
Esas No: 2020/19265
Karar No: 2022/1387
Karar Tarihi: 14.02.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/19265 Esas 2022/1387 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İzmir 23. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada, sanığın uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymaması nedeniyle mahkum olduğu belirtildi. Ancak yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu ve kararın da usulsüz kesinleştirildiği anlaşıldığı için kesinleşmeyen kararın hukuken geçersiz olduğu kararına varıldı. Bu nedenle dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na iade edildi. Kararda, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin kararların 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verildiği ve 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile eklenen son cümleye göre durma kararı niteliğinde olduğu ve itiraza tabi olduğu belirtilmiştir. 5271 sayılı CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca, bu kararlara itiraz edilebileceği ve itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi gerektiği açıklanmıştır.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : İZMİR 23. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre usulüne uygun tebliğ yapılabilmesi için, kendisine tebligat yapılacak kimse veya belirtilen maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirmesi gerektiğinden,
Sanığın yokluğunda verilen 14.09.2009 tarihli denetimli serbestlik tedbiri kararının Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uyarınca yapılan tebliğ evrakında, muhatabın adreste bulunmama sebebinin sorulduğu ve keyfiyetin haber verildiği konuşusunun kim olduğunun (isimden ve imzadan imtina etmiş olsa dahi daire numarası vs gibi ayırt edici hiçbir özelliğin) belirtilmediği, bu yönüyle yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu ve bu nedenle kararın da usulsüz olarak kesinleştirildiği anlaşıldığından; kesinleşmeyen karara ilişkin verilen sonraki karar ve işlemlerin hukuken geçersiz olduğu; sanığın 04.05.2016 tarihli temyiz isteminin 14.09.2009 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararlar sözü edilen fıkraya 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile eklenen son cümleye göre, durma kararı niteliğinde olup itiraza tabi olması nedeniyle, 5271 sayılı CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na İADESİNE, 14.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.