10. Hukuk Dairesi 2008/19012 E. , 2010/4868 K.
"İçtihat Metni"......
Dava, iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ve ödenen geçici işgöremezlik ödeneğinin 506 sayılı Yasanın 26.maddesi uyarınca rücuan tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilk rücu davasında Kurum alacağının hüküm altına alınmış olması ve artışların istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 26.maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26.maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiş olması; Anayasa’nın 153. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının, Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ve giderek elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu bulunması; iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı 21.03.2007 gününden sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca yürürlükteki yasaları tatbik etmekle yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulünün doğal bulunması; 26. maddedeki anılan cümlenin iptali ile Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirlerin, tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gerekir. Davacı tarafından davalılar hakkında açılan ve kesinleşen....Karar sayılı rücu davasında, davalı işverenin % 80 oranında kusurlu bulunduğu, talep gibi geçici
......
işgöremezlik ödeneğinin %25"ne tekabül eden miktarın ve ilk peşin sermaye değerli gelirle birlikte artışların % 10.6"sının hüküm altına alındığı, hükmolunan miktarın mahsubu ile bakiye % 55 kusur karşılığı geçici işgöremezlik ödeneği ve %69.4 kusur karşılığı ilk peşin değerli gelirlerin hüküm altına alınmamış olması ve dolayısıyla bakiye kurum zararı bulunduğu gözetilmeksizin, davanın reddine karar verilmiş olması, isabetsizdir.
Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nun 07.05.2008 tarih 2008/10-363 Esas, 2008/366 Karar sayılı kararında da belirtildiği şekilde, sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin esas alınması gerektiği, gelirlerde meydana gelen artışın ayrı bir olgu niteliğinde bulunduğu, önceki rücu davasında ilk peşin sermaye değerli gelirle birlikte artışlara da hükmedilmesinin ilk davada hüküm altına alınmayan kusur farkı nedeniyle kesin hüküm engeli oluşturmayacağı, ilk rücu davasında hükmolunan gelir artışlarının, kusur farkından kaynaklanan eldeki davada hükmolunacak rücu tazminatından mahsup edilmesine olanak bulunmadığı gözetilerek, sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya ödenen geçici işgöremezlik ödeneği yönünden, bakiye %55 kusur karşılığı miktara ve sigortalıya bağlanan ilk peşin değerli gelirin Kurumdan sorularak belirlenmesi ve bakiye %69.4 kusur karşılığı ilk peşin değerli gelire hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın tümüyle reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 05.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....