Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/1043
Karar No: 2018/577

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1043 Esas 2018/577 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/1043 E.  ,  2018/577 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : KOCAELİ Çocuk
    Sayısı : 520-1295

    Sanık ... hakkında nitelikli hırsızlık suçundan açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanığın TCK"nın 142/1-b, 31/2, 62/1, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri uyarınca 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin Kocaeli Çocuk Mahkemesince verilen 25.12.2013 tarihli ve 520-1295 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 07.06.2017 tarih, 37223-6600 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiş,
    Daire Üyeleri M. F. Özarslan ve M. A. Öndaş ise; “Malın değerinin az ya da çok olması, 5237 sayılı TCK"nın 61/1. maddesine göre temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olmakla birlikte, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının aynı Kanun"un 145. maddesinde de özel olarak düzenlenmesi kanun koyucunun hırsızlık suçlarında malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. 145. maddenin gerek ilk şekli gerekse de değiştirilmiş şekli hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin az olmasını esas almaktadır. 145. maddeye göre faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin suç tarihindeki ekonomik koşullara göre az olması yeterli olup hâkim indirim oranını TCK"nın 3. maddesinde de öngörüldüğü üzere "işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı" olacak şekilde belirlemelidir. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise, malın değerinin azlığı yanında suçun işleniş şekli ve özelliklerinin de dikkate alınması gerekir. 145. maddenin uygulanması sırasında hâkime geniş takdir hakkı tanınmış olup hâkim bu hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olayda; suça sürüklenen çocuğun, şikâyetçiye ait eve gündüzleyin girip içeriden 25 TL bozuk para aldığının anlaşılması karşısında, suça sürüklenen çocuk hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibarıyla ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK"nın 145. maddesi uyarınca sanık hakkında hükmolunan cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerekçesiyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyoruz. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29.09.2015 tarih, 2015/13-103 esas ve 2015/299 karar sayılı ilamı ile 09.05.2017 tarihli olup henüz karar yazımı aşamasında bulunan kararında da değer azlığı nedeniyle 5237 sayılı TCK"nın 145. maddesinin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 12.07.2017 tarih ve 33495 sayı ile;
    "...Olay günü akşama doğru suça sürüklenen çocuğun kapının yan tarafındaki ahşap pencereyi kanırtarak iki üç menteşesini kırmak suretiyle içeri girip müştekiye ait bina içinde muhafaza altına alınan 25 TL tutarında bozuk para hakkında hırsızlık yaptığı hususunda bir uyuşmazlık yoktur.
    Yerel Mahkeme TCK"nın 145. maddesini uygulamama gerekçesini "suça sürüklenen çocuğun evi arayıp başkaca para bulamaması, çoğu alma imkanı varken azı aldığına yönelik delil olmaması" olarak açıklamıştır.
    5237 sayılı Yasa"nın 145. madde metnine bakıldığında; "Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir." hükmü yer almaktadır. Madde metninde az olarak kabul edilmesi gereken değerin ne kadar olduğu, yıllara veya bölgelere değişip değişmediği yazılmamış, takdir yetkisi tamamen yargılamayı yapan hâkime bırakılmıştır. 5237 sayılı Yasa"nın ilk yürürlüğe girdiği tarihlerde değer azlığına ilişkin miktarlar oldukça düşük olarak kabul edilmekte iken son yıllarda Yargıtay Ceza Dairelerinin üst sınırları yükselttikleri görülmektedir. Örneğin; Yüksek 13. Ceza Dairesi, 2014/36271 esas ve 2016/633 sayılı kararında 55 TL"yi, 25.01.2016 tarihli ve 2014/37775 sayılı kararında 70 TL"yi, 23.01.2017 tarihli, 2016/11218 esas ve 2017/527 sayılı kararında 65 TL"yi, 18.01.2017 tarihli, 2016/54 esas ve 2017/210 karar sayılı kararında toplam bir eşofman, iki adet tişört, bir adet montu değer azlığı kapsamında mütalaa etmiş, Yüksek 17. Ceza Dairesi ise, 25.01.2016 tarihli, 2015/8198 esas ve 2016/796 karar sayılı kararında 40 TL"yi, 26.01.2016 tarihli, 2015/8050 esas ve 2016/881 sayılı kararında 50 TL"yi değer azlığı kapsamında görmüştür. Bu uygulamalara göre ve karşı oy yazısında belirtildiği şekilde, suça sürüklenen çocuğun çaldığı paranın değerine göre, 145. madde hükmünün sanık hakkında uygulanması gerektiği," düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 27.09.2017 tarih, 3713-8983 sayı ve oy çokluğuyla itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan verilen mâhkumiyet kararı Özel Dairece temyiz isteminin reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş, konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan verilen mahkûmiyet kararı ise Özel Dairece bozulmuş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK"nın 145. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Şikâyetçi ..."ın, 17.05.2013 tarihinde öğlen ile ikindi saatleri arasında ikâmetinden hırsızlık yapıldığı, eşinin çantasından 25 TL"nin çalındığı yönünde müracaatta bulunması üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
