Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/16872
Karar No: 2022/2029
Karar Tarihi: 10.02.2022

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/16872 Esas 2022/2029 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme, bir kişinin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu ve resmi belgede sahtecilik suçu işlediği gerekçesiyle mahkum edildiği bir davada temyiz incelemesi yaptı. Mahkeme kararında, resmi belgede sahtecilik suçunda kastın zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilir. Mağdurun rızasının, sahtecilik suçu kastını ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunluluğu olduğu vurgulanmıştır. Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu ile resmi belgede sahtecilik suçunun farklı mağdurlara zarar verdiği için uzlaştırma işlemleri yapılmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir. Kararda bahsedilen kanun maddeleri ise TCK'nin 155/2, CMK'nin 253 ve 254. maddeleridir.
11. Ceza Dairesi         2021/16872 E.  ,  2022/2029 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇLAR : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik
    HÜKÜMLER : Mahkumiyet

    1-Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.1992 tarih ve 80/98 sayılı kararında açıklandığı ve Dairemizin benzer birçok kararında vurgulandığı üzere: belgede sahtecilik suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmelidir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan fail de mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura herhangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının kastı ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur. Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; katılanın yetkilisi olduğu iş yerinde çalışan sanığın, müşterilerden aldığı suça konu 8.515,71.TL ve 6.884,77.TL bedelli çekleri katılana iade etmeyip onun rızası dışında ciro ederek kullandığı, bu surette resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği kabul olunan somut olayda; sanığın aşamalarda alınan ısrarlı savunmalarında katılana ait şirkette yaklaşık 3 yıl görev yaptığını, bu süre içinde şirkete verilen bütün çeklerde cirosu bulunduğunu, katılanın bankalarla sorunu olduğu için çekleri kendisine ciro ettirerek tahsil edildiğini, suça konu çeklerde katılan şirkete ait birinci ciranta imzalarının kendisine ait olduğunu, ikinci cirantalarda "...... Gıda, ..., TC kimlik no ve cep telefon numaraları" şeklindeki yazıların da kendisine ait olduğunu, ancak imzayı atıp atmadığını hatırlamadığını, yapılan ciro işlemlerini katılanın bildiğini savunması, ayrıca birleşen İstanbul 5.Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/265 Esas sayılı dosyasına katılan ... tarafından gönderilen katılan şirketin lehtar olduğu çeklerin arka kısmındaki ciranta imzalarının suça konu çeklerdeki imza ile benzerlik gösterdiklerinin anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; katılan ... Bankasının göndermiş olduğu çek suretleri ile ilgili bankalardan ve katılan şirketin ticari ilişki içerisinde bulunduğu şirket yetkilileri de dinlenip çeki kimden hangi hukuki ilişkiye dayanarak aldıkları da sorulmak suretiyle yeniden araştırma yapılarak, suç tarihine yakın tarihte verilip ödenmiş çekler var ise o çeklerdeki ciranta imza ve yazılarının katılan ile sanık eli ürünü olup olmadığının ve suça konu çeklerdeki imza ve yazılar ile aynı olup olmadığının usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılarak tespiti, birleşen İstanbul 5.Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/265 Esas sayılı dosyasına konu çekteki sahteciliğin iğfal kabiliyetini haiz olup olmadığının bilirkişi raporu veya mahkeme gözlemi ile tespit edilmemiş olması karşısında sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının tespiti amacıyla, söz konusu çekin mahkeme heyeti tarafından incelenip, özellikleri zapta geçirilerek, aldatıcılık niteliği bulunup bulunmadığının tespit edilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken eksik inceleme ile sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi;
    2-Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde; 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nin 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı nazara alındığında; sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunun mağdurunun Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “kamu” olduğu, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun mağdurlarının ise katılanlar olduğu, dolayısıyla sanığa isnat edilen resmi belgede sahtecilik ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarının mağdurlarının farklı olduğu anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nin 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle, 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin BOZULMASINA, 10.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi