Yukarıda tarihi ve sayısı, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen onanmasına kısmen de bozulmasına dair Dairemizin 16.11.2009 tarihli 17579-19827 sayılı ilamının, “onamaya” ilişkin bölümüne karşı davacı tarafından karar düzeltme isteminde bulunulduğundan, evrak okundu. Gereği görüşülüp düşünüldü;
1-Mahkemece boşanma davası reddedilmiş, davacının temyizi üzerine dairemizce kararın bu bölümü onanmıştır. Onama kararında “..davacının Söke 1. Asliye Hukuk mahkemesinde açtığı 2004/592 esas sayılı boşanma davasından 28.3.2005 tarihinden feragat ettiğine” değinilerek “..bu durumda feragatten önceki olayları affettiği veya en azından hoşgörüyle karşılamış olduğu, bu tarihten sonra da davalıdan kaynaklanan yeni bir olayın varlığının kanıtlanamadığı..” belirtilmiştir.
Davacı, kendisi tarafından açılan ve feragatle sonuçlanan bir davanın bulunmadığını ileri sürerek onama kararının düzeltilmesini istemiştir.
Yapılan incelemede, davacı tarafından daha evvelce açılmış ve feragatle sonuçlanmış bir boşanma davasının bulunmadığı görülmüştür. Yargıtay ilamının “onamaya” ilişkin (1.) bendinde yer alan “davacı tarafından daha önce açılan ve feragatle sonuçlanan boşanma davasıyla” ilgili ifade maddi yanılgıya dayalıdır. Bu itibarla davacının bu hususa ilişkin karar düzeltme isteği yerinde görüldüğünden kabulüne, Dairemiz ilamının (1.) bendinde yer alan “..davacının Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/592 esas sayılı boşanma davasından 28.3.2005 tarihinden feragat ettiği ve önceki olayları affettiği, en azından hoşgörüyle karşıladığının, bu tarihte sonra davalıdan kaynaklanan yeni bir olayın varlığının da kanıtlanamadığının..” şeklindeki ifadenin ilamdan çıkartılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
2- Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davacının uzun süreden beri bir başka kadınla birlikte yaşadığı, davalının da kocasına hakaret ettiği sabit olmuş; gerçekleşen olaylara göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacının daha fazla, davalının da az da olsa kusurunun bulunduğu anlaşılmıştır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için davalının davaya itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olması ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocukları bakımından korunmaya değer bir yararın kalmamış bulunması gerekir. (TMK. md. 166/2) Dosyada, davalının davaya itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğuna ilişkin bir delil ve olgu bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları oluşmamıştır. Bu bakımdan boşanma davasının reddi, açıklanan sebeple sonucu itibarıyla doğru bulunmasına göre, davacının onama kararının esasına ilişkin ilişkin karar düzeltme isteği bu bakımdan yerinde görülmemiş; onama kararının gerekçesinin yukarıda açıklanan şekilde değiştirilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440/I-4. maddesi gereğince, davacının Yargıtay ilamının “onamaya” ilişkin (1.) bendine yönelik karar düzeltme isteğinin yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple KABULÜNE, Dairemizin 16.11.2009 tarihli 2009/17579-19827 sayılı ilamının 1. bendinde yer alan “...davacının Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/592 esas sayılı dosyası ile açtığı boşanma davasının 28.3.2005 tarihinde feragat ettiği ve önceki olayları affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığının, bu tarihten sonra davalıdan kaynaklanan yeni bir olayın varlığının kanıtlanamadığının...” şeklindeki ifadenin ilamdan çıkartılmasına; bunun yerine, yukarıda 2. bentte açıklanan sebeple “özellikle” sözcüğünden sonra gelmek üzere “...boşanmaya sebep olan olaylarda davacı daha ziyade kusurlu olup, davalının itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığının ve Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşullarının gerçekleşmediğinin..” cümlesinin yazılmasına, Dairemizin ilamının 1. bendinin açıklanan şekilde değiştirilerek ONANMASINA tashihi karar harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 10.03.2010 (Çrş.)