Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/350
Karar No: 2018/584

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/350 Esas 2018/584 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/350 E.  ,  2018/584 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 28-32


    Sanık ... hakkında katılanlar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."e yönelik nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanığın katılan ..."e yönelik eylemi nedeniyle TCK"nın 82/1-c-e, 35, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 10 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba; diğer sekiz katılana yönelik eylemi nedeniyle de aynı Kanun"un 82/1-c, 35, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca sekiz kez 10 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Boyabat Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.04.2010 tarihli ve 20-26 sayılı hükümlerin sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 29.05.2012 tarih ve 5373-4331 sayı ile;
    "...Dosya kapsamı, sanığın savunmaları ve temyiz inceleme sürecinde cezaevinden gönderdiği mektupların içeriği, fiillerin işleniş biçimi dikkate alındığında, sanığın TCK"nın 32. maddesi uyarınca suç tarihinde işlediği fiillerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiillerle ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğine etki edecek derecede akıl hastası olup olmadığı hususunda; dava dosyası ile birlikte öncelikle sanığın Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesine gönderilmesi, müşahedeye tabi tutulduktan sonra raporunun aldırılması, akabinde, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan da bu konuda rapor istenmesi, raporlar arasında çelişki bulunması hâlinde sanığın söz konusu raporlarla birlikte Adli Tıp Genel Kuruluna gönderilerek muayenesi sağlandıktan sonra aynı doğrultuda belirtilen Kuruldan görüş alınması, sonucuna göre hukuki durumunun tayin edilmesi yerine, eksik soruşturma ile yazılı biçimde hükümler kurulması..." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Boyabat Ağır Ceza Mahkemesince 05.12.2012 tarih ve 29-44 sayı ile sanığın önceki hükümlerdeki gibi cezalandırılmasına karar verilmiş, bu hükümlerin de sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.03.2014 tarih ve 436-1234 sayı ile;
    "...Dosya kapsamına göre, kimsesi olmayan sanığın çevreden yapılan yardımlarla yaşamını sürdürdüğü, aynı zamanda Kaymakamlığın Sosyal Yardımlaşma Fonundan da bir miktar yardım parası aldığı, mağdur ..."un ise Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı olarak görev yaptığı, olaydan önce sanığın Nuh"tan kendisine verilen yardım parasının miktarının artırılmasını istediği, mağdurun böyle bir yetkisi olmadığını söylemesine rağmen, sanığın kendisinden beklentisini sürdürdüğü, bu konuda resmi mercilere bulunduğu talebine olumsuz cevap verilmesi üzerine de Nuh"a husumet beslediği, olay günü sanığın alkollü bir vaziyette caddede yürüdüğü sırada mağdur ... ile diğer mağdurlar ..., ...."i, mağdurlar ... ve Hasan"ın işletmiş oldukları pastanede otururken gördüğü akabinde içeri girerek tüm mağdurlara karşı "Bana üç tane sütlaç alacaksınız, bana bakacaksınız, Boyabat"ın haracını ben yerim, bana bakmazsanız, haraç vermezseniz en az on kişi götürürüm buradan" demek suretiyle bağırıp çağırdığı, "Şerefsizler" diyerek hakaret ettiği, Gökhan"ın ise sükûnetini koruyarak, kendisini iyi tanıdığı sanığa üç tane sütlaç verdiği, sütlaçları alan sanığın tehditlerine devam ederek oradan ayrıldığı, ancak aradan yaklaşık on dakika geçtikten sonra elinde benzin dolu şişe ile geri döndüğü, mağdurların bulunduğu masaya yaklaşarak "Anam avradım olsun bana bakacaksınız, yoksa hepinizi yakarım" dediği, bu sırada Hüseyin"in verdiği 10 TL"yi de aldığı, ancak parayı yetersiz bularak yeniden sözlü eylemlerini sürdürdüğü, bu sırada ihbar üzerine gelen polisin de sanığı yatıştırmaya çalıştığı sırada sanığın çakmağını ateşlediği, benzin dolu şişenin aniden alev alması üzerine, yanan benzini önüne doğru döktüğü, bu sırada kendisinin de alevler içinde kaldığı, diğer mağdurların bir kısmının üst kata çıkarak, bir kısmının dışarı çıkarak, bir kısmının da tezgâh arkasına geçerek herhangi bir yara almadan kurtuldukları, polisin müdahalesi üzerine kısa bir sürede yangının söndürüldüğü, sanığın ise yaralanmasının basit yanıktan ibaret olduğu olayda;
