Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/1202
Karar No: 2018/585

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/1202 Esas 2018/585 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/1202 E.  ,  2018/585 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 303-101

    Taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan sanık ..."ın TCK"nın 85/1, 62 ve 53/6. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6 ay süre ile sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin Datça Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.07.2007 tarihli ve 303-101 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 24.03.2010 tarih ve 10759-3419 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Hükmün onanmasına karar verilerek kesinleşmesinden sonra, sanık müdafisinin yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunması üzerine Datça Asliye Ceza Mahkemesince bu talep yerinde görülmüş ve duruşmalı olarak yapılan yargılama sonucunda 12.02.2014 tarih ve 197-9 sayı ile; onanmak suretiyle kesinleşen 04.07.2007 tarihli ve 303-101 sayılı hükmün 5271 sayılı CMK"nın 323. maddesinin birinci fıkrası uyarınca onaylanmasına karar verilmiştir.
    Bu karara karşı sanık müdafisi tarafından itiraz kanun yoluna başvurulması üzerine dosyayı inceleyen Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince 02.07.2014 tarih ve 1074 sayı ile itirazın reddine karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 14.07.2015 tarih ve 258949 sayı ile;
    "...
    Sanık vekili tarafından yapılan karar düzeltme nedenleri ile ilgili olarak dava dosyasının incelenmesinden;
    1- Mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan TCK"nın 85/1 ve 62/1 maddeleri gereğince 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın gerekçe kısmında "11.04.2006 günü saat 08.15 sıralarında sanık ...’ın sevk ve idaresindeki 48 . .... plakalı kamyoneti ile Datça istikametinden Marmaris istikametine doğru seyrederken olay mahalline geldiğinde sola yönelmesi sonucu şerit ihlalinde bulunarak karşı istikametten gelen maktul sürücü ... idaresindeki 48 . .... plakalı minibüs ile çarpışmaları sonucu müteveffa ...’ın öldüğü, sanık ...’ın sevk ve idaresindeki aracı ile yolda seyri sırasında dikkatsiz ve tedbirsizce mevcut hızı ile olay mahalline yaklaştığı sırada karşı yön taşıt trafiğini kontrol etmeden hatalı ve tehlikeli bir biçimde sola yönelerek şerit ihlalinde bulunması neticesinde olayın meydana gelmesine sebebiyet verip olayda asli derecede kusurlu bulunduğu" belirtilerek sanığın asli kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de; özellikle kaza tespit tunağı, dosyadaki belgeler, tutanaklar ve bilirkişinin tespitleri ile birlikte kazanın ne şekilde olduğu değerlendirildiğinde esasen sanığın sevk ve idaresindeki 48 . .... plakalı araç ile 80-90 km hızla Datça"dan Marmaris’e doğru seyir hâlinde iken önünde giden aracın aniden yavaşlaması sonrasında bu araca çarpmamak için sinyal vererek sollamaya geçtiği, o sırada sanığın karşı istikametten maktulün kullandığı aracın geldiğini görmesi üzerine bu araca çarpmamak için kendi aracının direksiyonunu tarlaya doğru kırdığı, maktulün de kullandığı aracın direksiyonunu sanık ile aynı istikamete doğru çevirmesi neticesinde maktulün aracının daha önceden şarampole düşen sanığa ait araca çarpması neticesinde diğer araç sürücüsünün yaralandığı anlaşılmış, esasen Mahkemenin kabul gerekçesindeki kazanın oluş şeklinin tespitler ile farklılık içerdiği görülmüştür.
    Netice itibarıyla sanık hakkında hüküm verildikten sonra ve dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtayda bulunduğu sırada, katılanlar tarafından 09.03.2009 tarihinde, bütün maddi ve manevi zararlarının sanık tarafından giderildiğini belirterek sanık hakkındaki şikâyetlerinden vazgeçtiğine ilişkin şikâyetten vazgeçme dilekçesinin Adapazarı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/28 muhabere sayılı evrakı ile Yargıtayda bulunan dosyasına sunulmak üzere gönderilmiş olmasına rağmen, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 24.03.2010 tarihli onama ilamında, müştekinin göndermiş olduğu dosyaya sonradan giren şikâyetten vazgeçme dilekçesinin temyiz incelemesinde incelenip incelenmediğine dair herhangi bir ibarenin bulunmadığı görülmüştür.
