12. Ceza Dairesi 2020/842 E. , 2021/1725 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK"nın 85/2, 22/3, 62, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 28.06.2019 tarihli, 2019/1107 Esas, 2019/2041 Karar sayılı ""istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine" ilişkin karar, sanık müdafii ile katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
24 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 100. maddesi ile CMK"nın 299 maddesinde yapılan değişiklik neticesinde, her ne kadar sanık müdafi duruşmalı temyiz isteminde bulunmuş ise de, duruşma açılmaksızın, dosya üzerinden yapılan incelemede;
1-Katılanlar ..., ..., ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemiz’ce de benimsenen 28.05.2020 tarihli ve 2018/1-161-2020/243 sayılı ilamında belirtildiği üzere; CMK"nın 331. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında adli tatilin, 01.01.2005 tarihine kadar 20 Temmuz-5 Eylül; 01.01.2005 ile 01.01.2012 tarihleri arasında 1 Ağustos-5 Eylül; 01.01.2012 tarihinden itibaren ise 20 Temmuz-31 Ağustos tarihleri arasında olduğu görülmektedir. Aynı maddenin 2. fıkrasında, anılan makam ve mahkemelerin bu süre içinde, sadece soruşturmaları, tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaları ve ivedi sayılacak diğer hususları yerine getirecekleri belirtilmiş, 3. fıkrasında Yargıtayın, yalnız tutuklu hükümlere ilişkin veya 5320 sayılı Kanunun 18. maddesi ile 1 Haziran 2005 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılan Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin incelemelerini yapacağı, 4. fıkrasında ise, adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, bu sürelerin tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemelere göre, adli tatil içinde görülebilen işler yönünden 4. fıkra hükmü uygulanmayacak, bu tür dava ve işlerle ilgili süreler adli tatil içinde de işleyecektir. Sürenin uzaması kuralının uygulanabilmesi için, adli tatil içinde görülemeyen dava ve işlerle ilgili kararın tebliğinin tatilden önce gerçekleştirilmesi, işlemeye başlayan sürenin adli tatil içinde sona ermesi gerekmektedir. Bu takdirde tatilden önce işleyen kısma bakılmaksızın süre, adli tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzayacaktır. Öte yandan 14.02.1934 tarihli ve 47-1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre de adli tatilde görülemeyen davalarla ilgili kararların, adli tatile rastlayan dönemde tebliği geçerli olmakla birlikte, tatilde süre işlemeyeceği için bu durumda mehil adli tatilin bitiminden itibaren başlayacaktır.
İncelenen dosyada; temyiz süresinin 5271 sayılı CMK’nın 291/1. maddesi gereğince on beş gün olduğu, sanığın tutuklu olduğu göz önüne alındığında 5271 sayılı CMK’nın 331/3. maddesi uyarınca adli tatil süresi içerisinde on beş günlük temyiz süresinin işlemeye devam ettiği, katılanlar ..., ..., ... vekilinin yokluğunda verilen ve katılanlar vekiline 24.07.2019 tarihinde tebliğ edilen hükmün 5271 sayılı CMK’nın 291/1. maddesinde öngörülen yasal on beş günlük süre geçtikten sonra katılanlar vekili tarafından UYAP üzerinden yapılan kontrolde 21.08.2019 havale tarihli dilekçe ile temyiz edildiği anlaşılmakla; 5271 sayılı CMK"nın 298/1. maddesi uyarınca temyiz isteminin isteme aykırı olarak REDDİNE;
2-Katılanlar ... ve ... vekili ile sanık müdafinin temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Olay tarihinde sürücü belgesi bulunmayan ancak iyi derecede araç kullanmayı bildiğini beyan eden sanığın sevk ve idaresindeki otomobille, bölünmüş çift şeritli, hız sınırının 110 km olduğu Devlet yolunda sağ şeritte seyri sırasında, sol yan kısmını kontrol etmeden sola doğru doğrultu değiştirme manevrası yaptığı sırada aracının sol yanı ile, aynı istikamette sol şeritte biraz geride seyreden mağdur ... idaresindeki otomobilin sağ ön yan kısmına çarpması ile sanığın aracının 37 metre, mağdurun aracının ise 35 metre savrulup, orta refüjde bulunan elektrik direği ile tel çitleri kırıp karşı yol bölümüne geçtikleri, mağdurun aracının takla atıp 20 metre sürüklendikten sonra durabildiği, sanığın aracının ise karşı istikamette önce sol şerit üzerinden seyreden otomobile sonrasında da aynı yönde sağ şeritte seyreden otomobile çarparak karşı yöndeki yaya kaldırımında durması şeklinde meydana gelen olayda 4 kişinin öldüğü, sanıktan şikayetçi olan 5 kişinin ise yaralandığı;
Her ne kadar sanık, mağdur idaresindeki aracın kendisinin sevk ve idaresindeki araca arkadan çarpması sebebiyle kazanın gerçekleştiğini beyan etmiş ise de; kaza tespit tutanağı ekindeki krokide ilk çarpışma noktasının Trabzon yönünde sol şerit üzerinde orta şerit çizgisine yakın olduğunun ve bu şerit üzerinde lastik izleri başladığının gösterildiği, ayrıca dosyada mevcut fotoğraflarda sanık idaresindeki aracın sol yan kısmının hasarlı olduğunun ve arka kısmında hasar bulunmadığının görüldüğü; yine mağdur ... ile mağdurun aracında bulunan mağdur ...’nin aşamalardaki beyanlarında benzer şekilde; mağdur idaresindeki araç sol şeritte seyretmekte iken arkadan gelen sanık idaresindeki aracın mağdurun aracına sağ arkadan çarptığını belirttikleri; olay esnasında sanığın aracında bulunan ve yaralanması sebebiyle sanıktan şikayetçi olmadığını belirten tanık ...’ın 11.07.2017 tarihinde hastanede alınan ilk beyanında; sanık idaresindeki aracın seyir sırasında diğer araçların sağından ve solundan geçip makas atarak ilerlediğini, sanığın kendisini emniyet kemeri takması konusunda uyardığını beyan ettiği anlaşılmakla tüm bu tespitler karşısında; olay günü sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile makas atarak geldiği olay mahallinde çift şeritli yolun sağ şeridinde seyri sırasında sol yan kısmını kontrol etmeden sola doğru doğrultu değiştirme manevrası yaparak sebebiyet verdiği kazada tamamen kusurlu olduğu, ayrıca sanığın aracında bulunan ve yaralanması sebebiyle sanıktan şikayetçi olmadığını belirten tanık ...’ın, sanık idaresindeki aracın seyir sırasında diğer araçların sağından ve solundan geçip makas atarak ilerlediğini beyan etmesi karşısında, olayın gerçekleşme şeklinden, araçların sürüklenme mesafelerinden ve araçlardaki hasarlardan da anlaşıldığı üzere mahal şartlarının üzerinde bir hızla diğer araçlara makas atarak seyreden sanığın eyleminde bilinçli taksir koşullarının bulunduğu anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, kusura, eksik incelemeye ve bilinçli taksir koşullarının oluşmadığına; katılanlar vekilinin, ceza miktarına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve Kanuna uygun bulunan Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 28.06.2019 tarihli ve 2019/1107 Esas, 2019/2041 Karar sayılı “istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi” kararına ilişkin yapılan temyiz isteminin isteme kısmen uygun olarak 5271 sayılı CMK"nın 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE; 5271 sayılı CMK"nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 8. maddesi ile değişik 304/1. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin de Samsan Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’ne iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE; 17.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.