Esas No: 2015/4447
Karar No: 2020/5166
Karar Tarihi: 23.11.2020
Danıştay 10. Daire 2015/4447 Esas 2020/5166 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/4447
Karar No : 2020/5166
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki kararının davalı idare tarafından kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Samsun ili, Alaçam ilçesi, … mahallesinde (…) bulunan … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazlar ile üzerindeki akaryakıt istasyonunun hisseli sahibi olduğu, taşınmazların ön kısmından geçen Samsun/Sinop (19 Mayıs-Alaçam-Yakakent arası) bölünmüş yol yapım çalışması nedeniyle, taşınmazlarının yol ile bağlantısının kesildiğinden bahisle meydana geldiği iddia edilen maddi zararın ödenmesi istemiyle idareye yapılan, başvurunun zımnen reddi üzerine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; uyuşmazlık konusu olayda, davacıya ait üzerinde akaryakıt istasyonu ile bahçeli kargir ev bulunan ve Alaçam şehir girişinde yer alan taşınmazın bulunduğu alanda, trafik akışının pik saatlerde mevcut bölünmüş yol ile sağlanamadığı ve tıkanmalara yol açtığı, bu alanda idarece kavşak yapılmak suretiyle trafiğin rahatlatılması ve farklı seviyede kavşak çalışması yapılarak her iki yönden gelen trafiğin güvenli bir şekilde akışı sağlanarak can ve mal emniyeti açısından tedbir alınmasında kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırı bir yön bulunmadığı, ancak anılan kavşaktan o bölgede oturan ve çalışanlar ile söz konusu yolun Samsun-Sinop yolu olması nedeniyle tüm kamu yararlanmakta iken, yalnızca çok az sayıda taşınmazın konum ve niteliğinin etkilendiği, başka bir anlatımla kamu yararı bulunan söz konusu hizmetten dolayı davacının özel ve olağandışı bir zararının söz konusu olduğu, bu durumda devlet yolunun şehir girişinde kavşak çalışması yapılarak farklı seviyede katlı yol yapılması sonrasında davacıya ait taşınmazın değer kaybettiği ve oluşan maddi zararın kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca davalı idarece karşılanması gerektiği, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan rapor hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne kısmen reddine davalı idare tarafından, Samsun ili, Alaçam ilçesi, … mahallesinde bulunan .. ada, … ve … parsel sayılı davacının hissedarı olduğu taşınmazlar ile üzerindeki akaryakıt istasyonunun ön kısmından geçmekte olan Samsun-Sinop bölünmüş yol ve kavşak çalışması nedeniyle taşınmazlarda meydana gelen değer kaybına karşılık 63.895,00 TL tazminatın kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 19 Mayıs-Alaçam-Yakakent Devlet Yolu kapsamında Alaçam şehir geçişinde transit trafiğin güvenli bir şekilde kesintisiz seyrini sağlamak ve yerel trafiğin ana yola katılımını düzenlemek amacıyla tasarlanan farklı seviyeli kavşak imalatının projeye uygun olarak yapıldığı, kavşak imalatından önce yolun trafik yoğunluğunu karşılayamadığı ve trafiğin tıkandığı, kavşağın projelendirilmesinde, toplayıcı yollar ve imar yolları ile bağlantı sağlanarak çevrede yaşayan kişilerin ana yoldan en yüksek verimlilikle yararlanmasının sağlanmasının amaçlandığı, söz konusu kavşak inşaatı nedeniyle davacının işletme tesisinde herhangi bir kaybın söz konusu olmadığı, trafik güvenliğinin sağlanması amacıyla kamu yararı gözetilerek ve projeye uygun olarak yapılan inşai faaliyet nedeniyle davacının zarara uğradığının gerçeği yansıtmadığı, 2011 yılı verileri dikkate alınarak değer azalışı hesaplaması yapılması gerektiği, bilirkişi raporunun eksik inceleme ve araştırma sonucu hazırlandığı, ayrıca kusursuz sorumluluk ilke ve esaslarına göre de sorumlulukları olmadığı ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacının, Samsun ili, Alaçam ilçesi, … mahallesinde bulunan … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazlar ile üzerindeki akaryakıt istasyonunun hisseli sahibi olduğu, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bahçeli kargir ev, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde akaryakıt istasyonunun bulunduğu, akaryakıt istasyonunun 1983 yılından bu yana ruhsatlı olarak faaliyet yürüttüğü, taşınmazın önünden geçen devlet yolunun daha önce düz bir şekilde iken, davalı idare tarafından bu alanda 2011 yılında başlayıp 02/08/2013 tarihinde tamamlanan farklı seviyeli katlı yol inşa edildiği ve kavşak yapımı nedeniyle taşınmazların değer kaybettiğinden bahisle 13/05/2013 tarihinde idareye başvurduğu, başvurunun reddi üzerine temyize konu davayı açtığı görülmüştür.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra son fıkrasında idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Ancak, idarenin kusursuz sorumluluğu, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür.