    17.05.2013 tarihli olay yeri inceleme raporunda; olayın meydana geldiği yerin tek katlı müstakil bahçeli bir ev olduğu, evin giriş kapısının sol tarafında bulunan ahşap pencerenin zorlanmak suretiyle açıldığı, evin içerisine girilerek yatak odasında bulunan elbise dolaplarının karıştırılmış olduğu bilgilerine yer verildiği,
    17.05.2013 tarihli ekspertiz raporunda; olayın meydana geldiği evden alınan parmak izlerinin, sanık ..."un sol el yüzük parmak izi ile aynı olduğunun tespit edildiğinin bildirildiği,
    Kocaeli Adli Tıp Şube Müdürlüğü ve sosyal inceleme raporu doğrultusunda, sanığın hırsızlık suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mevcut olduğunun mahkemece kabul edildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Şikâyetçi; olay tarihinde öğlen ile ikindi saatleri arasında eşiyle birlikte evinin bahçesinde oturdukları sırada eşinin bir şey almak için eve girdiğini, evin dağınık olduğunu görerek kendisine seslendiğini, bunun üzerine içeriye girdiğinde evin dağınık, eşyaların da karıştırılmış olduğunu gördüğünü, yaptığı kontrolde eşine ait çantadan 25 TL alındığını tespit ettiğini, evden başkaca bir şey alınmadığını ifade etmiştir.
    Sanık; şikâyetçinin zemin katta bulunan evine açık olan pencereden girdiğini, evde kimsenin olmadığını, odaları araştırdığını ancak hiçbir şey bulamadığını, sadece yatak odasındaki dolabın içinde bulunan çantanın içinden 25 TL bulduğunu ve bu parayı aldığını savunmuştur.
    5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinde; “(1) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir” hükmü yer almakta iken, anılan hüküm, 29.06.2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanun"un 16. maddesi ile; “(1) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir” şeklinde değiştirilmiştir.
    Madde ile hırsızlık suçlarında, suça konu değerin azlığı nedeniyle hâkime, cezada indirim yapma veya ceza vermeme yönünde geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır.
    Yargıtay 6. Ceza Dairesinin, “değer azlığı” ile ilgili olan ve bu konudaki içtihada “daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” şeklinde yansıtılan görüşünün, TCK"nın 145. maddesi uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün görülmemekte ve maddenin uygulanabileceği hâllerden biri olarak kabul edilmekte ise de, maddenin sadece bu tanımlamayla sınırlandırılması mümkün değildir. TCK"nın 145. maddesinin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. Değer azlığı ile kanun koyucu tarafından neyin kastedildiği, tereddütleri önleyecek biçimde açıklığa kavuşturulmamış, rakamsal bir sınırlandırma getirilmemiş fakat hâkime, yargılama konusu maddi olayla ilgili olarak takdir ve değerlendirme yetkisi tanınmıştır. Ne var ki, kanun koyucu, hâkimin takdirini, soyut ve farklı bir disiplinle sınırlandırmıştır. O da; “az olarak kabul edilecek değerin” hâkimin takdirinde, ceza vermekten vazgeçmesini gerektirecek ehemmiyetsiz ölçüde olması, başka bir ifade ile değere dayalı ihlalin ceza verilmemeyi nasafeten haklı saydıracak alt düzeyde bulunmasıdır. Hâkim, çalınan veya çalınmaya kalkışılan bu değerin azlığını ya indirimli bir cezayla ya da suçun işlenmesindeki özellikler itibarıyla ceza vermemekle değerlendirebilecektir.
    Maddenin ilk metninden sonraki değişiklikte; “suçun işleniş şekli ve özellikleri göz önünde bulundurularak” ibaresinin, “cezada indirim” seçeneğinden sonra ve “ceza vermekten vazgeçilebilir” seçeneğinden önce yazılmasının, suça konu malın değerini farklılaştırmayacağı açıktır. Bu nedenle; “az ceza verme” seçeneğinde daha yüksek değerin aranacağı, “ceza vermekten vazgeçme” hâlinde ise daha az bir değerin aranmasının gerekli olduğu sonucuna ulaşılmamalıdır.
    Bu itibarla, 5237 sayılı TCK"nın 145. maddesinin uygulanmasında, 765 sayılı TCK"nın 522. maddesinde öngörülen “hafif” ya da “pek hafif” kavramlarıyla irtibatlı bir yoruma girilmemeli, Yargıtay’dan, anılan maddenin uygulanması sürecindeki içtihatlarına paralel şekilde, yıllık değer ölçülerini belirlemesi beklenmemelidir. 5237 sayılı TCK"nın 145. maddesinin düzenleniş amacı gözetilmeli, belirtilen hükmün 765 sayılı TCK"nın 522. maddesinden farklı olduğu kabul edilmelidir.
