1. Hukuk Dairesi 2014/10549 E. , 2015/12680 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : YOZGAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2014
NUMARASI : 2013/291-2014/254
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil veya bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi ..................... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın iptal ve tescil isteği bakımından kabulüne karar verilmiştir. Davacı, uzun yıllar yurt dışında çalıştıktan sonra emekli olduğunu, Türkiye"ye tatilini geçirmek için yazları geldiğini, 1937 doğumlu olduğunu, kayden maliki olduğu 3701 parseli akrabası olan davalıya maddi olarak yardımı olsun diye kullanmasına izin verdiğini, daha sonra anılan taşınmazın davalıya satışı konusunda anlaştıklarını ve tapuda satış suretiyle temliki yaptığını, ancak davalının satış bedelini peşin ödemeyi taahhüt ettiği halde ödemediğini, yaşlılığından, yalnızlığından faydalanıp hile suretiyle taşınmazın devrini sağladığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı taktirde 10.000,00.-TL bedelin yasal faizi ile tahsili isteğiyle eldeki davayı açmış, yargılama sırasında ıslah ile, tapu iptali ve tescile, olmadığı taktirde 17.368,47.- TL bedelin tahsilini istediğini bildirmiştir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, davacının uzun zamandır taşınmazı satmak iste-diğini, kimse almayınca alıcı olduğunu, akrabalık ilişkisi nedeniyle 15.000,00 TL bedelin 1 yıl sonra ödeneceği kararlaştırılarak 1/2 payın devrinin yapıldığını, satış bedelini henüz ödemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın satışı konusunda tarafların anlaştığı, satış bedeli ödenmediği halde tapuda tescil işleminin yapıldığı, davalının bedelin 1 yıl sonra ödeneceği yönündeki savunmasını yazılı belge ile kanıtlayamadığı, davalının satış bedelini ödemeyerek davacıyı hataya düşürdüğü, bu nedenle davacının satıştan vazgeçtiği ve muvazaalı satışın iptali gerektiği gerekçesiyle davanın tapu iptali ve tecsil isteği bakımından kabulüne karar verilmiştir.
Davacının çekişme konusu 147 ada 180 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını 14.05.2013 tarihli akitle davalıya satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
./..
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında, 1937 doğumlu olan davacının yurt dışında yaşamakta bulunduğu, çekişme konusu taşınmazı bir müddet akrabası davalının bedelsiz kullanımına bıraktığı, ardından aynı davalıya yerin satımı konusunda anlaştıkları, taşınmazın 1/2 payının resmi usule uygun şekilde davalıya satış suretiyle temlik edildiği, davalının ise satış bedelini ödemediğinin savunması ve dosya kapsamı ile sabit olduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, satış bedeli (semen) satış akdinin asli unsurlarından birisidir. Ancak, satış bedelinin ödenmemiş olması tek başına tapu kaydının iptal nedeni bulunmadığı da açıktır.
Somut olayda, davacının satış iradesinin mevcut olduğu, başka bir deyişle satış iradesinin davalının veya üçüncü kişinin hilesi sonucu temin edilmediği kuşkusuzdur. Öte yandan, dava konusu taşınmazın satış bedelinin ödenmediği de sabittir. Davalı her ne kadar satış bedelinin sonradan ödeneceğini savunmuşsa da, bu yöndeki savunmasının dosya kapsamı ile ispat edildiğini söyleyebilme imkanı yoktur.
Hâl böyle olunca, bedel isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile tapu kaydının iptal ve tesciline hükmedilmiş olması isabetsizdir.
Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.