10. Hukuk Dairesi 2009/9783 E. , 2010/4844 K.
"İçtihat Metni"......
Dava, 01.12.2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin ve ödeme tarihlerinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davacıya 01.04.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğine ve aylıklara ödenmesi gereken sürelerden itibaren yasal faiz işletilmesine karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 60. maddesinde yaşlılık aylığından yararlanma koşulları düzenlenmiştir. Sigortalıya, yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için kural olarak maddede belirlenen yaşa ulaşmış olmak, belirli bir süre prim ödemek, işten ayrılmak ve talepte bulunmak gerekir. Söz konusu madde, 08.09.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değiştirilerek, mevcut aylık bağlama şartları ağırlaştırılmış ve maddedeki değişikliğin yürürlük tarihi olan 08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olanlar için 506 sayılı Kanuna eklenen geçici 81. madde ile geçiş hükümleri getirilerek, sigortalılar kademelendirilmiştir. Anılan maddenin (B) ve (C) bentlerinin Anayasa Mahkemesinin 23.02.2001 gün ve 42/41 sayılı kararı ile iptalinden sonra, 01.06.2002 tarihinde yürürlüğe giren 23.05.2002 tarihli 4759 sayılı Kanunla yeniden düzenleme yapılarak bazı farklılıklarla kademeli geçiş sistemi korunmuştur.
Somut olayda; Türkiye’de sigortalılığı olmayan davacının, 09.08..1978 – 04.08.2005 tarihleri tarihleri arasında .....’da geçen 4706 gün çalışmasını Sosyal Sigortalar Kurumuna, boşta geçen 2.388 gün süreyi ise .... 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlandığı, primini 22.11.2006 tarihinde ödediği ve 23.11.2006 tarihinde Sosyal Sigortalar Kurumu"ndan yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu, kurumca 20 yıllık sigortalılık süresinin dolmadığından bahisle talebinin reddedildiği, ikinci kez 31.07.2008 tarihli tahsis talebine istinaden 01.08.2008 tarihi itibarıyla yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
./...
-2-
Uyuşmazlık; yaşlılık aylığında kademeli geçişi öngören 4759 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun uyarınca yapılan borçlanma ile kazanılan sigortalılık süresi gözetilerek tespit edilen sigorta başlangıç tarihi ve sigortalılık süresinin yaşlılık aylığı tahsis koşullarının belirlenmesinde gözetilip gözetilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun 15.03.2006 gün ve 2006/ 21-36, 80; 08.07.2009 gün ve 2009/21-309, 322 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, sigortalılara yurtdışında geçen çalışmalarını borçlanabilme olanağı veren 3201 sayılı Kanunun 6. maddesi hükmü uyarınca değerlendirilen sürelerin aylık tahsisinde gözetilebilmesi için tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin 23.05.2002 tarihinden önce Kuruma ödenmiş olması gerekir.
Yurtdışında geçen çalışmalarına ilişkin borçlanma bedelini, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun geçici 81. maddesini değiştiren 4759 sayılı Kanunun tarihi olan 23.05.2002 den sonra, 22.11.2006 tarihinde ödeyen davacının, yaşlılık aylığı şartlarının, borçlanılan süre gözetilmeksizin, 23.05.2002 tarihindeki sigortalılık durumuna göre belirlenmesi gerekir. Bu tarihtede davacının Türkiye"de mevcut hiçbir sigortalılığı olmadığı belirgin olduğundan; 3201 borçlanması yaptığı 22.11.2006 tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Kanunun 60. maddesinde düzenlenen koşulların gerçekleşmiş olması halinde davacıya yaşlılık aylığı bağlanması mümkün olacaktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmaksızın karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Üye ..."in muhalefetine karşı; Başkan ..., Üyeler; ..., ... ve ..."ın oylarıyla ve oyçokluğuyla 05.04.2010 gününde karar verildi.
(M)
.....
KARŞI OY
Sosyal Güvenlik Hukukunda, borçlanma ayrı bir rejime tâbi tutulmalıdır. Aksi taktirde, borçlanma ile getirilen amaç, gerçekleştirilemez. O zaman, borçlanma yasalarının yürürlüğe konulmasının bir anlamı kalmaz.
Borçlanmayı ayrı bir rejim olarak görmeyen ve sigortalılar aleyhine bir uygulama getiren ve bu şekilde sosyal güvenlik hukukunun gelişmesine bir katkısı bulunmayan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.
Örnek nitelikteki mahkeme kararının Onanması görüşündeyim. Saygılarımla.
....