10. Hukuk Dairesi 2008/21549 E. , 2010/4881 K.
"İçtihat Metni"........
Dava, Kurum alacağına karşılık yapılan mahsup işleminin iptali ile 2730,87 TL’nin yasal faiziyle Kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava konusu somut uyuşmazlıkta, davacının eşi ......sayılı Yasa kapsamında borçlanma talebinde bulunduğu ve talebi kabul edilerek kendine 01.03.1993 tarihinde yaşlılık aylığı bağlandığı, vefatından sonra eşi hak sahibi ... 05.12.2007 tarihinde ölüm aylığı bağlanması talebinde bulunduğu ve kendisine 17.04.2008 tarihi itibariyle ödenmeye başladığı anlaşılmaktadır. Kurum tarafından davacıya ölüm aylığı bağlanmakla birlikte, sigortalının aylık bağlandıktan sonra yurt dışından kesin dönüş yapmadığı ve çalışmaya devam ettiği gerekçesiyle aylıklar başlangıç itibariyle kesilerek 01.03.1993-17.11.2007 tarihleri arasında ödenen 39.204,89 TL borç kaydedilmiş ve davacı ...’e bağlanan ölüm aylığından mahsup edilmesine karar verilerek ödenmesi gereken birikmiş 2.730,87 TL borca mahsup edilmiş ve bakiyesinin tahsili için ...... Müdürlüğüne talimat verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece sigortalıya sağlığında yapılan ödemelerin tüketildiği ve mirasçılara intikal etmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 599. maddesi uyarınca; “Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar...mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar...”
Kural olarak, bir kimsenin ölümü ile mal varlığının bir bütün olarak mirasçılarına geçmesini ifade eden külli halefiyet gereğince, mirasbırakanın kişisel özelliklerinin ağır bastığı, düşünsel ve bedeni özellik ve yetenekleri göz önünde bulundurularak yapılmış, borcun bizzat mirasbırakan tarafından yerine getirilmesi gereken şahsi edim borçları dışında, malvarlığından ifa durumunda olunan maddi edim borçları mirasçılara intikal eder.
Miras bırakanın borçları, ölümünden önce yaptığı hukuki işlemlerden, işlediği haksız fiillerden, malvarlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşmeden ve ölüm anına kadar oluşan bir takım olgular nedeniyle doğrudan doğruya kanundan doğabilir.
Mirasçıların sorumluluğu bakımından borcun kaynağı önemli değildir. Bu sorumluluk, mirasın kesin olarak kazanılması ile başlar, borcun esası ile sınırlı olmayıp, işlemiş ve işleyecek faizlerini de kapsar.
./..
-2-
Davaya konu alacak, mirasbırakanın sebepsiz zenginleşmesinden kaynaklanmakta olup, ölümünden sonra mirasçılarına karşı ileri sürülmesinde yasaca bir engel bulunmamaktadır; mirasbırakanın malvarlığına ve terekesine dahildir......anunun 6. maddesinde yurda kesin dönüş yapılması koşulu aranmakta, yerleşmiş içtihatlara göre de yurtdışında çalışılan işten ayrılma veya yurt dışında ilgili sosyal güvenlik kurumundan sosyal yardım almama yurda dönüşün karinesi olarak kabul edilmektedir. Bu durumda mahkemece yukarıda yapılan belirlemeler doğrultusunda davacının anılan borçtan sorumlu olduğu, borcun miktarının ise yine belirlenen ilkeler doğrultusunda hesaplanması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Mahkemece belirtilen maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
......