    Hâkim, suça konu eşyanın değerinin az olup olmadığı yönündeki değerlendirmenin yanı sıra her somut olayda, suçun işleniş şekli, mağdur veya sanığın konumu, olayın gerçekleştiği yer ve zamanı dikkate almalı, 5237 sayılı TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere, “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde belirlediği hapis cezası ile suça konu eşyanın değerini karşılaştırarak hakkaniyet ilkesini de gözetmek suretiyle ceza adaletini sağlamalıdır. Görüldüğü gibi madde ile getirilen sistem, sadece malın değerinin objektif ölçütlere göre belirlenerek, cezadan indirim yapılması veya ceza verilmemesinden ibaret değildir. Kimi hâllerde belirlenen hapis cezasının, suça konu eşyanın değerinin azlığı karşısında ağır olacağı düşünülebilir ise de, örneğin, bir kişinin sınav belgesinin çalınarak sınava girmesinin engellendiği bir durumda, suça konu sınav belgesinin değeri az olmakla birlikte olay sebebiyle suç mağdurunun telafisi imkansız bir duruma düşmüş olması nazara alınarak, hakkaniyet ilkesi gereğince maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilebilecektir. Buna göre, her somut olayda, mağdurun konumu, failin kişiliği ve suçun işleniş şekli ayrı ayrı değerlendirilmeli, faili, meydana gelen haksızlığa iten etkenler ve bu haksızlığın mağdur üzerindeki etkileri de gözetilerek, maddenin uygulanıp uygulanmayacağı ve özellikle ceza verilmeme hâliyle ilgili seçeneğin, failin eylemine uygun düşüp düşmeyeceği belirlenmeli ve şekillenen takdirin gerekçesi kararda gösterilmelidir.
    Ancak burada 5237 sayılı TCK’nın 147. maddesinde düzenlenen “ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için hırsızlık suçunun işlenmesi” hâli ile 145. maddede öngörülen “değer azlığı” kavramı karıştırılmamalıdır. 145. maddede öngörülen değer azlığı ile zorunluluk hâlini düzenleyen 147. maddenin uygulanma şartları birbirinden farklı olup, 147. maddenin ayırıcı ölçütü hırsızlığın ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için yapılmasıdır. Burada hırsızlığın konusu olan malın değerinin az veya çok olmasının herhangi bir önemi yoktur. Örneğin, ölümcül bir hasta için eczaneden çok pahalı bir ilacın çalınması söz konusu olabilir. Buradaki ölçüt değer değil, ağır ve acil bir ihtiyaç için bu malın çalınmasıdır.
    Buna karşılık 145. maddenin uygulanmasındaki en önemli kriter, kuşkusuz değer ölçüsüdür ve bu değerin "ceza vermeme" ya da "belirlenecek bir oranda indirim uygulama" hâlini haklı saydıracak düzeyde az olması gerekir.
    Nitekim Ceza Genel Kurulunun 16.09.2014 tarihli ve 73-384, 09.05.2017 tarihli ve 156-256, 20.06.2017 tarihli ve 733-341 sayılı kararlarında da anılan hususlara işaret edilmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanığın, şikâyetçinin evinden 25 TL çaldığı olayda; suç tarihinde paranın satın alma gücü ve ekonomik şartlar gözetildiğinde, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan 25 TL"nin değer bakımından az olması, suçun işleniş biçimi ile hak ve nasafet kuralları göz önüne alındığında, sanığın cezasından TCK"nın 145. maddesi uyarınca belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının nitelikli hırsızlık suçu yönünden kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün, nitelikli hırsızlık suçuna ilişkin olarak sanık hakkında TCK"nın 145. maddesinin uygulanma şartlarının gerçekleştiğinin gözetilmemesi ve "17.05.2013" olan suç tarihinin, gerekçeli karar başlığında "28.05.2013" olarak hatalı yazılması isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurul Üyesi; "İtirazın reddine karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 07.06.2017 tarihli ve 37223-6600 sayılı onama kararının nitelikli hırsızlık suçu yönünden KALDIRILMASINA,
    3- Kocaeli Çocuk Mahkemesinin 25.12.2013 tarihli ve 520-1295 sayılı kararının, nitelikli hırsızlık suçuna ilişkin olarak sanık hakkında TCK"nın 145. maddesinin uygulanma şartlarının gerçekleştiğinin gözetilmemesi ve "17.05.2013" olan suç tarihinin, gerekçeli karar başlığında "28.05.2013" olarak hatalı yazılması isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 27.11.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi