1. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/11054 Karar No: 2015/12696 Karar Tarihi: 05.11.2015
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/11054 Esas 2015/12696 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2014/11054 E. , 2015/12696 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/03/2013 NUMARASI : 2011/66-2013/69
Taraflar arasında görülen alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ......."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, 5737 sayılı Yasanın 17.maddesine dayalı olarak açılan alacak isteğine ilişkindir. Mahkemece, 5737 sayılı Yasanın uygulama yeri olmadığı, vakfın gayrisahih nitelikli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 760 ada 15 parsel sayılı bahçeli ahşap ev vasıflı taşınmazın 7/48 payının “T. oğlu S.” adına kayıtlı olduğu, taşınmaz tapu kaydı ve dayanak belgelerde .... Vakfından olduğuna ilişkin şerh bulunduğu, davacı Vakıflar İdaresinin kayıt malikinin gaip olması nedeniyle anılan payın 5737 sayılı Yasanın 17. maddesi uyarınca vakfı adına tescili gerektiğini ileri sürerek, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satılan taşınmazdaki paya isabet eden satış bedelinin taviz bedelinden arta kalan kısmının tahsili istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; vakıf mevzuatı gereğince mahlul kararları idari nitelikte olup aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli kararlardır. Ancak, yine idari nitelikte bulunan vaziyet kararlarından ayrı olarak mahlul kararlarına yönelik itirazlar ile bu itirazlardan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri adli yargıdır. Öte yandan icareteynli bir taşınmazın asıl maliki mutasarrıfı değil, vakıf tüzel kişiliğidir. Mutasarrıf adına oluşturulan kayıt mülkiyete değil, tasarrufa delalet eder.Mahluliyet sonucu taşınmaz aslına yani vakfına rücu eder.Tescil kararı yenilik doğurucu değil açıklayıcı nitelik taşır. Diğer taraftan mutasarrıf iken mirascı bırakmadan ölen yada yitik kaçak olan kişilerin malların Türk Medeni Kanununun 501.maddesi uyarınca Hazineye kalmakta ise de, yasa koruyucu vakıf mallarının tasfiyesi amacıyla 2762 Sayılı Yasanın 2888 sayılı Yasa ile değişik 27-28-29 maddeleriyle düzenlemeler yapmış ve 29.maddesiyle mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlardaki maliklerin bu yasanın yürürlük tarihine kadar (22.9.1983) ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edip de bu husus yine aynı tarihe kadar Hazine adına tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazlar mahlulen vakfına rücu eder” hükmünü getirmiştir.Oysa 27.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 17.maddesi ile de tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir” demek suretiyle taşınmazların Hazineye intikal yolunu kapatmış bulunmaktadır. Somut olaya gelince; aslı vakıf olan ve vakıf yoluyla meydana gelen taşınmazların yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda kural olarak Hazine’ye intikal yolu kapatıldığı ve mutasarrıf veya maliklerinin mirasçı bırakmadan ölümleri, gaip vs. gibi durumlarda vakfına döneceği gözetilerek kayıt maliki T.oğlu S.’nin gaipliğine karar verilmesi talebi ile ilgili olarak usulüne uygun olarak araştırma ve inceleme yapılması, gaipliğinin tespiti halinde taşınmazın satılmış olması da nazara alınarak bedel isteğinin dikkate alınması gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.