2. Hukuk Dairesi 2009/9191 E. , 2010/4421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Erzurum Aile Mahkemesi
TARİHİ :23.01.2009
NUMARASI :Esas no: 2006/511 Karar no:2009/22
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Vekil ve mümessil olmayan kimseler huzuruyla davanın rüyet ve hükmedilmiş olması yargılamanın yenilenmesi sebebidir.(HUMK.md.445/8) Bu halde iade-i muhakeme müddeti; hükmün aleyhine karar verilene, veya hakiki vekil veya mümessile tebliğ tarihinden itibaren üç aydır.(HUMK.md.447/1) Burada kanun koyucu öğrenmeyi değil, hükmün tebliğini esas almıştır.
Yargılamanın yenilenmesi istenen Erzurum 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/558 esas, 2001/521 karar sayılı boşanma hükmünün davacı F. A.’e 09.01.2003 tarihindeki tebliğine ilişkin belgede imzası bulunan Y. A.’nın davacının komşusu olmadığından, Tebligat Kanununun 21.maddesine göre yapılan karar tebliği usulsüzdür. Bu itibarla dava tarihi itibariyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 447/1.maddesindeki hak düşürücü süre geçmemiştir. Bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.09.03.2010 (Salı)
KARŞI OY YAZISI
Davacı, kendisi yerine başka biri tarafından imzalanan bu şekilde hileli yolla elde edilen vekaletname ile, Erzurum 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde kendi adına boşanma davası açıldığını, davalının davayı kabul etmesi üzerine, bu mahkemece 18..9.2001 tarihinde 2001/558-521 sayılı boşanma kararı verildiğini, aynı gün kararın kesinleştirildiğini, bu şekilde geçersiz bir vekaletname ile kendisi adına açılan dava sonucu hakkında boşanma kararı verilmiş olduğunu, bu durumu çok sonradan nüfus kayıtlarından haricen öğrendiğini, ortada gerçek anlamda bir boşanma bulunmadığını, davanın, hileli yola ve sahte olarak tanzim edilen bir vekaletname ile ve yetkisiz vekil tarafından açılıp yürütüldüğünü, bu hileli işleme katılan ilgililer hakkında Erzurum 1. Ağır Ceza mahkemesinde 2003/200 esas sayılı ceza davası açıldığını, yargılamanın devam ettiğini ileri sürerek, boşanma kararının bütün sonuçlarıyla kaldırılmasına, tarafların evli olduklarının tespit ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Boşanma davası, davacının adı kullanılarak “vekili” sıfatıyla avukat A. T. tarafından açılmıştır. Bu avukata davacı tarafından herhangi bir vekaletname verilmediği, davacının Denizli"de bulunduğu sırada Horasan Noterliğinde düzenlenen 18.9.2001 tarihli 2510 yevmiye numaralı vekaletnamenin, davacının kimliğini göstermek suretiyle kendisini “F. A.” olarak tanıtan bir başka şahsın başvurusu üzerine bu kişi tarafından tanzim ettirilip imzalandığı, bu şahsı notere davalı İ."nin götürdüğü ve “eşi” olarak tanıttığı, adı geçen avukatın da davacı adına aynı gün boşanma davası açtığı, davalının davayı kabul etmesi üzerine aynı gün boşanma kararı verildiği, aynı avukata yapılan tebligatla, avukatın “kararı temyiz etmeyeceğine” ilişkin beyanı üzerine boşanma kararının 19.9.2001 tarihinde kesinleştirildiği; Adli Tıp Fizik Grafoloji İhtisas Dairesinin vekaletnamedeki imzanın davacının eli ürünü olmadığını belirleyen raporu, toplanan diğer deliller ve Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/200 esas 2008/22 karar sayılı kararında tespit edilen maddi olgulardan anlaşılmaktadır. Vekaletnameyi düzenleyen Horasan noteri Z. B., bu vekaletnameye dayanarak boşanma davasını açan avukat ......., sahtecilik işlemine katılan davalı İ. A. ve vekaletname tanzimi için notere giden ve kendisini davacı “F.” olarak tanıtan Y. A. isimli şahıslar hakkında “görevi kötüye kullanmak, resmi evrakta sahtecilik ve görevi ihmal” suçlarından açılan ceza davası karar bağlanmış, noter ve davalının sahtecilikten cezalandırılmalarına, avukat ile Y.A."nın ise delil yetersizliğinden beratlarıne karar verilmiş, karar henüz kesinleşmemiştir.
Olayları açıklamak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir. (HUMK. md. 76) Yargılamanın iadesi için, açılmış ve kesin hükme bağlanmış bir davanın varlığı sıhhat koşuludur. Dava olmadan verilen hüküm hukuki sonuç doğurmaz Keenlemyekündür. Olmayan bir dava ile ilgili olarak da yargılamanın iadesi istenemez. Dava dilekçesinde yer alan açıklamalara ve ceza mahkemesince belirlenen yukarıda özetlenen maddi vakıalara göre, boşanma davasını açan avukata gerçekte davacı tarafından verilmiş bir vekaletname bulunmamaktadır. Sahtecilik yoluyla elde edilen vekaletname ile davacı adına bir dava açılmış ve hüküm elde edilmiştir. Başka bir ifade ile ortada, olmayan bir dava hakkında verilmiş bir boşanma hükmü mevcuttur. Davacı tarafından açılmış bir dava ve hakkında yapılmış bir yargılama bulunmadığına göre, dava, yargılamanın iadesi mahiyetinde değil, sahtecilik yoluyla elde edilen boşanma hükmünün yokluğunun tespiti niteliğindedir. Yokluğu tespit herhangi bir süreye de bağlı değil, her zaman talep edilebilir. Öyleyse mahkemece, davacı hakkında verilen boşanma kararının “yok” hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi icap eder. Bu bakımdan değerli çoğunluğun davayı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445/8. maddesinde yer alan sebebe dayalı “yargılamanın iadesi” olarak nitelendiren görüşüne iştirak etmiyorum.