
Esas No: 2020/17737
Karar No: 2022/1301
Karar Tarihi: 10.02.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17737 Esas 2022/1301 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, sanığın uyuşturucu madde bulundurma suçundan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûm olduğu kararı değerlendirdi. Ancak hükümde yasa yoluyla bildirim eksikliği tespit edilerek, sanığın temyiz sürecinde olduğuna karar verildi. Ayrıca, hüküm gerekçesinde eksiklikler olduğu ve basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmayacağı konusunda belirsizlikler olduğu tespit edildi. Bu nedenle, hükmün bozulması kararı verildi ve yeniden değerlendirilmesi için dosya ilgili yetkililere gönderildi.
Kanun maddeleri:
1. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3
2. CMK'nın 34. ve 230. maddeleri
3. TCK'nın 191. maddesi
4. 5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi
5. 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesi
6. CMK'nın 251. maddesi ve 3. fıkrası
7. TCK'nın 7. maddesi
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Başka suçtan hükümlü bulunan sanığın yüzüne karşı verilen hükümde, temyiz süresinin yüze karşı açıklanmasından itibaren başlayacağı bildirilmiş ise de; 5271 sayılı CMK'nın 263. maddesi uyarınca sanığa, hükümlü bulunduğu ceza infaz kurumu müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek kanun yollarına başvurabileceğine ilişkin bildirimde bulunulmaması nedeniyle yasa yoluyla bildiriminin eksik olduğu ve sanığın yanıltıldığı anlaşıldığından, tebliğnamedeki ret görüşüne iştirak edilmemiş ve sanığın temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
1) Sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine verilen mahkûmiyet kararında; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3. CMK'nın 34. ve 230. maddeleri uyarınca hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, kanıtların tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen kanıtlar ile mahkemece ulaşılan kanaatin, sanığın suç oluşturduğu veya oluşturmadığı sabit görülen fiilinin belirtilmesi ve bu fiilinin nitelendirilmesinin yapılması suretiyle infazı kabil bir hüküm kurulması gerekirken, gerekçesiz olarak hüküm kurulması,
2) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönler incelenmeksizin, hükmün BOZULMASINA, 10/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.