Kusursuz sorumluluk sebeplerinden olan “kamu külfetleri karşısında eşitlik” ya da diğer adıyla “fedakârlığın denkleştirilmesi” ilkesi, nimetlerinden tüm toplum tarafından yararlanılan idarenin eylem ve işlemlerinden doğan külfetlerin, sadece belli kişi veya kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişi veya kişilerin uğradığı zararların, kusuru olmasa dahi idarece tazminini öngörmektedir. Risk sorumluluğundan farklı olarak burada, kazalardan kaynaklanmayan, diğer bir deyişle arızi nitelikte olmayan, önceden öngörülebilen zararların tazmini söz konusudur. İdari faaliyetin doğal sonucu olan bu zarar, etki alanı bakımından sınırlı, özel ve olağan dışı nitelik arz etmektedir.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Kanun'un 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." kuralı yer almaktadır.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddesinde ise; " Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı da açıktır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan rapora göre; "… ada … ve … nolu parselin, 1/1000 ölçekli 20 L-III d numaralı İmar Planı paftasında yer aldığı ve kullanım kararının h:6.50 yapılaşma koşullu “Akaryakıt Satış İstasyonu ve LPG İkmal İstasyonu” olarak tanımlandığı, söz konusu akaryakıt istasyonu için Alaçam Belediyesince verilen ilk yapı ruhsatının … tarih ve … sayılı olduğu, daha sonra tadilat nedeniyle … tarih ve … sayılı yapı ruhsatının düzenlendiği, 19 Mayıs – Alaçam – Yakakent Devlet Yolunun Alaçam Belediyesi sınırları içerisinden geçen kısmı için, kavşak çalışmalarının 2011 yılında başlayıp, 02/08/2013 tarihi itibarıyle tamamlandığı ve güzergah değişikliği yapılmadan trafik güvenliğinin artırılması, ana yoldaki trafiğin kesintisiz ve emniyetli geçişinin sağlanması amacıyla Karayolları Genel Müdürlüğünce farklı seviyeli katlı yol inşa edildiğinin görüldüğü, kavşakların birden fazla yönden gelen trafik akımlarının kesiştiği, ayrıldığı, birleştiği ve örüldüğü, diğer bir deyişle ortak olarak kullandığı alanlar olduğu, kavşaklardaki yaklaşım kolları ortak olarak kullanılmak istendiğinden çeşitli problemlerle karşılaşmamak için ya da en azından problem sayısını en aza indirmek için kavşakların en doğru şekilde planlanmasının gerektiği, kavşak kapasitesinin yüksek olması ve kavşağı kullanacak farklı yönlü trafiğin birbirini minimum engellemesinin planlama için istenilen bir durum olduğu, kavşak planlanmasında güvenlik, konfor ve kapasite konularının üç temel faktör olarak göz önüne alınmasının gerektiği, bölgede inşa edilmiş olan kavşağın projelendirilmesinde; trafiğin yoğun olduğu pik saatlerde mevcut bölünmüş yolun trafik yoğunluğunu karşılayamaması sebebiyle trafikte meydana gelen kilitlenmeleri önleyerek yerel trafiğin ana yola katılımı ile Alaçam Şehir Geçişinde transit trafiğin güvenli bir şekilde seyrini sağlamanın amaçlandığı ve genel olarak yukarıda sıralanan hususları ihtiva ettiği, taşınmaz (Gayrimenkul) değerlemede üç farklı yöntemin sıklıkla kullanıldığı, bunların Karşılaştırma (Emsal) yöntemi, Gelir kapitalizasyonu yöntemi ve Maliyet yöntemi olduğu, Alparslan Mahallesi, Samsun-Sinop Yolu üzeri … Caddesi No:… adresinde bulunan taşınmazın, Maliyet yöntemiyle değerlendirilmesinin daha uygun olacağı, bu amaçla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2014 Yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ ve 02/02/1982 tarih ve 17886 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan aşınma paylarını gösterir cetvel ile arsa bedelleri ve piyasa alım satım rayiçleri birlikte değerlendirilmek suretiyle kıymet takdiri yapıldığı, Alaçam ilçesine giriş mevkiinde, dörtyol ağzında bulunan .. parsel sayılı taşınmazın, yakınında ikinci bir istasyon bulunmadığı, taşınmazın üzerinde Alaçam Belediyesi tarafından verilen 2. sınıf Gayri Sıhhi Müessese iş yeri açma ve çalışma ruhsatı bulunan 100.000,00 TL kıymetinde makine ve teçhizata sahip Akaryakıt ve Lpg istasyonu bulunduğu, Alaçam ilçesi … mahallesi … ada … no lu parsel üzerinde ise, 2 katlı betonarme inşaat sisteminde yapılmış binanın toplam alanının 266,15 m² ve 3.sınıf A grubu yapı sınıfında yer aldığı, üzeri çatı yapılarak renkli bitümlü örtü ile örtülü binanın, içinin sıvalı ve boyalı, zemin kat tabanı seramik, 1. kat tabanı ahşap lambiri ile kaplı, tuvaletlerin tabanları ve duvarlarının ise seramik ile kaplı olduğunun görüldüğü, binanın değeri = 266,15m² x 550,00 TL/m² x 0,87=127.350,00 TL, beton kaplaması yapılan 758.00 m² alanın değeri = 758,00m2 x 100,00.TL/m2 x 0.87= 65.950,00 TL, arsanın değeri = 1.977,06 m² x 300,00.TL/m² = 593.120,00 TL olmak üzere toplam değer = 786.420,00 TL, davacıya ait 26/32 hisse payının değerinin = 638.965,00 TL olarak hesaplandığı, dava dosyasında bulunan belge ve bilgilerden anlaşıldığı üzere; davaya konu olan katlı yol çalışmasının yürürlükteki mevcut imar planına göre inşa edildiği, taşınmazın yola cephesi ve anayoldan giriş ve çıkışında projeden kaynaklı bir değişikliğin olmadığı, katlı yol düzenlemesi ile ilk etapta görsel olarak etkilendiği gözlemlenen taşınmazın, imar planında yer alan kullanım amacının değişikliğe uğramadığı, inşa edilen farklı seviyeli katlı yol inşaatı sebebiyle taşınmazların değerine etki eden faktörler değerlendirildiğinde, davacı taşınmazındaki değer kaybının ekonomik kazanım yönünden %10 oranında gerçekleşeceği, akaryakıt istasyonu niteliğindeki taşınmazın 26/32 hisse payı için hesaplanan değer kaybının ise 638.965 x % 10 = 63.895,00 TL olarak hesaplandığı" yönünde rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut bilirkişi raporunun tetkikinden; … ada … no lu parsel sayılı taşınmazın alım satım işlemine tabi rayiç bedeli belirlenirken daima arsa payı bedeli ile yapı bedeli toplamı olarak tek bir değer belirlenmesi gerekirken bağımsız bölümler için arsa payının ayrı yapı bedelinin ayrı hesaplanmasının taşınmazın serbest piyasa rayiçlerini yansıtmayacağı, ayrıca arsa bedeli belirlenirken yapılan piyasa araştırmasında emsal alınan taşınmazlar ile dava konusu taşınmazın benzer ve farklı yönlerinin neler olduğu, hangi kriterler dikkate alınarak m² birim fiyatının belirlendiği açıklanmadan zarar hesabı yapıldığı, diğer yandan dosyada mevcut tapu kaydının incelenmesinden; davacının yukarıda ada parsel numarası yazılı taşınmazda 20/32 hisse ile pay sahibi olarak göründüğü, bilirkişi raporunda ise, 26/32 hisse payı üzerinden hesaplamalarının yapıldığı, yine dosya arasında mevcut … tarih ve … Esas, … sayılı Yargıtay ilamının incelenmesinden; … ada … parsel üzerinde bulunan beton zeminin kamulaştırma planının tespit formu ekinde yer alan krokide 221.48 m² olarak tespit edildiği, bilirkişi raporunda ise beton kaplaması yapılan alanın 758 m² olarak belirlenmek suretiyle zarar hesabı yapıldığı anlaşıldığından söz konusu çelişkinin giderilerek rapor tanzim edilmesi gerektiği hususları tespit edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlık konusu olayda, davacıya ait Samsun ili, Alaçam ilçesi, (…) mahallesinde, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazların bulunduğu 19 Mayıs – Alaçam – Yakakent Devlet Karayolu'nun Alaçam Belediyesi sınırları içerisinden geçen kısmında, farklı seviyeli katlı yol ve kavşak düzenlemesine ilişkin imar planına göre kavşak çalışmalarının yapıldığı anlaşıldığından, davacının dava konusu taşınmazları edindiği tarih itibarıyla farklı seviyeli yol ve kavşak düzenlemesi ile ilgili imar planı ve notlarındaki durumun ne olduğunun tespit edilmesi, şayet imar düzenlemesinde söz konusu yapı ( köprülü alt geçit) öngörülmüş ve davacı tarafından buna rağmen taşınmaz edinilmişse herhangi bir tazminat yükümlülüğünün doğmayacağı, aksi durumun geçerli olması halinde ise, taşınmazın meri imar planındaki kullanım fonksiyonu, üzerindeki yapının hukuki durumu ve kavşağın taşınmaz üzerindeki etkisi, taşınmazın kullanımı ve ulaşım olanaklarındaki değer kaybı araştırılarak İdare Mahkemesince karar verilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, dava konusu taşınmazın değer kaybı hesaplanırken keşif tarihi itibarıyla zarar hesabının yapıldığı, ancak ilgililer tarafından idarenin kavşak ve yol yapım eylemi nedeniyle zararın ortaya çıkması durumunda idareye başvuru söz konusu ise, değer kaybı hesabının başvuru tarihinden itibaren ve yukarıda bilirkişi raporunda tespit edilen hatalı hususlar da dikkate alınarak yapılması gerektiği açıktır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin …. İdare Mahkemesinin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyize konu kabule ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/11/2020 tarihinde esasta oy birliğiyle gerekçede oy çokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dava konusu olayda; davacıya ait taşınmazın yakınında bulunan ana yolun trafik yoğunluğunu karşılayamaması nedeniyle köprülü kavşak (alt geçitli) ve farklı seviyeli yol şeklinde yeniden inşa edildiği, kavşak inşaatının 21/07/2011 tarihinde, proje onayının 2013 yılında tamamlandığı, davacı tarafından dava konusu taşınmazlardan … parselin 21/04/2010 tarihinde, … parselin 31/12/2009 tarihinde satın alındığı, taşınmazların bölgeye yönelik imar planının ise 23/09/1980 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşılmıştır.
Bu haliyle, trafik güvenliğinin ( can ve mal emniyeti ) sağlanması amacıyla, kamu yararına, tekniğine ve onaylı projesine uygun olarak yapımı gerçekleştirilen kavşak inşaatında davalı idarenin hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluğu bulunmamaktadır.
Bilirkişi raporunda inşa edilen köprülü (alt geçitli) kavşak nedeniyle araçların transit geçiş olarak alt geçidi kullanmaya başlaması nedeniyle ekonomik kazanım yönünden taşınmaz değerinde %10 oranında değer kaybı yaşanacağına ilişkin değerlendirme yapılmış ise de, davacının tesisine giriş-çıkışı engelleyen bir durum bulunmadığı, yoldan transit geçen araçların istedikleri takdirde yan yoldan istasyona ulaşma imkanına sahip oldukları hususunun gözardı edildiği görülmektedir.
Bu nedenle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken tazminat isteminin kısmen kabulü yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararının gerekçesine katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.