikleri ve konuşmak için katılan ile birlikte börekçiye gittikleri, burada sanık ..."in katılana "Aranızda anlaşın, bir miktar para ver, yoksa kötü olacak." şeklinde tehdit içerikli sözler söylediği iddiası ile sanık hakkında nitelikli yağma suçundan kamu davası açıldığı,
19.03.2010 tarihli teşhis tutanağında; katılana aynalı cam arkasından şüpheliler gösterildiğinde, 1. sırada bulunan.......... isimli şahsın kendisinden tehdit ile para isteyen şahıs olduğunu, 2. Sırada bulunan .... isimli şahsın iş yerine bir sefer gelen, fakat herhangi para istemeyen ve polis kimliğini göstermeyen şahıs olduğunu, 3. sırada bulunan ... isimli şahsın iş yerine üç kere gelen, polis tanıtma kartını gösteren fakat para talep etmeyen kişi olduğunu, 5. Sırada bulunan .....Hokka isimli şahsın ise.......... isimli şahıs ile gelen ve kendisinden zorla para isteyen şahıs olduğunu kesin olarak teşhis etmesi üzerine katılan aynalı cam önünden uzaklaştırılarak şüphelilerin yerleri değiştirilip sorulduğunda yine şüphelileri aynı şekilde teşhis ettiğinin belirttiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... 17.03.2010 tarihinde savcılıkta; demirçelik ticareti ile uğraştığını, inceleme dışı sanık.........."ı 01.07.2009 tarihinde işe aldığını, daha sonra çalışmalarından memnun kalmadığı ve kötü bir geçmişi olduğunu öğrendiği için 06.11.2009 tarihinde işten çıkarttığını, işten çıkartırken hak ettiği tüm alacaklarını fazlasıyla ödediğini, hiç bir alacağının kalmadığını, ancak işten çıkarttıktan sonra kendisini devamlı arayıp "Beni işe alacaksın, yahut bana iş bulacaksın." şeklinde sözler söyleyerek kendisini rahatsız ettiğini, 13.03.2010 tarihinde öğlen saatlerinde inceleme dışı sanık.....’in yanında 3 şahısla birlikte iş yerine geldiğini, bu kişilerden iki tanesinin kendilerini polis olarak tanıttıklarını, hatta içlerinden birisinin polis kimlik kartını gösterdiğini, sanıklar iş yerine geldiklerinde yanında olan eşi..... Kaya, şirket muhasebecisi ... ve ortaklarından Seher Demir"in yan odaya geçtiklerini ve sanıkların durumlarından şüphelenerek polisi aradıklarını, ancak adresi tam olarak veremedikleri için polisin gelemediğini, büroda sanık ve inceleme dışı sanıkların “Sen iyi kazanıyorsun,..... kredi ile ev aldı taksitlerini ödeyemiyor, sen biraz para vereceksin, ya bu evi sen al, ödediği parayı ver yahut açıktan para ver.” şeklinde sözler söyleyip kendisinden para istediklerini, para vermesi için her hangi bir neden olmadığını ve kendisinden her hangi bir alacaklarının bulunmadığını ifade ettiğini, bu sırada inceleme dışı sanık.....’in “Bana bu evin parasını vermez isen seni, karını, kayınpederini, babanı ve çalışanlarını öldürürüm, seni çok kötü yaparım.” diyerek tehdit ettiğini ve “Sana süre veriyoruz düşün, bize cevabını ver.” diyerek iş yerinden ayrıldıklarını, pazartesi günü aynı dört kişinin tekrar iş yerine geldiklerini ve aynı şekilde talepte bulunduklarını, kendilerine para veremeyeceğini söylemesi üzerine “Sana bir gün daha süre veriyoruz.” diyerek ayrıldıklarını, salı günü inceleme dışı sanık.....’in daha önce gelen iki kişi ile birlikte iş yerine tekrar geldiğini, iş yerinde her hangi bir tatsızlığa meydan vermemek için geleceklerini haber veren sanıkları aşağıda beklediğini, Seat Ibiza marka siyah renkli bir otomobil ile gelip kendisine "arabaya bin" dediklerini, arabayla Gaziosmanpaşa meydanında bulunan bir alışveriş merkezine gittiklerini, burada bir börekçide oturup konuştuklarını, kendisini polis olarak tanıtan sanığın “Aranızda anlaşın, bir miktar para ver, yoksa kötü olacak.” şeklinde sözler söylediğini ve ne kadar para verebileceğini sorduklarını, kendisinin de para veremeyeceğini bildirdiğini, bunun üzerine “Yarına kadar verdin verdin, vermedin çok kötü şeyler olacak.” dediklerini, bu kişilerden şikâyetçi olduğunu, 19.03.2010 tarihinde kollukta farklı olarak; 13.03.2010 tarihinde iş yerinde bulunduğu sırada inceleme dışı sanık.....’in yanında diğer sanıklarla beraber geldiklerini, inceleme dışı sanık.....’e "Yanındakiler kim?" diye sorduğunda yanında bulunan iki kişinin polis olduğunu söylediğini, kendisi buna inanmayınca sanık ...’in kimliğini çıkarıp gösterdiğini, inceleme dışı sanık.....’in, çalıştığı dönemlerde tahsil etmiş olduğu çekleri şirket adına tahsil ettiğine dair belge istediğini, kendisinin de hazırlayıp vereceğini söylediğini ve bunun üzerine çıkıp gittiklerini, aralarında bu konuşmadan başka bir konuşmanın geçmediğini, sanık ...’in hiç konuşmadığını, 15.03.2010 tarihinde sanıklar....., .....ve .....’in geldiklerini, inceleme dışı sanık Mustafa’nın “Ziver seninle bir şey konuşmuş, düşündün mü, bir gün daha düşün.”, sanık ...’in de “Aranızda halledin, anlaşın gitsin.” dediklerini ve çıkıp gittiklerini, 16.03.2010 tarihinde de inceleme dışı sanıklar..... ve .....ile sanık ...’in tekrar geldiklerini, bir tatsızlık çıkmasından korkarak "İş yerine girmeyelim." dediğini ve birlikte bir börekçiye gittiklerini, sanık ...’in sigara içmek için dışarıya çıktığı sırada inceleme dışı sanık Mustafa’nın “Bana bak, benim cebimde 50.000 TL var, altımdaki arabada 60.000 TL eder, ben gayri meşruyum, bende bu kadar varsa sende daha fazlası vardır, sen bu işi hallet.” dediğini, bunun üzerine de inceleme dışı sanık.....’in “Var olmaz mı, tabi daha fazlası var.” dediğini, konuşmalar sırasında sanık ...’in yanlarında olmadığını, kendisinden herhangi bir para talebinde bulunmadığını, onun yanında para konusunun geçmediğini, mahkemede ise; inceleme dışı sanıklar....., Mustafa, Şaban ve sanık ...’in Cumartesi günü saat 14.30 gibi iş yerine geldiklerini, inceleme dışı sanık.....’in “Ben ev aldım, evimin kredisini ödeyemiyorum, sen benim için hiç bir şey yapmadın, kötü bir şekilde söyleyerek sen bunu korudun, ben bu kadar şey yaptım, evimi garantiye almak istiyorum, benim bu paramı kapatacaksın, ben senin ailene de zarar veririm, kayınpederini de biliyorum.”; inceleme dışı sanık Mustafa’nın ise “Ben gayrimeşru kazanıyorum, benim 50 bin TL param var, sen on üç seneden beri çalışıyorsun, sende çok para var,.....’e ev için vereceğin para bir şey değil.” dediklerini, bu sırada sanık ...’in herhangi bir söz söylemediğini sadece “Aranızda sıkıntı görüyorum, sıkıntıyı halledin.” dediğini, daha sonra pazartesi günü tekrar inceleme dışı sanıklar .....ve..... ile sanık ...’in geldiklerini, inceleme dışı sanıklar .....ve.....’in “Düşündün mü? Bu parayı vereceksin.” dediklerini, kendisinin de bununla ilgili yardımcı olamayacağını söylediğini, üçüncü defa geldiklerin de kendisinin iş yerinin önünde olduğunu, içeri girip de tatsız bir durum olmasın diye araca bindiğini ve bir börekçiye gittiklerini, inceleme dışı sanıklar .....ve.....’in kendisine “Senin çok paran var, bize buradan hakkımıza düşeni vereceksin.” dediklerini, bu konuşmalar sırasında sanık ...’in lavaboda olduğunu, konuşulanlara pek fazla müdahil olamadığını ve onun da kullanıldığını,