    Öte yandan Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile Yargıtay ilgili Ceza Dairesinin emsal kararlarında "sanığın sabıkasız kişiliği, yargılama sürecindeki davranışları ve ölenin yakınının şikâyetten vazgeçmiş olmasına göre sanık hakkında CMK"nın 231/5. maddesi ile TCK"nın 50. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmesi gerektiği" yönünde verilen kararlar bulunmakta olup, Mahkemece verilen kararda hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının hiç değerlendirilmediği de nazara alınarak, burada müştekilerin şikâyetten vazgeçme dilekçesinin nazara alınmadan hükmün onanması yoluna gidildiği anlaşıldığından, sanık vekilinin bu yöndeki karar düzeltme talebinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
    2- Sanık vekili tarafından Mahkemesine verilen 13.09.2012 tarihli dilekçe ile meydana gelen ölüm ile kaza arasında illiyet bağının bulunduğu kesin olarak ispatlanamadığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmuş ve bu talebi, alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesinin 30.10.2013 tarihli ve 4178 sayılı raporuna istinaden reddedilerek önceki hükmün onanmasına karar verilmiş ise de, dosyanın incelenmesinden 11.04.2006 tarihli Dr. Şükrü Şükrüoğlu tarafından düzenlenen raporda hastanın hayati tehlikesinin bulunduğu belirtilirken, 23.05.2006 tarihli yine Dr. Şükrü Şükrüoğlu tarafından hazırlanan ikinci raporda ise yapılan ameliyat ve tedavi neticesinde sanığın hayati tehlikesinin ortadan kalktığı belirtilerek hastanın taburcu edildiği görülmüş, 01.08.2006 tarihli, yine Dr, Şükrü Şükrüoğlu tarafından düzenlenen 3. raporda "hastanın genel durumu itibarıyla yaşamı her an hayati tehlikeye dönüşebilecek niteliktedir" denilmiş olmasına ve bu raporda 01.08.2006 tarih-219/652 protokol sayısı bulunmasına rağmen ilgili hastaneden hastanın yeniden hayati tehlikeye maruz kaldığının tespitine dayanak olması muhtemel olan kan tahlili, röntgen, MR, grafi vs. gibi tıbbi belgelerin bulunup bulunmadığı, bu şekilde hayati tehlikeye maruz kalacak derecede durumu bozulan hastanın yeniden hastanede tedavi altına alınıp alınmadığı ile ilgili hastanesinden herhangi bir araştırma yapılmadan, dosya içersinde hastanın 23.05.2006 tarihinde taburcu edilmesinden sonra yeniden hastaneye yatırıldığına dair bir bilgi ve belge bulunmadığından şayet hasta tekrar hastanede tedavi altına alınmamış ise hayati tehlikesi nükseden hastanın neden tekrar hastaneye alınmadığı, 01.08.2006 tarihli bu rapor ile vefat ettiği 25.08.2006 arasındaki süreçte hastaya ne tür tedavi uygulandığı araştırılmaksızın Adli Tıp Kurumu Raporu düzenlendiği anlaşılmıştır. Bu nedenle belirtilen eksik hususlarda etkin ve kapsamlı araştırma yapılması durumunda, kaza ile ölüm arasındaki illiyet bağını kesen durumların çıkma ihtimalinin (örneğin hastaya sağlık birimlerince yetersiz ya da yanlış müdahele edilmesi ya da hiç edilmemesi gibi) söz konusu olabileceğinden, alınmış olan ve kaza ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğuna dair Adli Tıp Kurumu raporlarının yeterli olmadığı, eksik inceleme ile verilmiş raporlar olduğu ve buna göre de nihayetinde Mahkemece verilen kararın eksik inceleme neticesi alınmış karar olduğu" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 01.10.2015 tarih ve 16637-6361 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    1- Sanık hakkında hüküm kurulurken CMK"nın 231. maddesi ile TCK"nın 50. maddesinin (taksirli suçtan belirlenen hapis cezası uzun süreli olduğundan olayımızda TCK"nın 50/4. maddesinin) uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmasının gerekip gerekmediğinin,
