11. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/16193 Karar No: 2015/1701 Karar Tarihi: 11.02.2015
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/16193 Esas 2015/1701 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2014/16193 E. , 2015/1701 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13.02.2014 tarih ve 2012/622-2014/125 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili; müvekkili şirketin araç filtreleri ve otomotiv yedek parça sektöründe "..." ibareli marka ile faaliyet gösterdiğini, Türkiye"de de faaliyette bulunmak istediğini ancak aynı markanın davalı adına kayıtlı olduğunu, davalının söz konusu markayı kullanmadığını ileri sürerek ... nolu davalı adın kayıtlı markanın .... sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini, dava sırasında satışının önlenmesi için tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, süresinde cevap dilekçesi sunmamakla birlikte duruşmada markanın müvekkili tarafından kullanıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından markayı kullandığına ilişkin herhangi bir delil ve belge sunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı adına kayıtlı bulunan 2000/18431 tescil numaralı markanın kullanılmaması sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, tescilli markanın 556 sayılı KHK 14. maddesi uyarınca hükümlüğü istemine ilişkindir. Davalı vekili, katıldığı ilk celsede markanın kullanıldığına dair delil sunmak için mehil talep etmiş ise de mahkemece HMK"nın 318. maddesi, 316. maddesi ve devamı hükümleri uyarınca davalı vekilinin mehil talebi reddedilmiş; ispat yükünün davalı tarafta olduğu ancak davalının süresi içerisinde cevap dilekçesi vermediği gibi markayı kullandığına ilişkin de herhangi bir delil ve belge sunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak HMK"nın 318. maddesi basit usule tabi davalarda uygulanabilir bir hüküm olduğu gibi, aynı Kanun"un 145. maddesinde "Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir." şeklinde yer alan düzenlemeye göre de yargılamanın sonraki aşamalarında da dosyaya delil sunulması mümkündür. Bu durumda, davalı vekilinin, dava konusu markanın kullanıldığına dair delillerini sunmak için mehil talebinin kabulü ile delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle mehil talebinin reddi ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.