Tanıklar..... Kaya ve ... kollukta; olay günü inceleme dışı sanık..........’ın üç kişiyle birlikte iş yerine geldiğini, gelenlerden birinin polis memuru olduğunu söylediğini, katılanın odasının kendi odalarıyla aynı yerde olduğunu ve onun odasına kendi odalarından geçilerek gidildiğini, bu nedenle bütün konuşmaları duyabildiklerini, inceleme dışı sanık.....’in katılana “Ben senin yanında işe girdiğimde krediyle ev aldım, sen beni işten çıkarttın, ben evin parasını ödeyemiyorum, sen bana para vereceksin, sen bir çok para kazandın, bu parayı sana tek başına yedirmezler, işin raconu böyledir, benim evin parasını sen ödeyeceksin.” şeklinde tehdit içerikli sözler söyleyip para istediğini, kendisini polis olarak tanıtan şahsında “Sen bu arkadaşın istediğini ver, yoksa bu işin sonu kötü olacak, biz buraya farklı bir şekilde de gelebilir ve farklı bir muamelede yapabilirdik.” diyerek katılanı tehdit ettiğini,
Tanık ... mahkemede; sanıklar gelince katılanın kendilerini yan odaya gönderdiğini, daha sonra konuşmaya başladıklarını, katılana “Bizim ödemelerimiz var, yardımcı olabilir misin? Ne kadar yardımcı olabilirsin? Bizi işten çıkardın, zor durumda kaldık.” gibi sözler söylediklerini, yan odada olduğu için kimin ne konuştuğunu tam olarak bilmediğini ancak inceleme dışı sanıklar..... ile Mustafa’nın konuşmuş olabileceklerini, sanıkların iş yerinde yaklaşık bir saat kadar durduklarını, sonra "Tekrar geleceğiz." diyerek gittiklerini, sanıklar ertesi gün geldiklerinde kendisinin iş yerinde olmadığını, son gelişlerinde de katılanı arabayla dükkanın önünden aldıklarını, soruşturma evresindeki ifadesinde bahsettiği ve konuştuğunu söylediği polis memurunun kim olduğunu bilmediğini, yüzünü hatırlamadığını, ancak o şekilde konuşma geçtiğini, yan oda ile konuştukları yer arasında ince bir profil levha olduğunu ve konuşmanın rahat duyulduğunu,
Tanık..... Kaya mahkemede; bir Cumartesi günü inceleme dışı sanık..... ile arkasındaki üç kişinin kolları kabarık vaziyette iş yerine geldiklerini, bu şekilde girmeleri nedeniyle hemen 155’i aradığını ancak stres nedeniyle adresi yanlış vermiş olabileceğinden kimsenin gelmediğini, inceleme dışı sanık.....’in "İşine güvenip ev aldım, bunun parasını ödememiz gerek" dediğini, yanındakilerin de “Bu adamı zor durumda bırakma, ne verebilirsin? Bu adam tehlikeli, arayı bulun.” şeklinde katılana baskı yaptıklarını, inceleme dışı sanık Şaban’ın değil de diğer polisin gelerek, şirket bilgisayarına girip cirolarını, müşterileri ve kuruluş sermayesini bulmaya çalıştığını, inceleme dışı sanık.....’in katılana “Kayınpederinin ve baldızının evini biliyorum, onlara zarar vereceğim.” diyerek tehdit ettiğini, polislerin de “Senin hiç mi paran yok? Ver buna, ev satmışsın.” gibi şeyler söylediklerini, inceleme dışı sanık.....’e “Yarın gel, bu yazıyı al.” dediklerini, pazartesi günü yine sanıkların işyerine gelmiş olduklarını, katılanın "Bunlar yine gelirler." diyerek kendilerini oradan yolladığını, katılanın onlara yazıyı ve kağıdı verdiğini, orada konuşulanları kendisinin duymadığını, ertesi gün ofiste bulunduğu sırada içinde polislerden bir tanesi olmak üzere sanıkların katılanı arabaya bindirerek götürdüklerini, katılana “Hiç mi paran yok? Benim bu hâlimle 50 bin TL param var. Ne verebilirsin, hiç mi veremezsin?” diye söylediklerin de katılanın "Hiçbir şey veremem." dediğini, katılanın anlattığı kadarıyla bu konuşmaları bildiğini yoksa bu konuşmaları kendisinin duymadığını, bilgisayara giren ve ciroyu soran şahsın sanıklardan hangisi olduğunu şu anda hatırlayamadığını, katılana bizim bilgisayarlarımıza bakan kim diye sorduğunda, onun “Şaban polis değil, diğeri” diye cevap verdiğini, arabada hangi polisin olduğunu bilmediğini, ancak katılanın kendisine bu kişinin sanık Şaban olduğunu söylediğini,
Tanık ...; inceleme dışı sanık.....’in abisi olduğunu, kendisinin katılanın şirketinde çalıştığını, sanıkların bir hafta önce birlikte şirkete geldiklerini, katılan ve inceleme dışı sanık.....’in yalnız olarak şirketin üst katına çıktıklarını, daha sonra kendisinin dışarı çıktığını, para istemenin söz konusu olmadığını, katılanın başkaları üzerine şirket açtığını bildiğini ancak bu kişilerin kimler olduğunu bilmediğini,
Tanık ... savcılıkta; inceleme dışı sanık..... ile birlikte katılanın avukatının bürosuna gittiklerini, inceleme dışı sanık.....’in tahsil ettiği çeklerin listesinin tasdikli olarak kendisine verilmesini istediğini, avukatın “Para mı istiyorsun?” diye sorduğunu, inceleme dışı sanık.....’in de para istemediğini söylediğini, mahkemede farklı olarak; paranın mevzusunun bile geçmediğini,
İnceleme dışı sanık..........; katılanın yanında özel şoför olarak çalıştığını, işten çıkartıldıktan sonra oto elektrik üzerine iş yeri açtığını, 13.03.2010 tarihinde inceleme dışı sanık Mustafa’nın yanında diğer sanıklar Şaban ve ..... ile beraber iş yerine geldiğini, talebi doğrultusunda arabasının farını değiştirdikten sonra inceleme dışı sanık Mustafa’ya “Benim aracım yok, beni Bayrampaşaya bırakabilir misiniz?” diye sorduğunu, kabul etmesi üzerine birlikte katılanın iş yerine gittiklerini, diğer sanıklara “Burası benim eski iş yerim, gelin beraber çay içelim.” dediğini ve beraber iş yerine girdiklerini, katılan farklı şahıslar üzerine şirketler kurduğundan ve kendisinin de şirket adına bir çok çek tahsil ettiğinden dolayı oluşabilecek sorumluluklardan kurtulmak için katılandan noter onaylı belge istediğini, onun da evrakın hazır olmadığını söylediğini, diğer sanıkların bu konuşmadan haberinin olmadığını, 15.03.2010 tarihinde sanıklar ..... ve Mustafa’nın tekrar iş yerine geldiklerini, noter onaylı belgeyi inceleme dışı sanık Mustafa’nın daha iyi bileceğini düşünerek yardım istediğini, birlikte katılanın iş yerine gittiklerini, katılanın kendisine resmi olmayan bir belge verdiğini, inceleme dışı sanık Mustafa"nın “Bu şekilde olmaz, noter onaylı belge lazım.” deyince katılanın “Tamam, hazırlayıp vereceğim.” şeklinde cevap verdiğini, sanık ...’in bu konuşmadan haberinin olmadığını, bu sırada iş yerinde gezindiğini, 16.03.2010 tarihinde sanıklar ..... ve .....ile beraber arabayla gezdikleri sırada evrakı almak için katılanın iş yerinin önüne geldiklerini, katılan "İş yeri müsait değil." deyince beraber kafeteryaya gittiklerini, sanık ...’in sigara içmek için dışarı çıktığını, katılan belgeyi veremeyeceğini söyleyince kendilerinin de "Tamam" diyerek ayrıldıklarını,
İnceleme dışı sanık .....Hokka; sanık ...’in mahalleden arkadaşı olduğunu, olay tarihinde yeni aldığı arabasına far taktırmak için diğer sanıklarla beraber inceleme dışı sanık.....’in iş yerine gittiklerini, farlar takılınca inceleme dışı sanık.....’in kendisini Bayrampaşa tarafına bırakıp bırakmayacağını sorduğunu, birlikte Bayrampaşa’da bir iş yerine gittiklerini, inceleme dışı sanık.....’in kendilerine burasının daha önce çalıştığı iş yeri olduğunu söyleyerek "Gidip çay içelim mi?" diye sorduğunu, katılanın kendilerini kapıda karşıladığını, inceleme dışı sanık.....’in katılan ile bir şeyler konuştuğunu