    Sanığın mağdurlara yönelik eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğuna ilişkin, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı kanıtlar bulunmadığı, eyleminin bir bütün olarak TCK"nın 170/1-a maddesinde düzenlenen "genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması" suçunu oluşturduğu ve iddianamenin anlatım biçimi de dikkate alınarak, bu suçtan TCK"nın 61. maddesi uyarınca, suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer, sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı ile güttüğü amaç ve saiki gibi hususlar göz önünde bulundurularak üst sınırdan bir ceza ile cezalandırılması yerine, fiilin niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde her bir mağdura karşı ayrı ayrı "öldürmeye teşebbüs" suçundan hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Boyabat Ağır Ceza Mahkemesi ise 28.05.2014 tarih ve 28-32 sayı ile bozma kararına direnerek önceki karardaki gibi sanığın her bir katılana yönelik nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten ayrı ayrı cezalandırılmasına karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükümlerin de sanık ve müdafisi ile Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.07.2015 tarihli ve 262532 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 648-1199 sayı ile 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 20.03.2017 tarih ve 46-847 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık hakkında katılan ..."e yönelik yağma suçundan verilen beraat kararı bu hükme yönelik temyiz talebinin Özel Dairece reddedilmesi suretiyle, sanık hakkında tehdit ve hakaret suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık hakkında katılanlar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."e yönelik nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin dokuz ayrı katılana karşı nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsü mü yoksa genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sisteminden alınan güncel nüfus kaydında, sanığın direnme kararından sonra temyiz aşamasında öldüğü bilgisine yer verilmesi karşısında, bu hususun mahallinde araştırılmasının gerekli olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi kullanılarak çıkartılan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık ..."un direnme kararından sonra 27.06.2018 tarihinde öldüğü bilgisinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
    5237 sayılı TCK’nın 64. maddesinde; sanığın ölümü durumunda kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tâbi olan eşya ve yararlar hakkında yargılamaya devam olunacağı, hükümlünün ölümü hâlinde ise cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte müsadere ve yargılama giderine ilişkin hükmün infaz edileceği belirtilmek suretiyle hükümlü ile sanığın ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir.
    Buna göre; kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi durumunda kovuşturma imkânının bulunmaması nedeniyle "kovuşturmaya yer olmadığına", kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi hâlinde ise yerel mahkemece "davanın düşmesine" karar verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen kişi bakımından sona erdirmesi nedeniyle iştirak hâlinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü, niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak, ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılara iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları mirasçılardan istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
    Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, bu fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak, suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
    Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) bilişim sistemi vasıtasıyla alınan güncel nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması gibi hâllerde, ölümün kamu davasının düşmesini gerektiren bir neden olduğu göz önüne alınarak, ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz mercisince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulması ve yerel mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucunda sanığın öldüğünün kesin olarak saptanmasından sonra düşme kararı verilmesi daha isabetli olacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
    Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi kullanılarak alınan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık ..."un direnme kararından sonra 27.06.2018 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, ölümle ilgili mahallinde araştırma yapılarak karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
    Bu itibarla, sanık hakkındaki direnme kararına konu hükümlerin, gerekli araştırmanın mahallinde yapılıp ölümün Yerel Mahkemece tespiti ile sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 64 ve 5271 sayılı CMK"nın 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Boyabat Ağır Ceza Mahkemesinin 28.05.2014 tarihli ve 28-32 sayılı direnme kararına konu hükümlerin, güncel nüfus kayıt örneğinde sanığın, direnme kararından sonra 27.06.2018 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması karşısında, bu konuda gerekli araştırmanın mahallinde yapılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 64 ve 5271 sayılı CMK"nın 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 29.11.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi