23. Hukuk Dairesi 2018/350 E. , 2020/3168 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili müvekkilinin elektrik üretim faaliyeti gösteren ve perakende elektrik satış lisansı sahibi bir tüzel kişilik olduğunu, davalının ise müvekkilinin sayaçlarını okumak sureti ile müşterilere sattığı elektriğin miktarını dolayısı ile dönem tahakkuklarına esas endeksleri belirlediğini ve davalı şirketin bu hizmet karşılığı alacağı bedeli taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşması uyarınca vermiş olduğu diğer hizmetlerle birlikte fatura düzenleyerek tahsil ettiğini, ancak bu sayaç okuma bedelinin sayaç başına sabit bir ücret olması gerekirken davalı şirketce tüketilen enerji miktarı üzerinden EPDK nın 875 sayılı kurul kararı uyarınca nispi ücret olarak tahsil edildiğini ,Danıştay 13 Dairesinin 2011/1368 K sayılı ilamı ile sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketim enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığını ve bu nedenle abone başına sabit ücret uygulaması gerektiği gerekçesi ile EPDK nın aynı mahiyetteki 875 sayılı kararının iptaline karar verdiğini dolayısıyla davalının 875 sayılı kurul kararının uygulandığı 01.09.2006 ile 31.12.2010 tarihleri arasındaki dönemin hukuki dayanaktan yoksun kaldığını ileri sürerek, davalının müvekkilinden 2010 yılı Ocak-Aralık dönemlerine ilişkin fazladan tahsil ettiği 9.213,37 TL nin ödeme tarihinden itibaren faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; EPDK’nın 24.08.2006 tarihli 875 sayılı kurul kararında yer alan hükmünün Danıştay 13. Dairesinin 06.04.2011 tarihli kararı ile iptal edilmiş olması nedeniyle bu hükme dayalı olarak davalı tarafça yapılan perakende satış hizmet bedeli (PSHB) tahakkuk ve tahsilatının usul ve esas itibari ile yasal dayanağının ortadan kalkmış olduğu dolayısıyla dağıtım sistemi kullanım anlaşmasının amir hükmü ve enerji piyasası düzenleme kurulunun 3607 ve 3612 sayılı kurul kararı ve ekleri gereğince kullanılan her bir kwh başına perakende satış hizmet bedeli tahakkuk ve tahsil edilmesi şeklindeki uygulanan usul ile uygulanması gereken; abone başına belli bir sabit PSHB tahakkuk ve tahsil edilmesi şeklindeki usul arasında ortaya çıkan tahakkuk ve tahsilat farkı olan 9.210,03 TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesinin gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Mahkemece taraflar arasında imzalanan sistem kullanım anlaşması çerçevesinde davalı şirketin kwh başına aldığı hizmet bedelinin, Danıştay 13. Dairesi tarafından iptal edilmesi üzerine karar tarihi ile iptal tarihi arasında davacı tarafından davalıya ödenen farkın iade edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Elektrik dağıtım şirketleri tarafından tüketilen kwh bazında nisbi olarak tahsil edilen PSHB"nin yasal dayanağının ortadan kalkması nedeniyle davalının nisbi ücret ile maktu ücret farkı kadar zenginleştiği doğrudur. Ancak zenginleşmenin davacı aleyhine değil doğrudan tüketici aleyhine olduğu anlaşılmaktadır. Davacı aleyhine tüketiciler tarafından bu bedelin tahsili için dava açılması ve davacı tarafından ödenmesi halinde davacı bu bedeli talep edebilecektir. Davacının bu bedeli tüketiciye ödediğine ilişkin bir iddia da ileri sürülmediğine göre bu aşamada mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Bozma nedenine göre; davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma nedenine göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.