Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/6458
Karar No: 2015/12699
Karar Tarihi: 05.11.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/6458 Esas 2015/12699 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/6458 E.  ,  2015/12699 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : BİLECİK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2014
NUMARASI : 2013/424-2014/22
Taraflar arasında birleştirilerek görülen şerhin terkini, tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl dava ile asli müdahil Hazine"nin taleplerinin reddine, birleşen davanın ise kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı- davalı Belediye ve asli müdahil Hazine vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .................... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava; vakıf şerhinin terkini, birleşen dava ile asli müdahale talebi tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
Davacı ve birleşen dosya davalısı Belediye, Bakanlar Kurulu kararı ile adına tescil edilen bahçeli kagir halk eğitimi ve kız enstitüsü binası vasıflı 137 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına yolsuz olarak “Ertuğrul Gazi Vakfından” şerhi tescil edildiğini ileri sürerek şerhin terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ve birleşen dosya davacısı Vakıflar İdaresi, asıl davanın reddini savunmuş, birleşen davada ise taşınmazın vakıf malı niteliğinde olduğunu, kadastro ile vakfı adına tescili gerekirken hatalı olarak Hazine adına tescil edildiğini, öte yandan 5737 sayılı Yasanın 17 ve 30. maddeleri uyarınca da vakfı adına tescili gerektiğini ileri sürerek tapu iptal ve vakfı adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Asli Müdahale talep eden Hazine; taşınmazın imar mevzuatı uyarınca bedelsiz olarak davacı-davalı Belediyeye terk edildiğini, ancak terk amacının ortadan kalktığını ileri sürerek tapu iptal ve Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen önceki karar Daire’ce; asli müdahil Hazine’nin talebi konusunda olumlu ya da olumsuz karar verilmemiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl dava ile asli müdahil Hazine’nin taleplerinin reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
./..
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu Bahçeli Kagir Halk Eğitim ve Kız Enstitüsü Binası vasıfı 137 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro ile 03.01.1973 tarihinde Hazine adına tescil edildiği, daha sonra 06.08.1979 tarih ve 17906 sayılı Bakanlar Kurulu kararına dayalı olarak davacı-davalı Belediye adına tescil edildiği, taşınmazın tapu kaydında “Ertuğrul Gazi Vakfından” olduğuna ilişkin şerh bulunduğu, birleşen davada; davalı ve birleşen dosya davacısı Vakıflar İdaresi çekişme konusu taşınmazın kadastro sırasında vakfı adına tespit ve tescili gerekirken yasalara aykırı olarak Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, öte yandan 5737 sayılı Yasanın 17 ve 30. maddeleri uyarınca taşınmazın vakfına intikal edeceğini ileri sürerek dava açtığı, asıl davanın ise vakıf şerhinin terkini isteğine ilişkin olduğu gözetildiğinde, ihtilafın taşınmazın vakfı adına tescili gerekip gerekmediğinin tespiti noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Vakıf Hukukumuzda, İcareteynli ve mukataalı vakıfların kuru mülkiyeti (rekabesi) vakfa, kullanma (tasarruf) hakkı ise mutasarrıfa ait bulunmakta, mutasarrıfın bu hakkı ölmesi üzerine mirasçılarına intikal etmekteydi. Mutasarrıfın mirasçısının bulunmaması halinde ise vakıf mal mahlulen vakfına dönmekteydi. Ne varki, Medeni Kanunun kabulünden sonra aynı taşınmaz üzerinde kuru mülkiyet (rekabe) hakkı ile mirasçılara kalan, nesilden nesile geçen tasarruf hakkı gibi iki hakkın varlığı getirilen yeni mülkiyet kuralları ile bağdaşı görülmemiş, vaki vakıf hukukumuzu yeniden düzenleme, Medeni Kanunun kabul ettiği mülkiyet rejimine uyarlama zorunluluğu doğmuştur. Bu amaçla 2762 sayılı Vakıflar Yasası 5.6.l935 tarihinde kabul edilmiş, 13.6.1935 tarihinde yayınlanmış, 6 ay sonra 13.12.1935 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu kanun ile vakıf taşınmazların icareteyn ve mukataya bağlanması yasaklanmış. daha önce kurulmuş bu tür vakıfların tasfiyesi yoluna gidilmiştir. Söz konusu yasanın özellikle 27, 29 ve 30 maddelerinde özetle (.. mukataalı toprakların ve icareteynli taşınmazların mülkiyetinin yirmi misli bir taviz karşılığında mutasarrıfına geçirileceği on yıl içerisinde taviz vermek yoluyla icareteyn veya mukataa kayıtları terkin edilmemiş olanların mülkiyetinin ise on yıl sonunda kendiliğinden mutasarrıfına geçeceği ve vakfın hakkının ivaza dönüşeceği ) hükme bağlanmıştır. Görülen lüzum üzerine 13.6.1945 tarih 4755 sayılı Yasa ile bu süre 13.12.1955 tarihine kadar on yıl daha uzatılmıştır. Anılan bu vakıf yasalarının hükümlerine göre taviz bedeli ödendikten veya taviz bedeli ödenmese dahi öngörülen yirmi yıllık süre geçtikten sonra vakıf taşınmazların tam mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş, diğer bir söyleyişle vakıf taşınmaz özel mülk, mutasarrıf malik olmuştur. Mutasarrıf iken malik olan kişilerin mirasçı bırakmadan ölmeleri üzerine taşınmazları M.K"nun 501. (eski 448.Md.) maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazineye kalmıştır. Ancak, yasa koyucu öncesi vakıf olan taşınmazların vakfına (aslına)dönmesini daha uygun görmüş,bazı ayrıcalıklar dışında, Hazineye intikal yolunu kapatmak istemiştir. İşte bu nedenle 22.9.1983 tarih 2888 sayılı Yasanın 2. maddesiyle 2762 sayılı Yasanın 29. maddesini değiştirip ayrıca ikinci bir fıkra ekliyerek Medeni Kanunun 501.maddesinin Hazinenin mirascı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmış " mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipte bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği " kuralını getirmiştir. Yukarıda belirtilen yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 2888 sayılı Yasanın yürürlük tarihi 24.9.1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların
../...
Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Öte yandan, daha önce Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi içinde; taşınmazın önce mutasarrıfına geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı Yasanın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun gekçekleşmesi gerekmektedir. Vakıflar Yasasının tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce vakıf malın kuru mülkiyetinin mutasarrıfa geçtiğinden, mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığından söz edilemez. Anılan yasanın 29. maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden, mirasçı bırakmaksızın ölen kişi malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiği ileri sürülemez. Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak ve yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.
Hemen belirtmek gerekir ki; bütün bu yasal düzenlemeleri içerin 2762 sayılı Vakıflar Kanunu 27.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Yasanın 80.maddesi ile iptal edilmiş ve yeni 5737 sayılı Yasanın 17.maddesi ile “ Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk ve mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” düzenlemesine yer verilmek suretiyle taşınmazların Hazineye intikal yolunu kapatmış bulunmaktadır.
Öte yandan; 5737 sayılı Yasanın 30. maddesi ile; “Vakıf yoluyla meydana gelip de her ne suretle olursa olsun Hazine, belediye, özel idarelerin veya köy tüzel kişiliğinin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıkları mazbut vakfına devrolunur.” hükmüne yer verilmiş, vakıf kültür varlığı niteliğinde olan taşınmazların vakfına devri öngörülmüştür.
Ne var ki, mahkemece birleşen davadaki kadastro tespitinin hatalı yapıldığı iddiası ve 5737 sayılı Yasanın 17. ve 30.maddelerine dayalı iddialar yönünden hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Hâl böyle olunca, öncelikle çekişme konusu taşınmazın yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda 5737 sayılı Yasanın 17 ve 30. maddeleri doğrultusunda vakfı adına tescili için gereken koşulların oluşup oluşmadığının yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda belirlenmesi, taşınmazın vakıf kültür varlığı niteliğinde olup olmadığının saptanması, öte yandan birleşen davada taşınmazın kadastro tespitinin hatalı olduğu, esasen taşınmazın vakfedilen taşınmazlar arasında olduğu ve vakfı adına tespit ve tescili gerektiği de ileri sürüldüğü gözetilerek bu iddia üzerinde durulması, iddia ve savunmanın değerlendirilmesi bakımından mahallinde harita mühendisi vasıflı bilirkişinin de bulunduğu heyet ile keşif yapılması, dayanılan tüm hukuki sebepler yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak taşınmazın vakfı adına tescili gerekip gerekmediğinin açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre asıl, birleşen davalar ve asli müdahil Hazine’nin talebi konusunda karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek sonuca gidilmesi doğru değildir.
Davacı-davalı Belediye ve asli müdahil Hazine’nin temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 Sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi