11. Hukuk Dairesi 2014/16719 E. , 2015/1930 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada (Kapatılan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/02/2014 tarih ve 2012/489-2014/89 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ile katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkili şirketin davalı bankadan kullandığı krediye karşılık banka lehine ipotek tesis edilen karkas fabrika binası ve eklentilerinin davacının kredi borcunu geri ödemede temerrüde düşmesi üzerine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine konu edildiğini ve yapılan ihale sonucunda 5.300.000 TL karşılığında davalı bankaya satıldığını, davalı banka ile müvekkillerinden Derya ve ... arasında taslak protokol akdedildiğini, söz konusu protokolde diğer davacıların başka kişilere borçlu olmaları sebebiyle yer almadığını, dava konusu taşınmazın geri satış bedelinin 4.828.025 TL olarak kararlaştırılmış olmasına rağmen satış bedelinin taslak protokole yazılmaması konusunda davalı banka tarafından müvekkillerinin ikna edildiğini, ancak daha sonra yapılan vefa sözleşmesinde banka tarafından satış bedelinin 6.000.000 TL olarak belirlendiğini, buna müvekkilinin itirazı sonucunda taşınmazın bankaya mal olan bedeli ile müvekkillerinden tahsil edilecek bedel arasında fark olması halinde farkın müvekkillerine iade edileceği taahhüdünde bulunulduğunu, müvekkillerine söz konusu sözleşmenin belirtilen tutar üzerinden hile ile imzalatıldığını, müvekkilinin yaptığı araştırmada taşınmazın davalı bankaya 6.000.000 TL"ye mal olmadığını öğrendiğini, davalı bankanın müvekkillerinin kendisine olan güvenini kullanarak dava konusu taşınmazı maliyet bedeli üzerinden satmayı vaat etmesine rağmen hile ile maliyet fiyatından çok daha fazla bir rakama sözleşmeyi imzalattığını ve müvekkillerinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL"nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacılardan ... ve ... dışında kalan kişilerin taslak protokol ve akabinde yapılan vefa sözleşmesinin tarafı olmamaları sebebiyle dava açma haklarının bulunmadığını, dava konusu taşınmazın davalı şirkete satıldığını, dolayısıyla var olduğu iddia edilen zararı dava konusu edebilecek kişinin bu şirket olduğunu, bu sebeple davanın taraf sıfatı yokluğundan dolayı ret edilmesi gerektiğini, davacıların hak düşürücü süreyi kaçırdıklarını, sözleşme yapma teklifinin bizzat davacılar tarafından yapıldığını, dava konusu olayda aldatma unsurundan bahsedilemeyeceğini, müvekkili tarafından davacılara taşınmazın satın alınan bedeli üzerinden devredileceği yönünde bir taahhütte bulunulmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı şirketin kredi borcuna karşılık üzerinde ipotek tesis edilen ve yapılan takip sonucunda davalı bankaca satın alınan taşınmazın, tekrar davacı şirkete satılması hususunda yapılan vefa sözleşmesine istinaden davalı banka tarafından taşınmazın 15.06.2011 tarihinde davacı şirkete satışı yapılarak adına tescil edildiği, satış bedelinin bu sözleşmede 6.000.000 TL olarak kararlaştırıldığı, davacılar her ne kadar hile yapıldığını iddia etmişler ise de, davacı şirketin borçlarını ödeyemediği ve dava konusu taşınmazı ipotek verdiği ve ilk açık artırımda alıcı bulunmaması nedeniyle ikinci açık artırımda taşınmazı 5.300.000 TL bedelle alacaklı bankanın aldığı ve davacı ile davalı arasında serbest iradeleri ile taşınmazın davacıya devri hususunda 6.000.000 TL bedelle vefa sözleşmesi yaptıkları, davalının da vefa sözleşmesine uygun tapuda satışını yaptığı, gerek vefa sözleşmesi gerekse tapu satışı birlikte değerlendirildiğinde davacı şirketin özgür iradesi ile imzaladığı keza tapuda resmi memur önünde yapılan satışta da taşınmazı satın aldığı esnada herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürmediği ve davalının hilesini de kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekili ile katılma yoluyla davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacılar vekili ile katılma yoluyla davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenlerden alınmasına, 16/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.