Hukuk Genel Kurulu 2018/900 E. , 2020/315 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Dargeçit Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)
NUMARASI : 2017/217-2018/50
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Dargeçit Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi Sıfatıyla) verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 03.06.2014 havale tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin asıl işverenin DSİ Genel Müdürlüğünün Ilısu Barajı yapım işinde alt işveren Gök-Er Şirketi nezdinde araç şoförü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedildiğini, 07.30-19.30 saatleri arasında ve dini bayramların ilk günü hariç genel tatillerde çalıştığını ancak karşılığının ödenmediğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Gök-Er Taşımacılık Sınır Tic. İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti. (Şirket) vekili 23.06.2014 havale tarihli cevap dilekçesinde; iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6. Davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili 25.06.2014 havale tarihli cevap dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin ihale makamı konumunda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
7. Dargeçit Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 29.03.2016 tarihli ve 2014/187 E., 2016/71 K. sayılı kararı ile alınan bilirkişi raporu uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Dargeçit Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 27.04.2017 tarihli ve 2017/27763 E., 2017/10123 K. sayılı kararı ile; davalı DSİ Genel Müdürlüğü temyizi bakımından; davalı DSİ Genel Müdürlüğüne gerekçeli kararın 19.04.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafın davalı şirketin temyiz dilekçesinin kendilerine tebliği üzerine temyize cevap dilekçesi vererek temyiz talebinin reddi ile kararın onanmasını talep ettiği, davalı DSİ Genel Müdürlüğünün davacının temyize cevap dilekçesinin tebliği üzerine kararı katılma yoluyla 16.06.2016 havale tarihli dilekçesi ile temyiz ettiği, davacının temyize cevap dilekçesinin mahkeme kararını temyiz niteliğinde olmadığı, aksine kararın onanmasını talep ettiği, bu nedenle davalı DSİ Genel Müdürlüğünün katılma yoluyla temyiz isteminin usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle davalı DSİ Genel Müdürlüğünün katılma yolu ile temyiz talebinin reddine karar verilmiş, davalı şirketin temyizi bakımından ise, davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığı noktasında olduğu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanlarına göre davacının haftalık 19,5 saat fazla çalışma yaptığı, ayda iki hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapıldığı, dosya içerisinde davacının görev yaptığı araca ilişkin taşıt talep ve personel görev emri başlıklı belgelerin bulunduğu, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının taşıt talep ve personel görev emri başlıklı belgelerin bulunduğu dönem bakımından bu belgelere göre, bu belgelerin bulunmadığı dönem bakımından ise tanık beyanlarına göre belirlenmesi gerekli iken tüm dönem bakımından tanık beyanlarına göre belirlenmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
10. Dargeçit Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 13.02.2018 tarihli ve 2017/217 E., 2018/50 K. sayılı kararı ile; Yargıtay kararında belirtilen talep ve personel görev emri başlıklı belgelerin incelendiği, söz konusu belgelerin delil vasfını taşımadığı kanaatine varıldığı, zira söz konusu belgelerin davalı DSİ personelinin, DSİ 16. Bölge Müdürlüğü yerleşkesi dışına çıkarken talep ettiği araç ve şoförünü gösteren belgeler olduğu, doğal olarak personel tarafından her gün yerleşke dışına çıkılmadığı, ancak davacı gibi şoför olarak görev yapan işçilerin mesai saatleri içerisinde göreve hazır olarak bulunduğu, dolayısıyla şoför olarak görev yapan davacının yerleşke dışına araç ile personel taşıması yapmasa dahi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 66. maddesi kapsamında çalışmış gibi sayıldığı, tanık beyanlarına göre davacının haftanın 7 günü 07:30-19:30 saatleri arasında çalıştığı, ayda 2 gün hafta tatili yapıldığı ve dini bayramların ilk günü hariç tüm resmî tatil ve dini bayramlarda çalıştığının sabit olduğu, söz konusu belgelerin tanıkların bu beyanlarının aksini kanıtlayamadığı, bu belgelerin görev saatlerini içermediği, içerse dahi davacının göreve hazır olarak DSİ 16. Bölge Müdürlüğü yerleşkesinde bulunması sebebiyle çalışmış gibi sayılacağından herhangi bir şey ifade etmediği, ayrıca söz konusu belgelerin her gün düzenlenmemiş olup sadece bazı ayların birkaç günü için düzenlendiği, bozma kararında bu belgelerin bulunduğu günler için belgeler doğrultusunda, belgelerin bulunmadığı günler için tanık beyanları doğrultusunda karar verilmesi istendiği, davacı tanıklarının dini bayramların ilk günü hariç olmak üzere haftanın 7 günü çalıştıklarını beyan ettikleri, söz konusu belgeler her gün için düzenlenmediğinden yalnızca düzenlenmiş oldukları günlerde çalışmanın varlığını ispatladığı, bunun da davacının lehine bir durum oluşturduğu, bozma kararı da gözetildiğinde haftanın her günü ile dini ve resmî bayramlarda çalışmanın bulunmadığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının, dosya içerisinde bulunan taşıt talep ve personel görev emri başlıklı belgelerin bulunduğu dönem bakımından bu belgelere göre, bulunmadığı dönem bakımından ise tanık beyanlarına göre belirlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
13. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; Özel Dairece davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekilinin katılma yolu ile temyiz talebinin ve davalı şirketin sair temyiz itirazlarının reddi ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının dosya içerisinde bulunan taşıt talep ve personel görev emri başlıklı belgelerin bulunduğu dönem bakımından bu belgelere göre, bu belgelerin bulunmadığı dönem bakımından ise tanık beyanlarına göre belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verildiği, direnme kararında talep ve personel görev emri başlıklı belgelerin delil vasfını taşımadığı, bu belgelerin davalı DSİ personelinin Bölge Müdürlüğü yerleşkesi dışına çıkarken talep ettiği araç ve şoförünü gösteren belgeler olduğu, saat içermediği, bazı ayların birkaç günü için düzenlendiği şeklindeki değerlendirmelere yer verildiği gözetildiğinde kurulan hükmün gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, şu hâlde temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmış, yapılan görüşmelerde, direnme gerekçesinin bozmayı karşılamak suretiyle oluşturulduğu, mahkemenin delil toplamayıp bozma öncesinde de dosyada mevcut olan belgeleri değerlendirdiği, bu husus yeni hüküm teşkil etmediğinden ön sorunun bulunmadığı oy birliğiyle kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
IV. GEREKÇE
14. Gerek mülga 1475 sayılı İş Kanunu, gerekse hâlen yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu’nda (4857 sayılı Kanun/İş Kanunu) fazla çalışmanın ispatı ile ilgili olarak özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle fazla çalışmanın ispatı genel hükümlere tabidir.
15. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
16. Dolayısıyla fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi kural olarak, bu iddiasını ispat etmek zorundadır.
17. Fiili bir olgu söz konusu olduğundan kural olarak işçi, fazla çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
18. İşçinin imzasını taşıyan bordro, sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
19. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 29.06.2016 tarihli ve 2015/22-1444 E., 2016/869 K.; 06.12.2017 tarihli ve 2015/22-1315 E., 2017/1542 K.; 14.02.2018 tarihli ve 2015/22-1597 E., 2018/227 K.; 11.02.2020 tarihli ve 2016/(7)22-1108 E., 2020/114 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
20. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda çalışma saatlerinin tanık beyanları doğrultusunda 07:30-19:30 arası olduğu ve ayrıca ayda iki hafta sonu çalışıldığı kabul edilerek haftada 19,5 saat üzerinden fazla çalışma ücreti alacağı hesaplanmıştır.
21. Davalı şirket vekili tarafından dosyaya sunulan muhtelif tarihlere ait “taşıt talep ve personel görev emirleri” başlıklı belgelerde, şoför olarak çalışan davacının araç ile gitmekle görevlendirildiği yer, görev türü ile çıkış ve dönüş tarihi yer almakta olup, az sayıdaki belgede ise gidiş ve dönüş saatleri bulunmaktadır.
22. Öncelikle ifade etmek gerekir ki, belgelerin alt kısmında her görevlendirmede iki nüshanın doldurulacağı, birinci nüshanın araçta kalacağı, ikinci nüshanın görevi veren birimde bulundurulacağı, taşıt görev emrinin yetkililerin istemesi hâlinde gösterileceği belirtilmiştir.
23. Diğer taraftan gidiş-dönüş saatlerinin yer aldığı az sayıdaki belgede gidiş ve dönüş saatinin belge düzenlendiği sırada peşinen yazıldığı; bu anlamda olmak üzere belge üzerinde belirtilen saatlerin fiili durumu kanıtlar nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır.
24. Bu durumda, anılan belgelerin davacı işçinin çalışma saatlerini ortaya koymadığı açıktır.
25. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre, belgelerin çalışma saatlerini kanıtlar nitelikte olmadığı gözetildiğinde, fazla çalışma sürelerinin tanık beyanlarına dayalı olarak belirlenmesi isabetlidir.
26. Öte yandan, her ne kadar gerekçeli karar başlığında dava tarihi 03.06.2014 yerine 16.10.2017 olarak gösterilmiş ise de, bu yanlışlık mahallinde düzeltilebilir bir maddi hata olarak kabul edilmiştir.
27. Hâl böyle olunca direnme kararı yerindedir.
28. Ne var ki, hüküm altına alınan alacak miktarlarına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme uygun bulunduğundan davalı şirket vekilinin hüküm altına alınan alacak miktarlarına temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.06.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.