fakat ne konuştuklarını bilmediklerini, konuşma bittikten sonra iş yerinden çıktıklarını, arabanın farlarında sorun olması nedeniyle pazartesi günü tekrar sanık ... ile birlikte inceleme dışı sanık.....’in dükkanına gittiklerini, inceleme dışı sanık....."in farları değiştirdikten sonra yine kendilerine "Beni Bayrampaşa’ya bırakabilir misiniz?" diye sorduğunu, ayrıca hayali şirket için çek tahsil etmesinden dolayı başının ağrıyıp ağrımayacağını sorduğunda başının ağrıyacağını bu nedenle resmi noter tasdikli belge alması gerektiğini söylediğini, birlikte katılanın dükkanına gittiklerini, katılanın orada inceleme dışı sanık.....’e bir kağıt verdiğini, inceleme dışı sanık.....’in “Bu kağıt olur mu?” diye sorduğunda adı geçen belgenin noter tasdikli olması gerektiğini söylediğini, katılanın “Bir gün sonra gelin, şirket sahipleri ile notere gideceksin.” dediğini, ertesi gün farların arabaya uyum sağlamaması ve inceleme dışı sanık.....’e yardımcı olmak için sanık ... ile beraber inceleme dışı sanık....."in yanına uğradıklarını, katılanın iş yerine gittiklerinde katılanın kapıda olduğunu ve arabaya bindiğini, bir kafeteryaya gittiklerini, inceleme dışı sanık.....’in katılana şirket sahiplerinin gelip gelmeyeceğini sorduğunu, katılanın da “Bunlar tesettürlü insanlar, notere filan gelmezler.” diye cevap verdiğini, katılana "Seni bırakalım" dediğinde katılanın kabul etmeyip kendi başına gideceğini söylediğini,
İnceleme dışı sanık ....; inceleme dışı sanık Mustafa’yı bölgeden tanıdığını, 13.03.2010 tarihinde sanıklar ..... ve .....ile birlikte inceleme dışı sanık Mustafa"nın aracına far taktırmaya gittiklerini, inceleme dışı sanık.....’i ilk defa orada gördüğünü, inceleme dışı sanık....."in farı taktıktan sonra inceleme dışı sanık Mustafa’ya “Beni Bayrampaşa"ya bırakır mısın?” diye sorduğunu, bunun üzerine adresini bilmediği bir iş yerine gittiklerini, inceleme dışı sanık.....’in “Arabanın orada beklemeyin, siz de gelin.” dediğini ve beraber iş yerine girdiklerini, katılanın inceleme dışı sanık.....’e kendilerini kast ederek "Arkadaşları tanıt." dediğini, inceleme dışı sanık.....’in kendileri için polis dediğini, katılan "Polis mi?" diye sorunca sanık ...’in de kimliğini gösterdiğini, onların oturup sigara içtiklerini, kendisi sigara kullanmadığı için biraz ileride gazete okuduğunu, iki-üç dakika sonra oradan ayrıldıklarını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ...; Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak 2008 yılında göreve başladığını, inceleme dışı sanık Mustafa’yı da çalıştığı bölgeden tanıdığını, inceleme dışı sanık Mustafa’nın yeni bir araba aldığını, arabasına hediye olarak far almak istediğini, inceleme dışı sanık Mustafa’nın kendisini arayarak far almaya gideceğini söylediğini, bu sırada inceleme dışı diğer sanık Şaban’ı da telefonla arayarak çağırdığını, arabaya farı taktırmak için birlikte inceleme dışı sanık.....’in iş yerine gittiklerini, iş yerinden çıkarken inceleme dışı sanık.....’in “Beni de yolunuzun üzerinde Bayrampaşa"ya bırakır mısınız?” diye sorduğunu, inceleme dışı sanık Mustafa’nın da bunu kabul ettiğini ve birlikte Bayrampaşa’da bulunan katılanın iş yerine gittiklerini, inceleme dışı sanık.....’in buranın eski iş yeri olduğunu söyleyerek kendilerini çay içmeye davet ettiğini, iş yerine girdiklerinde katılanın "Arkadaşlar kim?" diye sorması üzerine kendilerini polis memuru olarak tanıtıldığını, katılanın polis olduklarına inanmaması üzerine meslek kimliğini gösterdiğini, daha sonra içeriye geçip oturduklarını, bu sırada kendisinin masanın üzerinde bulunan kartlarla oynadığını, ticari konuşmalar yaptıkları için onlarla ilgilenmediğini, iş yerinde çok kısa bir süre durup ayrıldıklarını, ertesi gün inceleme dışı sanık Mustafa’nın kendisini arayarak farın bozuk olduğunu söylediğini, farın parasını kendisi ödediği için inceleme dışı sanık .....ile birlikte inceleme dışı sanık.....’in dükkanına gittiğini, inceleme dışı sanık.....’in “Geçen gittiğimiz iş yerine beni bırakır mısınız?” diye sorduğunu, inceleme dışı sanık .....kabul edince tekrar katılanın iş yerine gittiklerini, kendisine oraya giderken evrak alınacağının söylendiğini, inceleme dışı sanıklar..... ve Mustafa"ya neden iş yerine gittikleri ile ilgili bir şey sormadığını, kendisinin iş yerinde iken masanın üzerindeki kartlar ve kalemle ilgilendiğini ve “Biran önce işinizi bitirin, benim de işim var.” dediğini, iki-üç dakika oturup oradan çıktıklarını, daha sonra inceleme dışı sanık Mustafa’nın "Farı son kez kontrol ettirelim." dediğini ve inceleme dışı sanık.....’in iş yerine gittiklerini, inceleme dışı sanık.....’in “Evraklarım eksik, evrakları tamamlayacağım, katılanın iş yeri yolunuzun üzerinde beni oraya bırakır mısınız?” diye sorduğunu, araba inceleme dışı sanık Mustafa’ya ait olduğu ve kendisi de arabanın arka koltuğunda oturduğu için bir şey söyleyemediğini, tekrar katılanın iş yerine gittiklerini, katılanın kapıda olduğunu ve arabaya bindiğini, börekçiye çay içmeye gittiklerini, bu sırada kendisinin sigara içmek için dışarı çıktığını, döndüğünde diğerlerinin masadan kalkmış olduklarını gördüğünü, katılandan para talebi olmadığını, bozma sonrasında ise; katılanın iş yerine üç defa değil iki defa gittiğini, telkinlerde bulunduğunun söylendiğini, ancak orada sıkıldığı için "Artık gidelim." dediğini, katılana telkinde bulunmadığını savunmuştur.
5237 sayılı TCK"nın 148. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işlemesi ile yağmada değer azlığı düzenlenmiştir.
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK"nın 148. maddesinin 1. fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
149. maddede de yağma suçunun; "Silâhla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, birden fazla kişi tarafından birlikte, yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, gece vakti, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla" işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.
Maddenin uyuşmazlıkla ilgili birinci fıkrasının (c) bendinde, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi nitelikli hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır. Bu fıkraya ilişkin madde gerekçesinde "Fıkranın (c) bendine göre, yağma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Bu nitelikli hâlin varlığı için, yağma suçunu iki veya daha fazla kişinin müşterek fail olarak işlemesi gerekir. İki veya daha fazla kişinin suçu birlikte işlemesi hâlinde bir iştirak ilişkisi vardır ve bu kişilerin hepsi müşterek faildir. Ancak, yağma suçunun iştirak hâlinde işlenmesine rağmen, müşterek faillik ilişkisinin bulunmadığı durumlarda, örneğin diğer suç ortaklarının azmettiren veya yardım eden olması hâllerinde, bu nitelikli unsur dolayısıyla cezada artırma yapılamayacaktır.
Bu hükmün kabulünde, yağma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesinin mağdur üzerinde oluşturabileceği zorlayıcı etki göz önünde bulundurulmuştur." açıklamasına yer verilmiştir.
Madde gerekçesinden de açıkça anlaşılacağı üzere suçun "birlikte" işlenmiş sayılabilmesi için birden fazla kişinin TCK"nın 37/1. maddesi kapsamında fail olarak suçu işlemiş olmaları gerekir. (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 4. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2017, s. 616; Durmuş Tezcan – .....Ruhan Erdem –Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 12. Bası. Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2015, s. 669, Veli Özer Özbek - Mehmet Nihat Kanbur - Koray Doğan - Pınar Bacaksız - İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2015, s. 635.)
Uyuşmazlık konusunun isabetli bir şekilde çözümlenebilmesi için müşterek faillik kavramının da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kanunda suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak halinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37. Maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı "fail" konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır. Suç ortaklarının, suçun işlenmesinde yaptıkları katkının, diğerinin fiilini tamamladığı durumlarda da müşterek faillik söz konusu olacaktır. Buna göre her müşterek fail, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır.
Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ...’e iftira atması için herhangi bir nedeni bulunmayan katılanın, inceleme dışı sanıklar....., .....ve sanık ...’in üç farklı tarihte iş yerine geldiklerini, ilk gelişlerinin 13.03.2010 tarihinde saat 14.30 sıralarında olduğunu, bu gelişlerinde sanık ...’in polis olduğuna dair kimlik kartını gösterdiğini, inceleme dışı sanık.....’in “Ben ev aldım, evimin kredisini ödeyemiyorum, benim bu borcumu kapatacaksın, ben senin ailene de zarar veririm, kayınpederini de biliyorum.” diyerek kendisini tehdit ettiğini, sanık ...’in de “Aranızda sıkıntı görüyorum, sıkıntıyı halledin.”; ikinci gelişleri olan 15.03.2010 tarihinde inceleme dışı sanıklar .....ve.....’in kendisine “Düşündün mü? Bu parayı vereceksin.” dediklerini, son gelişleri olan 16.03.2010 tarihinde de iş yerinde tatsızlık yaşanmasın diye kapının önünde beklediğini ve arabaya binerek birlikte börekçiye gittiklerini, burada da inceleme dışı sanıklar .....ve.....’in kendisine “Senin çok paran var, bize buradan hakkımıza düşeni vereceksin.” şeklinde sözler söylediklerini beyan ederek şikâyetçi olduğu olayda; sanık, katılanın iş yerinde bulundukları sırada ticari konular konuşulduğunu, kendisinin konuşmalara müdahil olmadığını, sadece “Biran önce işinizi bitirin, benim de işim var.” dediğini savunmuş ise de, tanıklar..... ve....."nın katılanın beyanını destekler şekilde, kendisini polis olarak tanıtan şahsın “Sen bu arkadaşın istediğini ver, yoksa bu işin sonu kötü olacak, biz buraya farklı bir şekilde de gelebilir ve farklı bir muamelede yapabilirdik.” diyerek katılanı tehdit ettiğini beyan ettiklerinin, sanığın, önceden tanımadığı katılanın iş yerine inceleme dışı sanıklar..... ve .....ile birlikte hepsi farklı tarihlerde olmak üzere toplam üç kez gidip katılana polis olduğuna dair kimlik kartını gösterdiğinin ve inceleme dışı sanık.....’in katılanı tehdit ederek para istemesi sırasında onun yanında bulunarak katılana “Aranızda sıkıntı görüyorum, sıkıntıyı halledin.” demek suretiyle katılana parayı vermesi hususunda telkinlerde bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanık ..."in, inceleme dışı sanık....."in katılan ..."dan tehditle para istediği esnada yanında olup buna yönelik telkinlerde bulunmak suretiyle birlikte suç işleme kararının icrası kapsamında, fiil üzerinde inceleme dışı sanıklar ile ortak hakimiyet kurarak nitelikli yağma suçuna iştirak ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme kararına konu hükmünün, sanık hakkında nitelikli yağma suçuna teşebbüsten mahkûmiyet hükmü kurulması gerekirken beraat kararı verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.10.2015 tarihli ve 103-211 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanık hakkında nitelikli yağma suçuna teşebbüsten mahkûmiyet yerine beraat hükmü kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 29.11.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.