8. Ceza Dairesi 2019/14521 E. , 2020/13909 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : İftira
HÜKÜM : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü:
... Nolu ...Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu hükümlüsü olan sanığın sevkedildiği ... Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde tedavi ve muayenesi yapıldıktan sonra gönderildiği ... Tip Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna teslim edildiğinde saç ve sakalının kesilip kesilmemesi nedeniyle yaşanan tartışma sonrası bir infaz koruma başmemuru tarafından yüzünün sağ tarafından yumrukla vurulduğu yönündeki şikayeti üzerine sevk edildiği ... Devlet Hastanesinin 17.10.2014 tarihli raporuna göre iddia ve şikayeti doğrulayacak şekilde ""sağ zigoma üzerinde Hiperimi ödem"" bulgusunun saptandığı olayda;
Sanığın şikayeti nedeniyle idari soruşturmanın şikayet olunan infaz koruma memurunun bulunduğu ceza infaz kurumu görevlilerince yapılmasından sonra, Cumhuriyet Savcısı tarafından ise sanıkla aynı koğuşta bulunan tutuklu veya hükümlüler dinlenilmeden, kamera kayıtları temin edilmeden ve lehine deliller toplanılmadan ve en önemlisi sanığın iddiasını teyit eden adli rapor gözardı edilerek CMK.nın 160/2. maddesine aykırı soruşturma yapılmıştır.
Hukuk devletinde insanlar devlete güvenerek Anayasa ve Yasalarla güvence altına alınan haklarını hiçbir şekilde ve endişe olmadan kullanabilecek ve kişiliklerini korkusuzca geliştirme imkanına sahip olacaklardır.
Anayasanın 36. maddesinde hak arama hürriyeti, 40. maddesinde temel hak ve hürriyetlerin korunması, 74. maddesinde ise dilekçe bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı ile ilgili hükümler düzenlenmiştir.
Anayasa ile bireylere tanınan bu haklar onların idare ve diğer bireylerle ilişkilerinde gerek çıkarlarının korunması gerekse özgürlüklerini kısıntısız kullanabilmesi bakımından devlet organlarına başvurmasını gerekli kılar.
Bu başvuru, bireyin kendisi, üçüncü kişi veya kamuyla ilgili olabilir. Başvurulabilecek devlet organları da yasama, yürütme ve yargıdır.
Dilekçe haklarının ortaya çıkış biçimi ise, ihbar ve şikayet haklarının kullanılmasıdır.
Somut olayda, sanığın tedavi ve muayene amacıyla gönderildiği hastanede işlemlerinin sona ermesine müteakip gönderildiği kapalı ceza infaz kurumundan saç ve sakalının kesilip kesilmemesi nedeniyle çıkan tartışmada sanığın ihbar ve şikayet dilekçesine uyumlu şekilde yaralandığı adli muayene raporu ile sabit olmuştur.
Bu durumda sanığın şikayeti maddi bir vakaya ve somut olguya dayanmakta olup suçsuz olduğu bir kişi haklarında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını sağlamak için hukuka aykırı bir fiil isnadı söz konusu değildir.
CMK.nın 160/2. maddesine uygun yapılmayan bir soruşturma sonucu düzenlenen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararda suçun sübutu için yeterli değildir.
Bütün bu açıklamalar karşısında, yaralandığına dair iddiası adli rapor ile doğrulanan sanığın maddi vaka ve somut olguya dayanan iddiaların,
Anayasanın 36,40 ve 74. maddeleri kapsamında ihbar ve şikayet hakkı kapsamında olduğu, anayasa ile güvence altına alınan bir hakkını kullanan sanığın suç kastı ile hareket ettiğinden söz edilemeyeceğinden unsurları oluşmayan iftira suçundan sanığın beraati yerine hatalı değerlendirme ve yetersiz gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.