    2- Trafik kazası ile ölüm arasında illiyet bağının tespiti hususunda eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının,
    Belirlenmesine ilişkin ise de, uyuşmazlığın esasının görüşülmesine başlanmadan önce, Ceza Genel Kurulunun bir Üyesi tarafından, Yerel Mahkemece yargılamanın yenilenmesi kapsamında verilen 12.02.2014 tarihli ve 197-9 sayılı önceki hükmün onaylanmasına ilişkin karar temyiz incelemesinden geçmeden önce bu aşamada Özel Dairenin 24.03.2010 tarihli onama kararının Ceza Genel Kurulunca itirazen incelenmesinin mümkün olmadığının ileri sürülmesi nedeniyle Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle bu hususun değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Datça Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.11.2006 tarihli ve 263-123 sayılı iddianame ile sanık ... hakkında taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan TCK"nın 85/1 ve 53/6. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı,
    Yapılan yargılama sonucunda Datça Asliye Ceza Mahkemesince 04.07.2007 tarih ve 303-101 sayı ile sanığın TCK"nın 85/1, 62 ve 53/6. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin 6 ay süre ile geri alınmasına karar verildiği,
    Hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece 24.03.2010 tarih ve 10759-3419 sayı ile onanmasına karar verilmek suretiyle kesinleştiği,
    Hükmün kesinleşmesinden sonra, sanık müdafisinin yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu, Datça Asliye Ceza Mahkemesince bu talebin yerinde görüldüğü ve duruşmalı olarak yapılan yargılama sonucunda 12.02.2014 tarih ve 197-9 sayı ile; onanmak suretiyle kesinleşen 04.07.2007 tarihli ve 303-101 sayılı hükmün 5271 sayılı CMK"nın 323. maddesinin birinci fıkrası uyarınca onaylanmasına karar verildiği,
    Bu karara karşı sanık müdafisi tarafından 18.02.2014 tarihli dilekçe ile itiraz kanun yoluna başvurulması üzerine dosyayı inceleyen Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince 02.07.2014 tarih ve 1074 sayı ile itirazın reddine karar verildiği,
    Sanık müdafisinin 10.07.2015 tarihli dilekçesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, Özel Dairenin 24.03.2010 tarihli ve 10759-3419 sayılı onama kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulduğu,
    Anlaşılmaktadır.
    Ön sorunun çözümü bakımından "kanun yolunun belirlenmesinde yanılma"ya ilişkin mevzuata göz atılarak olağan kanun yolları olan "itiraz" ve "temyiz" ile olağanüstü kanun yolları olan "yargılamanın yenilenmesi" ve "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi"ne kısaca değinilerek yargılamanın yenilenmesi kapsamında verilen kararlara karşı hangi kanun yollarına başvurulabileceğinin açıklanmasında fayda bulunmaktadır.
    5271 sayılı CMK’nın “Kanun yolunun belirlenmesinde yanılma” başlıklı 264. maddesi;
    “(1) Kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz.
    (2) Bu hâlde başvurunun yapıldığı merci, başvuruyu derhâl görevli ve yetkili olan mercie gönderir” şeklinde düzenlenmiş,
    Maddenin gerekçe bölümünde de; “Madde uyarınca, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanığın, avukatın, davaya katılanın, yasal temsilcinin veya eşin kabulü gerekli bir kanun yolu istemi salt merciin veya kanun yolunun belirlenmesinde yanılgı nedeniyle, başvuranın hukukunu ihlâl etmeyecek, dilekçe veya tutanağın verildiği merci bunu, zaman yitirmeden, yetkili ve görevli mercie gönderecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.
    5271 sayılı CMK"nın 267 ila 271. maddelerinde düzenlenen itiraz, hâkimlik kararlarına, kanunda açıkça belirtilmiş olmak şartı ile de mahkeme kararlarına karşı başvurulan olağan bir kanun yoludur. Nitekim kanunda da itiraz kanun yoluna tabi olan mahkeme kararları, ilgili hükümlerde açıkça belirtilmiş, Kanun"un 268. maddesinde itiraz usulü ile itiraz mercilerine ilişkin hususlara, 271. maddesinde itiraz mercilerinin inceleme yöntemi ile mercisince verilecek kararlara yer verilmiştir.
    1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 305. maddesi uyarınca, ceza mahkemelerince verilen hükümler temyiz kanun yoluna tabi olup 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesinde; “beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbiri, davanın reddi veya düşmesi, adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı” hüküm olarak gösterilmiştir. Sayılan hükümlerden birinin verildiği hâlde, kesin nitelikteki hükümler istisna olmak üzere bu kararlara karşı 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla başvurulabilecek olağan kanun yolu temyizdir. Görüldüğü gibi temyiz, mahkemelerin davanın esasını çözen ve kanun koyucu tarafından hüküm olarak nitelendirilen son kararlarındaki aykırılıkların giderilmesi için kabul edilmiş olağan bir kanun yoludur.
    Olağanüstü kanun yollarından biri olan yargılamanın yenilenmesi ise 5271 sayılı CMK"nın 311 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup Kanun"un 311. maddesinde hükümlü lehine; 314. maddesinde ise sanık veya hükümlü aleyhine yargılamanın yenilenmesi nedenlerine yer verilmiş, 318 ve sonraki maddelerinde yenileme istemi üzerine izlenecek usul hükümleri düzenlenmiştir. Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilecektir. Aksi hâlde yargılanmanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirilmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunacak, deliller toplanacak, delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden yedi günlük süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenecektir. Kanun"un 321. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddiaların yeterince doğrulanmadığı veya 311. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisinin olmadığının anlaşılması hâlinde, yenileme istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilecektir. Aksi hâlde mahkemece yargılamanın yenilenmesine ve duruşma açılmasına karar verilecektir. Yeniden yapılacak duruşma sonucunda mahkeme, önceki hükmü onaylayacak veya hükmün iptali ile dava hakkında yeniden hüküm verecek, yargılamanın yenilenmesi işlemi hükümlünün lehine olarak yapılmışsa, yeniden verilecek hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır bir cezayı içeremeyecektir.
    Yargılamanın yenilenmesinde, kanun yollarına başvuru bakımından genel kurallar uygulanacaktır. Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olduğuna veya olmadığına ilişkin kararlar ile ikinci aşamada deliller toplandıktan sonra duruşma açılmaksızın verilen yenileme talebinin kabulü veya esassız olması nedeniyle reddi kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilecek, yargılamanın yenilenmesi istemi üzerine 5271 sayılı CMK"nın 323. maddesi uyarınca yeniden duruşma açılarak verilecek hükümlere karşı ise 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 305. maddesi uyarınca temyiz kanun yoluna başvurulabilecektir.
    Diğer taraftan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi, 5271 sayılı CMK"nın olağanüstü kanun yollarının yer aldığı "Altıncı Kitap", "Üçüncü Kısım", "Birinci Bölüm"de 308. maddede;
    "(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re"sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
    (2) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
    (3) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir" şeklinde düzenlenmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi, Yargıtay Ceza Daireleri kararlarına karşı başvurulan olağanüstü bir kanun yolu olup bu yetki sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına aittir. Yargıtay Cumhuriyet Savcıları, Yargıtay Kanunu"nun 28. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adına bu yetkiyi kullanır.
    İtiraz, daire kararında gerek maddi gerekse usul hukukuna aykırı olduğu saptanan hususlara yönelik olabilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı itiraz başvurusunu “itirazname” düzenleyerek yapar. İtiraz başvurusunda itiraz nedenlerinin açık ve gerekçesiyle birlikte yazılı olarak bildirilmesi gerekir.
    İtiraz üzerine kararına itiraz edilen dairece itiraz yerinde görülmediği takdirde dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilecektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun da incelenmek üzere kendisine gönderilen itirazın incelenebilir olup olmadığını değerlendirilebileceğinde kuşku bulunmamaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ... hakkında taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan Datça Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.07.2007 tarih ve 303-101 sayı ile kurulan mahkûmiyet hükmünün Yargıtay 9. Ceza Dairesince 24.03.2010 tarih ve 10759-3419 sayı ile onanmak suretiyle kesinleştiği, hükmün kesinleşmesinden sonra sanık müdafisi tarafından yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması üzerine Datça Asliye Ceza Mahkemesince talebin yerinde görüldüğü ve duruşmalı olarak yapılan yargılama sonucunda 12.02.2014 tarih ve 197-9 sayı ile; onanmak suretiyle kesinleşen 04.07.2007 tarihli ve 303-101 sayılı hükmün 5271 sayılı CMK"nın 323. maddesinin birinci fıkrası uyarınca onaylanmasına karar verildiği, bu karara karşı sanık müdafisi tarafından 18.02.2014 tarihli dilekçe ile itiraz kanun yoluna başvurulması üzerine dosyayı inceleyen Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince 02.07.2014 tarih ve 1074 sayı ile itirazın reddine karar verildiği, sanık müdafisinin 10.07.2015 tarihli dilekçesi üzerine de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, Özel Dairenin 24.03.2010 tarihli ve 10759-3419 sayılı onama kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmakla; sanık müdafisinin yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine Yerel Mahkemece yeniden yapılan duruşma sonunda verilen 12.02.2014 tarihli ve 197-9 sayılı, önceki mahkûmiyet hükmünün CMK"nın 323. maddesinin birinci fıkrası uyarınca onaylanmasına ilişkin kararın temyiz kanun yoluna tabi olması nedeniyle sanık müdafisinin bu karara yönelik itiraz kanun yoluna başvurması üzerine başvurunun yapıldığı Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince CMK"nın 264/2. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekirken itirazın reddine ilişkin verilen 02.07.2014 tarihli ve 1074 sayılı kararın hukuki değerden yoksun olduğu, CMK"nın 264/1. maddesi uyarınca kanun yolunda ve mercisinde yanılmanın başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından sanık müdafisinin 18.02.2014 tarihli itiraz başvurusunun temyiz talebi olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle Yerel Mahkemece verilen 12.02.2014 tarihli ve 197-9 sayılı, önceki mahkûmiyet hükmünün CMK"nın 323. maddesinin birinci fıkrası uyarınca onaylanmasına ilişkin karara yönelik temyiz incelemesi yapılması için dosyanın önce tebliğname düzenlenmek, bilahare ilgili Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesi gerektiği, temyiz incelemesi yapıldıktan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itirazın sürdürülmesi hâlinde Ceza Genel Kurulunda inceleme yapılabileceği, bu aşamada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Özel Dairenin 24.03.2010 tarihli ve 10759-3419 sayılı onama kararına karşı yapılan itirazın Ceza Genel Kurulunca incelenmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, dosyanın, Yerel Mahkemenin 12.02.2014 tarihli ve 197-9 sayılı, önceki mahkûmiyet hükmünün CMK"nın 323. maddesinin birinci fıkrası uyarınca onaylanmasına ilişkin karara yönelik temyiz incelemesinin yapılması için önce tebliğname düzenlenmek, bilahare ilgili Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Dosyanın, Datça Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.02.2014 tarihli ve 197-9 sayılı, önceki mahkûmiyet hükmünün CMK"nın 323. maddesinin birinci fıkrası uyarınca onaylanmasına ilişkin karar yönünden temyiz incelemesi yapılması için önce tebliğname düzenlenmek bilahare ilgili Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 29.11.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi