11. Hukuk Dairesi 2014/14678 E. , 2015/1879 K.
"İçtihat Metni"ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/06/2014 tarih ve 2014/129-2014/167 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin endüstri ve otomobil boya sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının 03/07/2006 - 28/03/2012 tarihleri arasında müvekkili nezdinde teknisyen olarak çalıştığını, davalının iş sözleşmesini istifa yoluyla sonlandırılmasının ardından, iş sözleşmesinde belirtilen rekabet yasağı hükmüne aykırılık teşkil edecek şekilde rakip bir firmada çalışmaya başladığını, bu sebeple vekili bulunduğu şirketin sözleşmede düzenlenen cezai şart alacağına hak kazandığını ileri sürerek, rekabet yasağından kaynaklanan cezai şart karşılığı 20.448,00 TL"nin 28/03/2011 akdin feshedildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin iş yerinde yaşadığı olumsuzluklar neticesinde istifa etmek zorunda kaldığını, iş sözleşmesindeki rekabet yasağına ilişkin düzenlemenin geçersiz olduğunu, esasen müvekkilinin rekabet yasağına aykırı bir davranışının da bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu kapsamından, davalının istifa sonrası rakip firmada çalışmaya başladığı, boya sektöründeki ve bobin boyalarıyla ilgili bilgi ve deneyim birikiminin davacı şirketteki eğitim ve çalışmalarından kaynaklandığı, rakip firmada işe girişinde bu birikimin etkili olduğu, çalışmaya başladığı rakip firmanın da bu birikimden yararlandığı, 348. maddedeki şartların davacı lehine oluştuğu, sözleşme hükümleri doğrultusunda son brüt ücrete göre cezai şartın 18.840,00 TL olduğu, ancak, davalının kazanç durumu gözetildiğinde hükmedilecek tutarın davalının ekonomik yıkıntısına neden olabileceğinden hakkaniyete uygun indirim yapıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; 10.000,00 TL"nin 09/08/2011 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, iş sözleşmesi bünyesinde düzenlenen rekabet yasağına aykırılık hukuki nedenine dayalı cezai şart alacağı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesi incelendiğinde, davalı işçinin aynı sektörde faaliyet gösteren bir başka firmada çalışması konusunda 2 yıl süreli bir yasak getirildiği, yasağın ihlali halinde ise yaptırım olarak brüt ücret üzerinden cezai şart belirlendiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında, davalının müvekkili şirket nezdinde vakıf olduğu sırları kullandığını ileri sürmüş ve bu iddiasına dayanak olarak müvekkili nezdinde yaptığı çalışmalar ile hali hazır işindeki görevini göstermiştir. Bu hali ile davacı tarafın iddiasının temelinde, davalının davacı şirket sırlarını üçüncü kişilerle paylaştığı, bu sayede iş bulduğu ve buna ek olarak sözleşme kapsamında aynı sektördeki çalışma yasağına aykırı davrandığı hususları bulunmaktadır. Ancak dosya kapsamı itibari ile davalının davacıya ait hangi teknik ve ticari sırlarını paylaşıp kullandığı açıklanmadığı gibi bu yönde dosyaya sunulmuş her hangi bir kanıt da mevcut değildir. Bu hali ile davalıya verilen temel kurs ve eğitim kapsamında kendisinin yetiştirilmiş olması iddiası da teknik ya da ticari sırların üçüncü şahıslarla paylaşıldığı anlamına gelmemektedir. Öte yandan taraflar arasında yapılan iş sözleşmesi bünyesinde, davalı aleyhine Ege ve Marmara bölgelerinin tamamını kapsar şekilde tek taraflı bir çalışma yasağı getirilmesi durumu da başlıbaşına Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hürriyetinin açık bir ihlali niteliğinde olup, mahkemece değinilen hususlar göz önünde bulundurulmaksızın davanın reddi yerine kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.