13. Ceza Dairesi 2016/2488 E. , 2016/4440 K.
"İçtihat Metni"
Mağdur ...a karşı 27.05.2009 tarihinde işlediği hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan suça sürüklenen çocuk ... hakkında yapılan duruşma sonunda; 5237 sayılı TCK"nın 142/1-b, 143, 31/3 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 3 ay 16 gün hapis, aynı Kanun’un 116/4, 119/1-c, 31/3, 62, 50/1-a ve 52/2 maddeleri gereğince 4.000 TL adli para cezası ile mahkumiyetine ilişkin ... Çocuk Mahkemesince verilen 12.11.2010 tarih 2009/357-2010/510 sayılı kararın temyizi üzerine Dairemizin 04.03.2014 tarih ve 2014/10741-2014/7240 sayılı ilamı ile bozma ve düzleterek onanması yönündeki kararı ile suça sürüklenen çocuğun aynı mağdura yönelik 02.06.2009 tarihinde işlediği hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan 5237 sayılı TCK"nın 142/1-b, 31/3 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 1 ay 10 gün hapis, aynı Kanun’un 116/1, 31/3, 62, 50/1-a ve 52/2 maddeleri gereğince 2.000 TL. adli para cezası ile mahkumiyetine ilişkin ... Çocuk Mahkemesince verilen 04.11.2009 tarih ve 2009/316-2009/514 sayılı kararın temyizi üzerine Dairemizin 25.09.2013 tarih ve 2012/14554-2013/26257 sayılı ilamı ile işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan verilen hükmün, kesin olması nedeniyle temyiz isteminin reddine, hırsızlık suçundan verilen hükmün ise bozma ve düzleterek onanması yönündeki kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 24.02.2016 tarih ve 2016/52115 sayılı yazısı ile “Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarından açılan kamu davası yargılaması sonucunda hükmolunan mahkumiyete ilişkin kararlar temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki belgelerden de anlaşılacağı üzere, temyiz incelemesini yapan 22. Ceza Dairesi adı geçen sanık hakkında suç tarihleri birbirine yakın üç ayrı dava bulunduğu, bu davaların mükerrer olup olmadıklarının araştırılması, aşamasına göre davaların birleştirilmesi veya TCK"nın 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerektiği hususları ile hükümlerin bozulmasına karar vermiştir. Yerel mahkemece gönderilen dava dosyalarının incelenmesinden de, suça sürüklenen çocuğun yargılanmasına esas olan dosyalardaki suç tarihlerinin 27.05.2009, 02.06.2009 ve 01.08.2009 olduğu, müşteki ve suç yerinin de aynı olduğu, suç tarihleri 27.05.2009 ve 02.06.2009 olan mahkûmiyete ilişkin kararların yüksek Dairenizin yukarıda belirtilen kararları ile onandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda suça sürüklenen çocuk ... hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının mahkemesince tartışılabilmesi amacıyla, onamaya ilişkin her iki kararınızın kaldırılarak bozma kararları verilmesi, aksi kanaatte olunması halinde, gereğinin takdir ve ifası için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi.” şeklinde itiraz edilmesi üzerine dosya Daireye gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
Yargıtay C. Başsavcılığının 24.02.2016 tarih ve 2016/52115 sayılı itirazı yerinde görülmüş olduğundan suça sürüklenen çocuk ... hakkında Dairemizin 04.03.2014 tarih ve 2014/10741-2014/7240 ilamında hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını ihlal; 25.09.2013 tarih ve 2012/14554-2013/26257 sayılı ilamında hırsızlık suçundan verilen bozma ve düzleterek onama kararlarının kaldırılarak yeniden yapılan incelemede;
Mahkemenin 04.11.2009 tarih ve 2009/316 esas ve 2009/514 karar sayılı ilamında işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan verilen kesin nitelikteki hüküm bakımından kanun yararına bozma yoluna gidilebileceği mümkün görülmüştür.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.11.2011 tarih ve 2011/4-203 esas, 2011/238 karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere, Dairemizin 25.09.2013 ve 04.03.2014 tarihli bozma ve düzelterek onama ilamlarının verildiği tarihten itibaren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verildiği tarih arasında geçen sürenin dava zamanaşımının hesaplanmasında göz önünde bulundurulmaması gerektiği belirlenerek yapılan incelemede;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Y.C.G.K."nın 17.10.1988 günlü, 303/367 sayılı ve 17.04.1995 günlü 97/122 sayılı içtihatlarında vurgulandığı üzere, aynı mağdura karşı işlenen iki fiil arasında makul kabul edilemeyecek ve uzun sayılabilecek bir zaman aralığının bulunması halinde mağdur yönünden kastının yenilendiğinin ve suç işleme kararında birlik bulunmadığından eylemlerin ayrı ayrı suçlar oluşturduğunun; buna karşılık bir suç işleme kararının icrası kapsamında, fiili kesinti gerçekleştikten ve araya zaman aralığı girdikten sonra, bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlendiğinin sübutu halinde ise, 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanmasını gerektiren zincirleme suç oluşturduğunun kabulünde ve müştekiye karşı hem 27.05.2009 hem de aradan bir hafta geçtikten sonra 02.06.2009 tarihinde işlenen hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını ihlal eylemleri nedeniyle ayrı ayrı açılan dava dosyalarının birleştirilerek, suçun nitelendirilmesinin yapılması ve 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanması şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin karar yerinde değerlendirilip sonucuna göre hüküm verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 15.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.