Davacı,SSK"lı süreleri hariç 1.7.1987-25.6.2008 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 01.07.1987-25.06.2008 tarihleri arasında Sosyal Sigortalar Kurumu"na tabi çalışmaları dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti ile 13.03.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulü ile davacının 01.01.1987-25.06.2008 tarihleri arasında çakışan 50 günlük zorunlu 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaları dışında tarım Bağ-Kur sigortalı olduğunun tespiti ile 01.04.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar vermiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının tarım Bağ-Kur sigortalılığının resen tescil ile 01.07.1987 tarihinden itibaren başlatıldığı, sigortalılığının devamı sırasında 15.08.1992-30.08.1992 tarihleri arasında 13 gün, 16.09.1992-19.10.1992 tarihleri arasında 37 gün olmak üzere kısa süreli 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmalarının bulunduğu, davacının 31.05.2006 tarihinden itibaren Kuruma prim ödemeye başladığı ,5510 sayılı Yasa"ya göre yapılandırılan 01.07.1987-25.06.2008 tarihleri arasındaki 20 yıl 11 ay 24 günlük süreye ait prim borçlarının tamamını 24.06.2008 tarihinde Kuruma ödediği, 13.3.2009 tarihinde Kurumun 1992 yılında 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaları dikkate alarak Yasa uyarınca 14.08.1992 tarihi itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalılığını sona erdiği, davacının Ziraat Odasındaki kaydının, kooperatif kaydının ve adına kayıtlı zirai taşınmazların bulunmadığı, Ziraat Bankası ile ilişkisinin 1995 yılında olduğu, sattığı ürün bedellerinden prim kesintilerinin bulunup bulunmadığının sadece davalı Kurumdan sorulduğu başkaca araştırma yapılmadığı, muhtara sorulmak suretiyle düzenlenen zabıta araştırması itibariyle sonuca gidildiği 1.7.1987-14.8.1992 tarihleri arasındaki dönem yönünden taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı görülmüştür.
2926 sayılı Yasa"nın 5. maddesinde sigortalılığın başlangıcı ve zorunlu oluşu, 6. maddesinde ise sigortalılığın sona erme koşulları düzenlenmiştir. Maddeye göre, diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce sigortalılıkları sona erdirilecektir. Bu yönüyle Kurumun yaptığı işlemde bir uygunsuzluk bulunmamaktadır. Ancak Dairemizin ve Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerine göre diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi kısa süreli çalışmaların bulunması halinde kısa süreli çalışmanın sona ermesinden sonra tarımsal faaliyetin devam ettiğinin ispat edilmesi halinde bu kısa süreli çalışmadan sonra tarım Bağ-Kur sigortalılığının devam ettiği kabul edilir.
Burada dikkat edilecek husus, sigortalılığa devam etme iradesinin açıkça ortaya konulması, şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanması gerektiğidir. Bunun için de, 2926 sayılı Yasa"nın 10. maddesinde sayılan ve tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmasının yasal karinesi olan kayıt, bilgi ve bulgular davacı adına mevcut olmalı bu kayıtlar uyuşmazlık sürecinde devam etmeli sigortalılık iradesini gösteren prim ödemeleri veya prim kesintileri bulunmalı, bunlar tanık beyanları ve zabıta araştırması ile de desteklenmelidir. Hiçbir kayıt bulunmaksızın yetersiz zabıta araştırması ve tanık anlatımlarına dayanılarak, ürün bedellerinden Prim tevkifatı yapılıp yapılmadığı ilgili kuruluşlar aracılığı ile araştırılmadan sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
Yapılacak iş;davacının diğer kayıtları bulunmadığından davacıdan ürün teslim ettiği kuruluşları sormak, ürün bedellerinden bağ-kur prim tevkifatı yapılıp yapılmadığının ilgili Kurum ve kuruluşlardan araştırılarak sonucuna göre karar vermektir.
Öte yandan davacı 1.7.1987-25.6.2008 tarihleri arasındaki dönemin tespitini talep ettiği halde HUMK"nun 74.maddesine aykırı olarak talepte aşılmak suretiyle 1.1.1987-25.6.2008 tarihleri arasındaki dönem yönünden tespit kararı verilmiş olması da mahkemenin kabul şekli bakımından hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre yaşlılık aylığı ile ilgili verilen karara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına 01.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.