(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/41652 E. , 2020/5461 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : . Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 02/06/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü yapılan tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmediğinden incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı asilin mobbinge uğradığını ve iş sözleşmesine işveren tarafından haklı bir sebep olmadan son verildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin ve manevi tazminat alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş sözleşmesine davacı tarafından haklı bir sebep olmadan son verildiğini, mobbing iddiasının asılsız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, mobbing koşullarının oluşmadığı ancak iş sözleşmesine işveren tarafından haklı bir sebep olmadan son verildiği gerekçesiyle manevi tazminat isteminin reddine diğer taleplerin kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tanıklarının dahi işçinin kendisinin ayrıldığını duyduklarını beyan ettiği, dosya kapsamına göre işverenin değil işçinin eylemli feshi olduğu ancak işçinin kendi feshine dayanmaması nedeniyle haklı olup olmadığının tartışılamayacağı, kaldı ki işi bırakmasının hemen akabinde daha yüksek ücretle bir başka işyerinde çalışmaya başladığı bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatlarının reddi gerektiği, davalı tarafından sunulan belgelerin resmi usullere göre kayıt altına alınan belgeler olması nedeniyle itibar edilmesi gerektiği buna göre yıllık ücretli izin alacağı talebinin de reddi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz :
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, bölge adliye mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yıllık ücretli izin alacağı konusunda toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; İlk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalıya ait işyerinde 12/11/2004-23/07/2013 tarihleri arasında 8 yıl 8 ay 11 gün çalışması bulunan davacının çalışmaya başladığı tarihten itibaren 50 yaşın üzerinde olduğu dikkate alınarak 160 gün yıllık ücretli izne hak kazandığı, sunulan belgelere göre 2013 yılında toplam 23 gün yıllık ücretli izin kullandığı buna göre davacının kullandırılmayan 137 gün yıllık ücretli izin hakkı bulunduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.
Davalı vekili, istinaf dilekçesine eklediği belgeler ile davacının yıllık ücretli izin alacağının tamamını kullandığını savunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi, resmi usullere göre kayıt altına alındığı gerekçesiyle bu belgelere itibar etmiş ve açıklanan gerekçe ile yıllık ücretli izin alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.
Sözü edilen belgelerin mahiyeti itibariyle yargılamanın her aşamasında sunulması mümkün bulunması nedeniyle istinaf aşamasında dikkate alınmasında bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; belgeler incelendiğinde, dosya içerisinde bulunan ve ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplamadan mahsubu yapılan 23 günlük süreyi gösteren belgelerden farklı olarak Adalet Bakanlığı Teknik İşler Dairesi Başkanlığı ve ... arasındaki iç yazışmalar olduğu, bu yazışmalarda davacının izin kullandığı tarih aralığı ve süresinin paylaşıldığı (Örneğin, davacının 2012 yılı izninin 11 gününü...tarihleri arasında kullanrak ...tarihinde işe başladığı bildirilmiştir.), belgelerde davacının imzasının bulunmadığı görülmektedir. Bu belgelere karşı davacının beyanı alınmadığı gibi ücret bordroları vs. gibi diğer işyeri belgeleri ile karşılaştırılarak iç yazışmalarda belirtilen dönemde gerçekten yıllık ücretli izin kullanıp kullanmadığı denetlenmemiştir.
Öte yandan, 2004 yılından beri davalı işyerinde çalışan davacının ilk iznini 2013 yılında kullanmış olması da hayatın olağan akışına aykırıdır.
Açıklanan nedenler ile davalı tarafından sunulan belgeler davacıya gösterilerek, davacının anılan belgelere karşı ve çalışma süresi boyunca yıllık ücretli izin kullanıp kullanmadığı kullanmış ise kaç gün kullandığı konularında beyanı alınıp ücret bordroları vs. gibi diğer işyeri belgeleri ile karşılaştırılarak iç yazışmalarda belirtilen dönemde gerçekten yıllık ücretli izin kullanıp kullanmadığı tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) çerçevesinde tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmelidir.
Bu hususlar göz ardı edilerek, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi