Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2010/2548 Esas 2010/4492 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/2548
Karar No: 2010/4492

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2010/2548 Esas 2010/4492 Karar Sayılı İlamı

2. Hukuk Dairesi         2010/2548 E.  ,  2010/4492 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Bozyazı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    TARİHİ :31.3.2008
    NUMARASI :Esas no:2007/117 Karar no:2008/79

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda başka bir kadınla yaşayan ve birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı kocanın ağır kusuruna karşılık, eşine şiddet uygulayan davalı kadın da az da olsa kusurludur. Türk Medeni Kanununun 166/2.madde koşulları gerçekleşmiştir.
    Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
    Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166 .maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
    Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa, bu halin tespiti dahi, tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. (TMK. md.166/2)
    Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması davacının ağır kusurlu sayılmasını gerekli kılan tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalının da kusurlu davranışları gerçekleşmiştir. Davalı ve çocuklar yönünden korunmaya değer bir yarar belirlenememiş, dosya içindeki bilgi ve belgelerle davalının çelişkili davranış içinde bulunduğu, davacıyı cezalandırmak, ona eza cefa çektirmek amacıyla boşanmaya karşı çıktığı anlaşılmıştır. Bu durumda Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi uyarınca boşanmaya karar vermek gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek yazılı biçimde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09.03.2010 (Salı)

     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.