Esas No: 2019/7757
Karar No: 2022/1790
Karar Tarihi: 09.02.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/7757 Esas 2022/1790 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verdi ancak farklı davalarda verilen cezaların zincirleme suç hükümlerinin uygulanması ile birleştirilip edilmediği değerlendirilmediği için kararı bozdu. Ayrıca, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması yasa dışı kabul edildi ve temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği savunuldu. Kararda ayrıca, TCK'nin kamu güvenine karşı suçlar bölümünde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunun, korunan hakkın kamu güveni olduğu ve suçun işlenmesiyle kamu güveninin sarsılması dışında bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına atıfta bulunularak 5237 sayılı TCK'nin 43. maddesi uyarınca zincirleme suçların uygulanması mümkün kılınmıştır. Kararda ayrıca, 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesine ilişkin uygulamada Anayasa Mahkemesinin iptal kararına atıfta bulunulmuştur. Detaylı kanun maddeleri: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 204/1, 43, 53 ve 61. maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafisinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
1)Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarih, 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK'nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarında korunan hukuki yararın kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve 5237 sayılı TCK'nin 43. maddesi uyarınca, "bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi" durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün olduğu da gözetilerek, açıklanan ilkeler doğrultusunda; Kartal 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/421 Esas ve 2012/1131 Karar sayılı ilamı ile sanığın işbu dosyanın da katılanı olan ...’a verdiği 20.02.2010 keşide tarihli çek nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı TCK'nin 204/1. maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı, hükmün Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesinin 29.02.2016 tarihli ilamı ile düzeltilerek onanması suretiyle kesinleştiği, İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/443 Esas ve 2014/277 Karar sayılı ilamı ile sanığın gene ...’a verdiği 25.03.2010 keşide tarihli çek nedeniyle 5237 sayılı TCK'nin 204/1. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırıldığı, hükmün Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesinin 19.04.2021 tarihli ilamı ile bozulmasına karar verildiğinin anlaşılması, incelenen dosya ile belirtilen dosyalar arasında hukuki kesinti bulunmayıp; eylemlerinin aynı suç işleme kararına bağlı olarak zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmadığının değerlendirilebilmesi için dosyaların aslı ya da onaylı örneklerinin getirtilip incelendikten sonra, sonradan sübutu kabul edilen eylemleri nedeniyle zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanarak tayin olacak cezadan kesinleşmiş önceki cezaların Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.03.2016 tarihli 2014/847 Esas ve 2016/128 Karar sayılı ilamında belirlediği ilkeler uyarınca mahsup edilmesi gerekeceği de dikkate alınarak, yargılaması devam eden dava dosyasının mümkünse bu dava ile birleştirilmesinden sonra dosyalar birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması,
2)Kabule göre de;
a)Katılan vekilinin 24.05.2010 tarihli şikayet dilekçesi ile katılanın talimatla tespit edilen 07.04.2014 tarihli anlatımından, suça konu çeklerin sanık tarafından katılana aynı anda verildiğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma imkanı bulunmadığı tek bir resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması gerektiği ancak sahte belge sayısı ve kastın yoğunluğu dikkate alınıp aynı Kanun’un 61. maddesi uyarınca temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması, yasaya aykırı,
b)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş,sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 09.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.